Gezi Direnişi davasının ilk duruşması dün saat 10.00’da Silivri’de başladı. Duruşmaya TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP’li ve HDP’li vekiller de katıldı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yürütülen dava kapsamında tutuklu olan Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’yla birlikte 16 kişi için “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan […]

FETÖ’cü savcılar ve polisler hazırladı: Fantastik suçlamalar

Gezi Direnişi davasının ilk duruşması dün saat 10.00’da Silivri’de başladı. Duruşmaya TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP’li ve HDP’li vekiller de katıldı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yürütülen dava kapsamında tutuklu olan Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’yla birlikte 16 kişi için “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. 3 bin yıla yakın ceza istenen davanın iddianamesi yalnızca 5 dakika okundu. Ardından ilk savunmayı iş insanı Kavala yaptı.

Kavala sözlerine “Fantastik bir iddianame ile karşı karşıyayız” diye başladı. Kavala, hayatının hiçbir safhasında özgür seçimler dışında bir yöntemle hükümet değişikliğini savunmadığını ve böyle bir girişimde yer almadığını vurguladı.

Yüz binlerce kişiden biriyim

Kavala, savunmasında şunları söyledi:

“Ülkemizin Avrupa demokrasisinin parçası olması, yargıdan kaynaklı sorunların ortadan kalkması için mücadele ettim. Bunun için Ergenekon ve Balyoz süreçlerini eleştiren yazılar kaleme aldım ve hiçbir cemaate dahil olmadım. Somut delil olmadan kişileri suçlamak ve tutuklamak cemaat yöntemleridir ve şimdikiler de aynısını yapmışlardır.”

Gezi’yi kendi aracılığıyla Soros’un finans ettiği iddialarına ilişkin ise Kavala şu ifadeleri kullandı:

“MASAK raporlarının da ortaya koyduğu üzere bu yönde bir delil ortaya konulamamıştır. Gezi olaylarında barışçıl faaliyetlerde bulunan yüzbinlerce kişiden biriyim ve tahliyemi istiyorum.”

Kavala’nın ardından Yiğit Aksakoğlu, savunmasına başladı. Aksakoğlu şunları söyledi: “İddianamede tarafıma yönlendirilen suçlamalar temelden yoksun ve faaliyetlerime ters düşecek nitelikte. 2011’de yarı zamanlı olarak aile içinde çocuğa yönelik şiddetin azaltılması için çalışmada yer aldım. Kasım 2018’de Bernard van Leer Vakfı Türkiye temsilcisi olarak Antep Büyükşehir Belediyesiyle çocuklara yönelik projeler için Fatma Şahin ile bizzat görüştüm. Şahin bu davada 7 numaralı mağdurdur. ”
Çözüm sürecine katkı için çalıştığını söyleyen Aksakoğlu, “Çözüm sürecine silahların susması ve ateşkesin sağlanmasının ötesinde toplumsal barışın sağlanması için ülkenin en batısında doğmuş biri olarak destek sunmayı görev bildim. Bunun Gezi olaylarıyla ilgili değerlendirilmesini anlayamıyorum. Kaldı ki bu iddiaları yöneltenlerin bir kısmı firari bir kısmı benimle aynı cezaevinde. Eğer burası haklar ve sorumluluklar temelinde bir ülkeyse en temel hakkımı özgürlüğümü istiyorum. Çocuklarımı okullarına bırakabilmek için tahliyemi ve beraatımı istiyorum” diye konuştu.

İnsanlar algı yüzünden mi öldü?

Duruşmaya aranın ardından Taksim Dayanışması Sözcüsü Mimar Mücella Yapıcı’nın savunmasıyla devam edildi.

“Birebir aynı fezlekelerden hazırlanan yeni bir iddianame ile aynı suçtan ikinci kez yargılanıyorum” diyen Yapıcı şu ifadeleri kullandı: “Şuçlamalardan en komiği 40 yıllık mimar olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefetten cezalandırılmamın istenmesi. İddianamede, Can Atalay ve Osman Kavala ile Gezi’nin finansörü olduğum söyleniyor. Ben 68 yaşında hala çalışmak zorunda olan bir kadınım. Keşke biraz param olsaydı da iki sandalye biraz poğaça da ben gönderseydim Gezi’ye. İddianameye göre Gezi’de şiddet var algısını oluşturmuşuz. Gezi eylemlerinde yaşamını yitirenler kalp krizinden mi öldü? 46 insan gözünü kaybetti, bu algıyla mı oldu?”

İddianamede ileri sürülen iddiaları reddettiğini ifade eden Yapıcı şunları söyledi: “1 Haziran 2015’te beraat ettik. İnsanların sahip oldukları hakları kullanması nedeniyle cezalandırılmaları istenemez. Dayanışma bir görevdir, suç değildir. Farklı suçlamalarla aynı suçtan iki kez düzenlenen aynı iddianame ne hukuka ne kanunlara ne de adalete uygundur. Ayrıca hükümet istifa demek de suç değildir.”

Yapıcı’nın ardından konuşan Çiğdem Mater de suçlamaları reddetti. Mater “İddianame sadece hukuksuz biçimde elde edilmiş telefon dinlemelerinin yorumlanmasından ibaret suçlamalardan oluşuyor ve reddediyorum” dedi.

Duruşmaya bugün de devam edilecek

Gezi eylemlerinin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra açılan davanın ilk duruşmasına bugün de devam edilecek.

***

Gezi Direnişi unutturulamaz

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Gezi davasına ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Bizler kamu emekçileri olarak eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın imkânsız bir ütopya olmadığını gösteren Gezi direnişinin ışığında sömürüsüz, savaşsız, eşit, özgür bir gelecek için mücadeleyi sürdüreceğiz” dendi.

Açıklama özetle şöyle: “Gezi Direnişi ve sonrasında kirli yöntemlerin hepsi devreye sokulmuş, AKP’nin kutuplaştırıcı, her şeyi metalaştıran, saldırgan neo liberal politikalarına toplumsal bir tepki olarak ortaya çıkan Gezi dış mihraklara bağlanmaya çalışılmış, o bilindik söylem seferber edilmiştir. Gezi direnişinin parçası olan herkes AKP iktidarının hedefi haline gelmiş; iktidar ve yandaş medya, direnişi destekleyen sanatçı, aydın, yazarlara dönük linç kampanyası yürütmüştür. Asgari hukuki nitelikten uzak, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca yıllarca tutuklu bırakmakla, akademisyenleri ve sivil toplum gönüllülerini gözaltında sorgulayıp tutuklamakla olmayan bir suç üretilemez, Gezi Direnişi unutturulamaz.”