Bugünün siyasetini oluşturan dinamikler gençler tarafından doğrudan deneyimlenmedi. Siyasal ve akademik özgürlüklerin görece daha iyi olduğu, insan haklarının tartışıldığı dönemler, darbe koşulları ve AKP/Fetullah koalisyonu ancak özel bir gayret gösterilirse anlaşılabilir hale gelmiş durumda. İktidarın propaganda aygıtı, baş döndürücü hızla değişen gündemler, çökmüş bir akademi, ağır yaralı medya ve önemli ölçüde trolleşmiş sosyal medyanın açtığı alanda hiçbir hukuk, etik, mantık ve tutarlılık kaygısı gütmeden gerçeği eğip bükerek at koşturuyor. Dayanakları 15 Temmuz, darbe, terör, Fetö/Fetullahçılık.

Öncelikle bir kamuoyu araştırmasından rakamlar vermek istiyorum. MetroPOLL’ün “Türkiye’nin Nabzı 2014” adlı araştırması 17-25 Aralık ve Mart 2014 Yerel Seçimlerinin hemen sonrasında yapılması nedeniyle önemli. Genel sorular yanında genellikle dönemin etkin kişilerinin de “görev onayları” ya da “beğeni” düzeyleri de sorulmuş. Yüz üzerinden dağıtılmayıp tek tek puanlandığı ve oy davranışı ile örtüşmesi zorunlu olmadığı için toplumun nabzını tutmakta önemli bir ölçüt. MetroPOLL’ün 2014 araştırmasında Erdoğan’ın 2011 Aralığında % 71’lerde olan görev onayının 17-25 Aralık’ta 39’a düştüğünü, Fetullahçıların rollerinin açığa çıkması ile yenide yükselişe geçtiğini görüyoruz. Fetullah Gülen’in Temmuz 2013’te %34,5 olan “beğeni” oranının Mart 2014’te %10’lara gerilediği görülüyor. Devleti, ekonomiyi, siyaseti ele geçirmiş bir yapıya dair bu dramatik değişimin -daha önce belirttiğim üzere- yalnızca iktidarın propagandasına ve çıkar ağlarına bağlanamayacağı açık. Asıl etkenin toplumun kılcallarına kadar yerleşmiş Fetullahçı yapılanmanın esnaf ilişkilerinden memur terfilerine, ihalelerden hukuk davalarına kadar her alanda oluşturduğu adaletsiz ilişkiler ağı ve korku olduğunu söyleyebiliriz. O nedenledir ki suçüstü yakalanan hırsızlıklar iktidara siyaseten mal edilmedi. Fetullahçıların önünde adeta kar makinesi gibi yol açan siyasilere ve bürokratlara kesilmesi gereken hukuki ve siyasi fatura kesil(e)medi.

Ancak yaşadığımız koşullar, AKP ve Fetullahçılar arasındaki bu ilişkinin özellikle AKP’ye destek verenler bakımından yeniden sorgulamasını gerektiriyor. Kuşkusuz insanların ve örgütlü yapıların geçmişlerindeki apaçık yanlışlardan dönmeleri o geçmişten, zihniyet ve kadro olarak kopmaları ve samimi olmaları, özeleştiri yapmaları koşuluyla onaylanacak bir şeydir. Peki neydi o geçmiş?

Darbecilik yaygarası ve darbelerle hesaplaşma üzerinden tehdit gördüklerinin ortadan kaldırılmasıydı,

Başlangıçtan itibaren açıkça hukuksuz olan kurgu davalardı,

Yetenek ve liyakatin önemsenmediği kadrolaşmalardı,

Hukukun sopa olarak kullanılması, mantığa ve hukuka açıkça aykırı suçlamaların belli gazetelere sızdırılmasıydı,

Ele geçirilmek istenen kurumların önce karalanıp, sonra çalışmaz hale getirilip sonra da yasalarla ele geçirilmesiydi,

Haksız gözaltılar ve tutuklamalardı,

Önder bellediklerine koşulsuz itaat ve ona söz söyleyene hayatın zindan edilmesiydi,

Medyanın utanç verici bir şekilde kullanılmasıydı,

Hayali düşmanlıklar üzerinden toplumu parçalanmasıydı,

İhalelerin ve kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi, çevrenin talanıydı,

Akademinin çökertilmesi pahasına yapılan kadrolaşmalardı,

Malvarlıklarına çökmeydi,

Mahalle bakkalından banka sahipliğine kadar tüm ekonomik değerlere sahip olma açgözlülüğüydü,

Şimdi tüm bu ayırt edici pratikleri bugünle mukayese edelim. Akla mantığa aykırı bir şekilde tutuklanan gazeteciler, TMMOB, TTB ve TBB’ye yapılmak istenenler, istediğini rektör atamak için 3 günlük yasalar, çevrenin talanı, muhalefet belediyelerinin felç edilmesi, kadrolaşmalar, basının çökertilmesi… Tüm bunlar mücadele için toplumun onayını aldıkları yapının pratiği. Korku üzerinden teslim almak amacıyla yargının ve bürokrasinin en üst kademelerine Fetullahçıları getirmek cabası!

Fetullahçı yapılanmanın en güçlü olduğu dönemde bile toplumun kategorik olarak bu yapılanmanın karşısında yer almasının nedeni adaletsizlikleri şu ya da bu ismin yapması değil, yukarıdaki pratiklerdir. İşte şimdi tercihini Fetullahçı yapılanmanın adaletsizlikleri karşısında hasbelkader AKP’den yana kullanan vatandaşlarımızın inşa edilen Fetullahsız “Gülenist rejimi” sorgulama zamanıdır.

Karşı olduğunuz hukuksuzluk ve adaletsizlik mi? Hukuksuzluk ve Adaletsizliği kaynağına göre görmezden gelebilir misiniz? Bu adaletsizlik sarmalının sizi de içine alması kaçınılmaz değil mi?