Filistinliler İsrail’e karşı ayakta
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırıları protesto etti. (Fotoğraf: AA)

Ramzy BAROUD

Yakın zamana kadar İsrail siyaseti Filistinliler için önemli değildi. Filistin halkı en can sıkıcı koşullar altında siyasi failliğini korumuş olsa da kısmen iki taraf arasındaki büyük güç farklılığından kaynaklı olarak, kolektif eylemleri İsrail'deki sonuçları az da olsa etkiledi.

Şimdi İsrailliler dört yıldan kısa bir süre önce beşinci seçimlerine doğru giderken şu soruyu gündeme getirmek önemli olacaktır: “Filistin ve Filistinliler, İsrail siyasetinde nasıl bir rol oynuyor?”

İsrailli politikacılar, medya ve hatta 'barış sürecinin' başarısızlığını kınayanlar bile, Filistinlilerle barışın artık bir etken olmamasıyla birlikte İsrail siyasetinin neredeyse tamamen kendi sosyo-ekonomik, politik ve stratejik öncelikleri etrafında döndüğünden hemfikir. Ancak bu tam olarak doğru değil.

ÖNEMLİ BİR ETKEN

İsrail'in başlıca politikacılarından hiçbirinin Filistin hakları, adil bir barış veya bir arada yaşama hakkında diyaloğa girmediğini iddia etmek uygun olsa da Filistin, İsrail'deki siyasi partilerin çoğunun seçim kampanyasında önemli bir etken olmaya devam ediyor.

İsrail'in Filistinlileri tamamen görmezden gelmesinin nihai örneği, 2005’te dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron tarafından Gazze'de gerçekleştirilen sözde 'geri çekilme planı' ile oldu. İsrail hükümeti, Filistin liderliğinin İsrail planının herhangi bir aşamasında Filistinlilerin dışlandığı hususunun önemsiz olduğuna inanıyordu. Gazze kuşatma cihazları kalıntıları bugüne dek etkisini sürdürüyor. Aynısı işgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'teki her İsrail harekâtında da geçerli.

Siyonizm anlayışları ve İsrail davranışlarıyla ilgili deneyimlerinden dolayı, Filistinliler nesilden nesile İsrail siyasetinden çıkabilecek herhangi bir sonucun asla kendi haklarına ve siyasi emellerine uygun olamayacağına inandılar. Ancak son birkaç yıl içerisinde inanç değişmeye başladı. İsrail siyaseti değişmemiş olsa da -aslında daha da sağa kaymış olsa da- Filistinliler, bilerek veya bilmeyerek, İsrail siyasetinde doğrudan aktör haline geldiler.

İsrail siyaseti tarihsel olarak daha fazla sömürgeciliğe, Filistinlilere rağmen devletin Yahudi kimliğini güçlendirmeye ve sürekli savaş arayışına dayanıyordu. Ancak yaşanan son olaylar, bu etkenlerin artık yalnızca İsrail tarafından kontrol edilmediğini gösteriyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki halk direnişi ve Filistin genelindeki diğer direnişler arasındaki artan ilişki, İsrail'in Filistin topluluklarını bölümlere ayırmada önceki başarısını tersine çevirerek Filistin mücadelesini farklı gruplaşmalar, bölgeler ve öncelikler arasında bölüyor.

ARTAN DİRENİŞLERİN ETKİSİ

Defalarca ispat edildiği gibi, Filistin genelinde artan direnişler aynı zamanda İsrailli politikacıların oy ve İsrail’deki siyasi statüleri için savaşma şansını da engelliyor. Örneğin, Netanyahu'nun Mayıs 2021'deki umutsuz savaşı, kısa bir süre sonra çöken hükümetini kurtarmadı. Bir yıl sonra Bennett, 'Bayrak Yürüyüşü'nün Gazze'de çökmek üzere olan koalisyonuna daha fazla zaman kazandırmak umuduyla Filistinlileri kışkırtacağını umuyordu. Filistinli grupların İsrail'in provokasyonlarına yanıt vermemesi yönündeki stratejik karar, Bennett'in planlarını engelledi. Onun hükümeti de kısa bir süre sonra çöktü.

Yine de İsrail'in son koalisyonunun dağılmasından bir hafta sonra Gazze'deki gruplar, yakalanan ve öldüğü varsayılan bir İsraillinin videosunu yayınlayarak İsrail'e, Şerit'teki direnişin elinde hâlâ daha fazla kart olduğuna dair mesaj gönderdi. Video İsrail'de büyük ilgi uyandırdı ve yeni İsrail Başbakanı Yair Lapid'e tutsaklar için "onları eve getirmenin kutsal bir yükümlülük" olduğunu söylediler.

İsrailliler Filistinlilerin etkilerini, direnişlerini ve siyasi stratejilerini inkâr etmeye devam etseler bile, tüm bu yeni unsurların İsrail siyasetinin ve politikalarının üzerinden doğrudan bir etkisi var.

İsrail'in Filistin'in siyasi failliğini tanımayı reddetmesinin nedeni, Tel Aviv'in Filistinlileri adalet, eşitlik ve barış içinde bir arada yaşamayı garanti edebilecek bir siyasi sürece dahil etmekten başka alternatifinin olmamasıdır. Bu adil barış gerçekleşene kadar Filistinliler direnmeye devam edecek. İsrail bu kaçınılmaz gerçeği ne kadar erken kabul ederse o kadar iyi.

Kısaltılarak CounterPunch’ten çevrilmiştir.
Çeviren: Deniz Güngör