Üzerinde yaşadığımız topraklarda siyasi ve askeri iktidarın kendini çoğunluğun moral desteğini alarak kaba şiddet eylemleri ve tehdidiyle...

Üzerinde yaşadığımız topraklarda siyasi ve askeri iktidarın kendini çoğunluğun moral desteğini alarak kaba şiddet eylemleri ve tehdidiyle tesis etmesine alışığız. Geçmiş yüzyıllarda ibret maksadıyla gerçekleştirilen vahşet gösterilerini bugün üzeri daha özenli biçimde örtülen eylemler almış durumda: Köyboşaltmalar, fail-i meçhuller, tebdil-i kıyafet marifetiyle yapılan baskınlar, bombalamalar... Arada bir girişilen geniş çaplı askeri harekâtlar kahramanlık destanlarıyla allanıp pullanırken geriye fısıltıyla aktarılan vahşet hikâyeleri kalıyor.

Eskiden tribünlere hâkim olan bir tezahürat vardı. Ne zaman polis taraftara copla giriş-se 'Burası Türkiye, İsrail değil!' nidaları yükselirdi. Artık iki coğrafya arasında pek de bir fark kalmadığı düşünüldüğünden olsa gerek, hafızalardan silinmeye başladı bu slogan. Yine de İsrail ile karşılaştırılabilirlik durumu sık biçimde farklı ortamlarda su yüzüne çıkmakta.

İşgal altındaki Filistin topraklarını ziyaret ede(bile)nleri dehşet içinde bırakan şey, medya aracılığıyla dolaylı biçimde önceden tanık olunan ölçüsüz şiddet ataklarıyla yüz-yüze kalmaktandan çok, Filistinlilerin gündelik yaşamı üzerinde uygulanan terör. Devlet sahibi olmanın doğallaştırılmış meşruiyetini üzerine geçiren İsrail devleti ve ordusunun cerrahi müdahale soğukluğunda, mühendis rasyonalitesinde giriştiği uygulamalar: Ayrıştıran, bölen, yıldıran mimari projeler, düpedüz ırkçı kriterlere yaslanan kentsel planlamalar, psikolojik silaha dönüştürülmüş trafik düzenlemeleri, istimlâk ve haciz gibi idari uygulamalar, 'güvenlik duvarı' denen kâbus... Batı Şeria'nın tepelerine küstahlıkla yerleş(ti-ril)en yarım milyon ortodoks yahudinin güvenliğini ve geçimini sağlama bahanesiyle Filistin halkının yaşamını cehenneme çeviren ayrıntılı ve modern zulüm pratikleri...

Riwaq, Filistin'deki mimari mirası korumak için yıllardır uğraş veren, renovasyon projeleri yürüten bir kurum. İsrail işgalinin yarattığı tahribatı anlamak, çözümlemek ve direniş pratikleri geliştirmek üzere bir bienal düzenliyor. Planlama, Kültür Mirasının Korunması, Mimarlık ve Sanat olarak dört ayrı kola ayrılmış geçtiğimiz haftalarda ikincisi düzenlenen bienal. Di-siplinlerarası bu bitişiklik kuşkusuz Filistin'deki sosyal gerçekliği makro ölçekli bir perspektifle ele alma gereksinimine yanıt veriyor.

Filistin'in pek çok konuda bir deneme tahtası olarak kullanıldığını söylemek mümkün. Burada İsrail devletinin pervasız biçimde uyguladığı yöntemler dünyanın her yöresine farklı biçim ve işlevlerde taşınıyor: güvenlik teknolojileri, nizamiyeli cemaat oluşumları (günümüzde sıklıkla gördüğümüz etrafı çevrili, dışarıya kapalı siteler), etnik ya da sınıfsal ayrıştırmalara yönelik idari düzenlemeler yol yapımları ve mutenalaştırma politikaları... Bu nedenle Filistin'de yaşanan gerçeklik akademik çevrelerde çok yakından takip ediliyor. Hem İsrail'deki sol entelijensiya, hem de Avrupa kökenli pek çok mimarlık ve kent kuramcısı olup biteni büyük bir ciddiyetle kayda geçiriyor. 2003 yılında Berlin'deki Kunstwerke isimli sanat mekânında düzenlenen Territories başlıklı sergi yakın geçmişin en çarpıcı etkinliklerinden biri olarak hafızalarda yerini koruyor. Riwaq Bienali, bu sergi ile tetiklen-miş projeleri bir kez daha bir araya getiriyor.

Bienalin direktörlüğünü üstlenen sanatçı Khalil Rabah (9. İstanbul Bienali'ndeki ironik Filistin Müzesi projesinden hatırlıyoruz) uluslararası sanat pazarının empoze ettiği stan-dardlara mesafeli bir bienalin amaçlandığını belirtiyor. Bu mesafenin alçakgönüllü bir bütçeye sahip olmaktan başka ne anlama geldiğini zaman gösterecek. İpuçlarından birini sanat bölümünün küratörlüğünü üstlenen Charles Esche'nin 2. Riwaq Bienali'ni bir sergi olarak değil de bir araştırma vesilesi olarak algılamasında bulabiliriz. Esche özetle bu bienali 'pas geçiyor'; çalışmaları bir sonraki bienal-de, yani 2009 yılında gösterilecek sanatçılar Filistin'e şimdiden davet ediliyor ve işgal altındaki topraklardaki sosyal durumla daha derin bir ilişki kurmaları için kendilerine iki yıla yayılacak bir periyodik araştırma ve çalışma süreci sağlanıyor. Bu kadar sözün sarfe-dildiği ve imgenin tükedildiği bir coğrafyada klişelerden sıyrılmak için gerçekten de uzun bir gözlem süreci gerekmekte.

Mimar Omar Yousef'in bienal konferansında yaptığı benzetmeyle, var olan mücadele içerisinde Filistinliler pinpon oynamaya çalışırken, İsrail satranç oynuyor. Riwaq Bienali satranç tahtasına oturma kararlığına işaret ediyor.