Filistinlilerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi her zamankinden daha hayati bir yerde duruyor. Dünyanın dört bir yanındaki sosyalistlerin Filistin halkıyla dayanışması en önemli köşe taşlarından biri.

Filistin’de gençler mücadeleden vazgeçmiyor

Yusuf Tuna KOÇ

Filistin Kurtuluş Örgütü, FHKC ile birlikte 68 döneminde dünya devrim hareketinin öncü, örnek mücadelelerini veriyordu. İsrail devletinin saldırılarına karşı dünyada emperyalizmle mücadelenin ön saflarında olan hareket, emperyalizmin ithali islamcı iktidara rağmen bugün de hala o topraklarda geleneğini sürdürüyor.

Bugün İsrail’e karşı özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi, her zamankinden daha hayati bir noktada. Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı, Filistin Demokratik Gençlik Birliği temsilcisi Jihad Soliman ile İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını ve bölgede emperyalizmin durumunu konuştuk.

Saldırıların boyutunu ve arkasındaki motivasyonu sormak istiyorum öncelikle. Bu zorla yerinden etmeler ile İsrail devletinin amaçladığı tam olarak nedir? Bir sonraki adım sizce ne olacak?

İsrail’in saldırıları 30 gün önce işgal altındaki Doğu Kudüs bölgesindeki Şeyh Cerrah mahallesinde başladı. Saldırıların amacı sözde ABD’nin yüzyılın anlaşmasını ve Siyonist ilhak projesini tahkim etmek için, yaklaşık 500 Filistinli aileyi yerinden etme, yeniden yerleştirme bölgesi yaratmak.

Şeyh Cerrah mahallesindeki saldırılar sadece burada kalmadı, Filistin halkının olduğu her yerde devam etti, Batı Şeria’da sokak ortasında yapılan idamlar ve onlarca Filistinli gencin tutuklanması, şimdi de Gazze şeridinde abluka altındaki halka karşı başlatılan devasa askeri operasyon. Tüm bunlar Filistin halkına yüzyılın anlaşmasının somut sonuçlarını dayatmak için bir oldu bitti yaratmak, bu sebeple Filistin halkının ulusal haklarının üstünden geçmek için yapılıyor.

Filistin halkının bu saldırılara karşı tepkisi nasıl şekillendi? Tepkinin ve direniş hangi boyutta sürüyor?

Filistin halkı, Şeyh Cerrah’ta kendi toprak ve mülklerini korumak ile İsrail ordusu korumasındaki Siyonist gruplarının ardı arda saldırılarına karşılık verebilmek için halk direnişine geçtiler. Filistin halkı, Gazze şeridinde olduğu gibi meşru direniş hakkını kullanarak mücadelesini sürdürecektir. Kendi halkını savunma hakkını bu asimetrik barbarlığa karşı kullanacak Filistinlinin şehit olmasına, 350’sinin yaralanmasına sebep olmuşken, Filistin halkı ulusal haklarını İsrail devletine kabul ettirene kadar direnişini her türden mücadele yöntemiyle sürdürecektir.

İsrail küresel emperyalist düzen içerisinde her zaman ileri seviyede bir askeri güce sahip oldu. Bu düzenin başını çeken Amerikan emperyalizmi her dönem İsrail’e askeri ve mali destek sağladı. Bu desteğin amacı, bölgede mezhep savaşları çıkarmak, kaynakları sömürmek ve emperyalist güçlerin çıkarına doğrudan ve dolaylı sömürge faaliyetleriydi.

filistin-de-gencler-mucadeleden-vazgecmiyor-876293-1.

Bölgede ve dünyada solun ve kitle örgütlerinin bu ablukaya karşı Filistin ile dayanışmak için yapabilecekleri nelerdir?

Filistin halkına ve mücadelesine destek vermek için solun ve demokratik örgütlenmelerin yapabileceği çok şey var, yürüyüş ve eylemler düzenleyerek Filistin halkının ulusal haklarının tanınmasını talep etmek, halkımıza yapılan saldırıları ve İsrail’in uluslararası hukuku sürekli olarak çiğneyen eylemlerini teşhir etmek, kınamak gibi. Filistinlilerin gördüğü eziyeti, Şeyh Cerrah mahallesinde, Kudüs’te ve Gazze Şeridinde olanları tüm gerçekliğiyle aktarmak, diplomatik kanallara İsrail’in saldırılarına ve Filistin halkına karşı yürüttüğü etnik temizliğe engel olabilmek için baskı yapmak da destek vermenin başka yolları. Bugün İsrail’de de sol, Filistinlilere yönelik şiddete sessiz kalmıyor ve işgalin bitmesi adına çağrıda bulunuyor. Bunlar çok önemli.

Son olarak, Batılı haber ajanslarının, olayları aktarırken sanki Filistin ile İsrail arasında karşılıklı bir savaş hali varmış gibi bir dil kullanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Batı medyasının, Filistin meselesini emperyalist güçler çıkarına işlemesi 1948’e kadar gidiyor. O zaman da Filistin vaat edilen topraklar, topraksız halk için halksız toprak olarak sunularak, yaşanan katliamlara karşı dünya kamuoyu yanlış yönlendirilmiştir. Tüm bu yalanlar emperyalist medya tarafından yıllar içerisinde geliştirildi. Filistin’in her yerinde maruz kalınan saldırılar, sanki Filistinlilerin de sorumluluğu varmış gibi aktarılarak, İsrail devletinin işgali ve Filistin halkına yönelik gündelik saldırıları görmezden geliniyor. Tam da bu yüzden bu tür medya Filistin konusunda gerçeklerin çarpıtılmasında en büyük sorumlulardan biridir.