Sosyal medyada etkileşimin yüksek olmasından dolayı yeni çıkan film ve dizilerin tanıtımı artık neredeyse sadece internet üzerinden yapılıyor. Film eleştirmenleri bunun eleştiri kültürüne zarar verdiği kanısında.

Film afişlerinden Twitter trendlerine

Berkay DÜNDAR

Dünyada internet kullanıcılarının sayısı yaklaşık 5 milyara ulaştı. İnsanların günlük ortalama 7 saatini sosyal medyada geçirmesi nedeniyle bu mecra reklam ve tanıtımın vazgeçilmezi haline geldi Kullanıcı sayısının bu denli yüksek olması film, dizi yapımcılarının reklam politikalarını da değiştirdi. Sosyal medyada filmler, diziler için açılan hayran sayfaları, sosyal medya kullanıcılarının paylaştığı film, dizi replikleri, GIF’ler sıklıkla tercih ediliyor. Özellikle Twitter ve YouTube bu anlamda en çok paylaşımın yapıldığı platformların başında geliyor. YouTube üzerinden film, dizi fragmanları yayınlanırken, Twitter daha çok eleştiri, yorum açısından kullanılıyor. Dizilerin Twitter’da sıklıkla Trend Topic (popüler başlıklar) olması da yine yapımcıların reklam politikasını sosyal medya üzerinden şekillendirmeye itiyor. Film eleştirmeni ve senaryo eğitmeni Burak Göral, bu durumun film eleştirmenliğine zarar verdiğini kaydederken, film eleştirmeni Şenay Aydemir ise yapımcıların gişe yapabilmeleri için gösterim öncesi sosyal medyada konuşulmaya ihtiyaç duyduklarını belirtti.


ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜNE ZARAR VERİYOR

Film eleştirmeni Göral, olumlu ve olumsuz yanları olduğunu belirterek şöyle dedi: “Film ve dizilerin sosyal medyada bu kadar popüler olmalarının yararları dışında zararları da var. Çok bahsedilmesi ve merak uyandırması açısından elbette faydalı, bir sürü kişi normalde ilgilenmeyeceği film, dizi, şarkı ya da kitapla tanışabiliyor. Ancak özellikle de sosyal medyanın bu olumlu etkisi, içerik üreticilerini sosyal medya dışında başka bir mecrada PR çalışması yapmamak yönünde de cesaretlendiriyor. Bu medya endüstrisi açısından pek iyi değil. Zaten basılı yayınlar birçok nedenden dolayı yaşam mücadelesini en sert şekilde sürdürüyorlarken; platformlar, televizyon kanalları, dağıtım şirketleri PR stratejilerini sadece sosyal medya ve outdoor reklamlar (açık hava reklamcılığı) üzerinden yürütmeyi yeterli görüyorlar. ‘Word of mouth marketing’ (ağızdan ağıza pazarlama) artık eskisinden daha hızlı çalışıyor. Tabi madalyonun diğer tarafı da var; negatif yorumların da artık her zamankinden daha hızlı bir şekilde olumsuz etki yaratması mümkün olabiliyor.”

Göral, sosyal medyadaki yüksek etkileşimin filmler, diziler hakkında okuma, yazma gibi uğraşlara zarar verdiğini belirterek şöyle konuştu: “Film eleştirmenliği açısından bir dezavantajı var sosyal medyanın. Filmler ve diziler her izleyenin üzerine kolayca yorum yapabileceği eserlerdir. Eleştirmenlerin farkı, fikir ve bilgilerini belli bir kurgu eşliğinde ve kendilerine ait bir üslup geliştirerek oluşturdukları yazılardır. Film şirketleri, platformlar ya da televizyonlar basılı mecralara ya da gazetelere ilan desteği vermeyip tüm odaklarını sosyal medyadaki dolaşıma verdiklerinde böyle değerlendirmeler de kendilerine pek yer bulamıyorlar. Ya da çoğunlukla yazı kurgusundan farklı kısa video yorumlarla... Film ya da dizi hakkında geliştirdiğiniz yorumu en sivri ve çarpıcı birkaç cümleyle insanların önüne atabiliyorsunuz. Bu yolla da hem hızlı hem de daha dikkat çekici olabiliyorsunuz. Oysa bu durum, eleştirmenliğe ilgi duyan genç kuşakların yazı yazma tembelliğine tutulmalarına da neden olabiliyor. Dijital platformların çoğalmasıyla giderek daha da sağanak hale dönüşen içeriklerin derinlemesine değerlendirilmeleri bu anlamda giderek daha da zorlaşıyor. Özellikle bizim gibi yazma ve okuma alışkanlıkları nispeten düşük olan ülkelerde...”

***

Özel taktikler geliştiriliyor

Film Eleştirmeni Şenay Aydemir Türkiye’de son yıllarda filmlerin, dizilerin sosyal medyada tanıtımın arttığını ifade ederek şunları söyledi: “ABD’de sosyal medya tanıtımları filmin reklam bütçesi içinde en büyük kalemlerin arasında yer alıyor. Çünkü özellikle gişe filmi diye tanımladığımız yapımların toplam hasılatlarının neredeyse yarısı ilk on gün içerisinde elde ediliyor. Haliyle sosyal medyaya hızlı giriş yapmak, çok konuşulmak önemli. Malum bu alanda uzun süre gündemde kalmak hayli zor. Bu nedenle film yapımcıları, büyük PR ajanslarıyla, özel taktikler geliştirerek çalışıyorlar. Bu son 4-5 yılda Türkiye’de de giderek artan bir eğilim. Yapımcılar bunu göz ardı edemezler artık. Geleneksel tanıtım formlarının (gazete söyleşileri, ilanlar vb.) yayında hem oyuncularla hem de filmlerden sahnelerle kurulmuş viral içerikler düşüyor artık önümüze. Örneğin yıllar önce filmlerden sadece tek bir fragman düşerdi. Şimdi fragman 1, 2, 3 şeklinde devam ediyor. Yetmiyormuş gibi eserden çarpıcı sahnelerde konuluyor içeriklere. Tanıtımlarda, özellikle popüler bir ürünse o ürünün en önemli unsuruna dair görsel imajlar çok iş görüyor. Örneğin ‘Mandolorian’ın ikinci sezonunda Baby Yoda’nın imajlarının kullanılması. Game of Thorones’ta da benzer bir durum söz konusu olmuştu.”