İğneyi başkasına dokundurmadan önce çuvaldızı kendime batırayım, ne zamandır aklımda ama ben de erteleyip duruyorum, son yıllarda ciddi bir halk sağlığı sorunu kartopu gibi kendi üzerinde yuvarlanıp büyüdükçe büyüyor…

Yakında bir çığ olup düşmesi kaçınılmaz.

Siyasi atmosferi de arkasına alarak gittikçe yükselen aşı karşıtlığından bahsediyorum.

Eskiden beri az çok vardı ama kamuoyu önünde açıkça tartışılması, savunulması Ordu’nun Altınordu ilçesi Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayyayla ve öğretmen eşi Reyhan Ayyayla çiftinin aşıya karşı başlattığı “hukuk mücadelesi” ile geldi.

Olaylar şöyle gelişti.

Bağlı oldukları Aile Sağlığı Merkezi Ayyayla çiftinin ikiz bebeklerini Hepatit B aşısı olması için Aile Sağlığı Merkezi’ne davet etti. Ayyayla çifti ikiz bebeklere aşı yaptırmak istemeyince Aile Sağlığı Merkezi tarafından tutanak tutuldu.

İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Aile Sağlığı Merkezi tarafından tutulan bu tutanağı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne gönderdi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü de, Ordu Aile Mahkemesi’ne başvurarak Ayyayla çiftinin aşı yaptırmadığı ikiz bebekleri “Korunma ihtiyacı olan çocuklar” kapsamında değerlendirerek çocuklar hakkında sağlık önlemi alınması için istekte bulundu.

Cumhuriyet Savcısı baba Hüseyin Ayyayla savunma dilekçesinde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün, sağlık önlemi uygulama isteminin yerel mevzuata ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu, çocuğun velisinin muvafakatı olmadan ve herhangi bir tıbbi zorunluluk bulunmadan, çocuğa herhangi bir tıbbi tedavi uygulanmasının Hasta Hakları Yönetmeliği’ne göre mümkün olmadığını vurguladı.

Çocuğuna aşı yaptırmama konusundaki bütün “bilimsel” dayanağı ise aslında dünyanın dört bir bucağındaki bilumum aşı karşıtlarının ileri sürdükleri aşıların içindeki tiyomersal maddesinin otizme yol açtığı yönündeki bilim dışı iddianın tekrarından ibaretti.

Ordu Aile Mahkemesi Savcı Ayyayla lehine karar verdi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü kararı Yargıtay'a temyize götürdü, ancak Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi de Ordu Aile Mahkemesi’nin kararını yerinde bularak onadı.

Haber de medyada “İkiz bebeklerine aşı yaptırmayan savcının hukuk zaferi” başlığıyla yer aldı.

***

Bu arada benzer bir olay Uşak’ın Sivaslı ilçesinde de yaşanmış, dava Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış, Anayasa Mahkemesi de “Sonuç olarak belirtilen kapsam ve amaçlarla zorunlu aşı uygulamasına ilişkin öngörülebilir nitelikte bir kanuni düzenlemenin bulunmadığı” gerekçesiyle çocuklarına aşı yaptırmayan ebeveyni haklı bulmuştu.

Aslında karar esasa değil usule dairdi; Umumi Hıfzıssıhha Kanununda kolayca yapılabilecek bir değişiklikle mesele kökten halledilebilirdi ama…

Çoktandır Sağlık Bakanlığı’nı işgal eden Menzilcilerin kafa da aynı kafa olunca kulaklarının üzerine yatmayı tercih ettiler.

***

Sonuçta, Sağlık Bakanlığı’nın rakamlarına göre çocuğuna aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı 2011’de 183 iken 2016’da 12 bine, 2017 ise 23 bine çıktı.

Şimdi, hepsi çocuklardan oluşan yüz kişilik bir topluluk düşünün. Eğer bu çocukların doksanı, doksan beşi bulaşıcı bir hastalığa karşı aşılıysa diğer, aşısız çocuklar da o hastalığa karşı korunmuş oluyor.

Bu durumda aşı yaptırmayan aileler çocuklarını hem kendilerince aşının yan etkilerinden kaçırıyor, hem de diğer çocukların aşılarından yararlanmış oluyor.

Ve fakat başka aileler de benzer şekilde davranıp aşılı çocukların oranı düşmeye başlayınca bu defa aşılı, aşısız bütün çocukları tehlikeye giriyor.

Böyle de bir kurnazlık ve de sorumsuzluk!..

***

İşte, memleketteki bilumum sağcı tarafından sürekli olarak “siyaset yapmak”la suçlanan TTB olayı başından beri büyük bir ciddiyet ve ısrarla takip etti…

Geçen ay da TTB Aile Hekimliği ve Halk Sağlığı Kolunun katkılarıyla “Aşı Candır, Hayat Kurtarır!” kampanyası başlattı.

Kampanya kapsamında Sağlık Bakanlığı’nın görevi olduğu halde yapmaktan imtina ettiği aşı konusunda yasa değişikliği önerisi hazırlayıp Meclis’e sunuldu…

“Birinci Basamak Sağlık Çalışanları İçin Aşılama Rehberi” yayınlandı…

Bir de Sadık Gürbüz’ün seslendirip Ataol Behramoğlu, Servet Çetin, Belkıs Akkale, Celil Nalçakan, Rıza Çalımbay, Kamil Özdemir Çifcioğlu, Cezmi Ersöz, Mesut Akusta, Sevcan Orhan’ın yer aldığı video hazırlandı. (https://www.youtube.com/watch?v=Ibk5-haCn20)

Yazının girişinde çuvaldızı kendime batırmam TTB’nin bu değerli çalışmasına Memleket Tabipliği’nde zamanında yer veremeyişimdendi.

Neyse ki bu hafta Kalben, Ercan Kesal, Mehmet Esen, Serra Yılmaz, Leman Sam, Mert Fırat, Redd Grubu ve Hatıra Topaklı’nın seslendirdiği aynı konulu ikinci video hazırlandı da konuya tekrar dönebilmem için gerekçe oldu. (https://www.youtube.com/watch?v=RFL_PQQeOEE)

***

Peki, bu arada açtığı “hukuk savaşı” ve kazandığı “hukuk zaferi”yle aşı karşıtı kampanyayı başlatan Savcı Hüseyin Ayyayla ne oldu, dersiniz?..

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında FETÖ üyeliğinden tutuklanandı!..

FETÖ’nün aşı kumpası, demem o yüzden.