Düşünün yaşamanın henüz ne olduğunu bilmeyen, hayatı oynamaktan, her gördüğünü istemekten ibaret saf, temiz çocuk kalbi, nasıl durdurulabilir? Hangi ulvi amaç, soylu(!) kavga bir çocuğu, ne olduğunu henüz anlamadığı bir yaşamın mağduru yapabilir?

Filistin’de çocuklar artık sadece bir ‘sayı’

Mehmet ERDEM

Hafızanın ihaneti, ister bilinçli, ister bilinçsiz olsun insan türünün başına gelen en korkunç durum. Çoğunlukla unutmaya, unutarak kendini rahatlatmaya, sorumluluk almamaya eğilimliyizdir. Öte yandan hatırlasak ne olacak? Kılını bile kıpırdatmayacaksan anımsamanın ne anlamı var? Ama yaşam öyle bir gariptir ki, hafızana görüntü, ses olarak gelir kimi şeyler. Çocukların görüntüleri, cıvıl cıvıl sesleri örneğin.

İsrail savaş aygıtının taraka, top, savaş uçağı seslerinin çocuk seslerini bastırdığı talihsiz Filistin coğrafyasında ölen her çocuk, mahallemizden, evimizden, koparılarak alıp götürülen bizim çocuklarımızdır oysa. Elbette romantik, beylik laflar gibi anlaşılacak ama çocuklardan mahrum bırakılan bir dünyanın nasıl sessizleşeceğini düşününce söylenmesi kolay gelen bu ifadeler aslında derin bir yaraya işaret eder. Empati yapmanın en kolay olduğu bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Kendi çocuğunuzun, onun yaratmadığı nedenlerden ötürü hayattan koparıldığını düşünün. Korkunçtur bu.
Yaşamanın henüz ne olduğunu bilmeyen, hayatı oynamaktan, her gördüğünü istemekten ibaret saf, temiz çocuk kalbi, nasıl durdurulabilir? Hangi ulvi amaç, soylu(!) kavga bir çocuğu, ne olduğunu henüz anlamadığı bir yaşamın mağduru yapabilir?

Neredeyse bir haftadır, ciddi bir önderlikten yoksun, dünyanın desteğini, kabul edelim ki, eskisi kadar toplayamayan Filistin halkı İsrail barbarlığının hedefi durumunda. Yıllar sonra İsrail savaş makinesi bir kez daha kara harekatına başladı. Öncesinde yüzden fazla ölüme yol açan hava saldırılarının ardından. Elbette yine çok ama çok çocuk öldü.
Hafıza dediğim bu. Kaçıncı kez ölüyor çocuklar, unutuluyor. 2014’te de İsrail’in 'Koruyucu Kenar Operasyonu' adını verdiği hava saldırılarında 2 bin 251 kişi ölmüştü. Bunların 551’i çocuktu. Öncesi de vardı tabii. İsrail’in 2008-2009 yıllarında gerçekleştirdiği yirmi iki gün süren Dökme Kurşun Operasyonu’nda da bin 100 yetişkinle beraber 300 de çocuk öldürülmüştü.

RESİMLERİNDE AĞAÇ, KUŞ YOK TANK VAR

Öldürülemeyen (henüz) çocuklara ne oluyor peki? Travmaydı, psikolojik sorunlardı, geçiniz. Olan tek bir şey var onlara: toplumun tüm hücrelerinde ölümün hissedildiği bir yerde yaşamanın ağırlığı. Kısa aralıklarla, kendince uydurduğu gerekçelerin yanı sıra, mezarötesi anlayışları “politikasının temeli” yapan uğursuz, gerici Hamas benzeri yapıların da sunduğu fırsatlarla operasyon düzenleyen İsrail’in, “ne kadar yaşanıp, ne zaman ölüneceğine” karar verdiği o talihsiz coğrafyada çocuklar artık sadece bir “sayıdır”. Ben bile şu okuduğunuz yere kadar, ölen çocuk sayılarını yazıp duruyorum. Onların birer “yaşam filizi” olduğunu unutturdu bize bu emperyal, Siyonist barbarlık.

Ne kadar emperyal kurum varsa, gözümüzün içine sokuyor bu rakamları. O çocuklar sadece savaş, operasyon sırasında değil, “barış” ortamında da öldürülüyorlar. O emperyal kurumların başında gelen, hiç ama hiçbir işe aramayan Amerika Birleşmiş Milletler Mart 2018’de Gazze sınırında barışçıl bir Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında İsrail güçlerinin 214 Filistinliyi öldürdüğünü açıklamıştı. 46’sı çocuktu ölenlerin. 36 binden fazla yaralı vardı, onların da 9 bini çocuktu. Amerika Bileşmiş Milletler’in yaptığı sadece bu “sayıları” açıklamaktı işte. 22 bin 500 çocuğun zihinsel sağlık sorunları yaşadığını açıklayan da bu kurumdu. Önceki gün bünyesindeki Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin baskısına boyun eğip, İsrail’in kınandığı bir açıklamayı duyuramayan bir kurum yani.

Tamam, savaştır bu, kimin öldürülebileceği nasıl hesaplansın diyenler, “manevi birer katil” adayıdır, kesin ama İsrail’in özellikle sivil yerleşim bölgelerini hedeflediğini bilmeyen mi var? Hamas’ı bahane ederek bombalar yağdıran İsrail, Hamas’ın varlığı sayesinde kendisine gerekçeler uydurabiliyor. Filistinliyi Hamas’a mahkum ederek yaptıklarını haklı çıkarmak tam bir faşist devlet taktiği.

BÖLGEDE YAŞANAN DİN KAVGASI DEĞİL

İsrail tarafından kurulan, sonradan kendisine yönelik eylemlere başlayan Hamas, laik bir hak kavgası olan Filisin Direnişi’ni bir din kavgasına dönüştürdü. Oysa bu bir din kavgası değil. Çok az dile getirilen bir gerçeği anımsayalım. Petrolden, doğalgazdan yoksun bildiğimiz Filistin topraklarında aslında emperyal tüm güçlerin iştahını kabartacak enerji kaynakları bulundu yakın zamanlarda. Hayfa bölgesine yakın doğal gaz rezervlerini işleyerek Batı pazarlarına taşıma planları yapan İsrail, Türkiye’nin dışarıda bırakıldığı Doğu Akdeniz Projesi’nde bu yüzden var. O kaynakları İsrail Filistinliye bırakır mı?

Barselona’da bir psikanaliste bir Filistinli meslektaşı Gazzeli çocukların çizdiği resimleri yolladı. Koruyucu Kenar Operasyonu’ndan sonraki günlerde. Çocuk ne çizebilir? Manzara, ağaç, benzetebilirse kuş, belki uçurtma. Gazzeli çocukların resimlerinde tanklar, füzeler, savaş uçakları, evlerini yıkan İsrail buldozerleri, bir anne, baba, kardeş figürleri vardı sadece. Hep gördüğü ile eksikliğini uyduğu ne varsa onları çizmişler. Çocukların hayal dünyalarını kısırlaştıran bir vahşettir bu yaşananlar. Filistinli sosyalist sanatçı Naci el Halil’in çizdiği, Londra’da bir Filistinli hainin de aralarında bulunduğu Mossad ajanlarınca öldürülmüştür, o muhteşem, o iç paralayıcı arkası dönük Filistinli çocuk Hanzala, Filistin özgür oluncaya kadar arkası dönük kalacaktır. Öyle çizmiştir Halil onu. Hanzala’nın yaşıtlarının küsmeye bile zamanları yok şimdi Filistin’de. Ölüyorlar çünkü. Ölmemiş olanların da küsecekleri bir anneleri babaları yok. Her ölüm artık bir “sayı”dır.