Filmler geldi filmler geçti

Yıl sona ererken sinema ödüllerinin de verilmeye başlanmasıyla birlikte ödüllerin kendilerinin yanı sıra adaylıklar, tahminler de aldı yürüdü. Hep öyle olmaz mı?

Eleştirmen grupları da kendi seçimlerini yapıyor ki içlerinde bazıları, örneğin 1935’te kurulan New York Eleştirmenleri Grubu (NYFCC-New York Film Critics Circle) hayli etkindir. NYFCC bazen Oscar’ı önceden haber verir, bazen de hiç akılda olmayan tatlı sürprizler yapar. Bu yıl 'The Irish Man'i en iyi film ilan ederken kurmaca olmayan film dalında 'Honeyland'i (Tamara Kotevska, Ljubo Stefanov), yabancı dilde Bong Joon Ho’nun 'Parasite/Parazit'ini, animasyonda 'I Lost My Body'yi (Jérémy Clapin) seçtiler. En İyi İlk Film ödülünü de Mati Diop’un 'Atlantics/Atlantique'ine verdiler. Bunların hepsi bu yıl ödül piyasasında adı dolaşan filmler.

İki Amerikan kurumu, Amerikan Film Enstitüsü ile Ulusal Eleştiri Kurulu (National Board of Review) da seçimlerini yaptı. Film Enstitüsü’nün listesindeki filmlerin çoğu şans verilenler listesinden.

lint Eastwood’un, gerçek bir olaya dayanan, ancak bu kez seyircilerden destek bulamayan 'Richard Jewell'ı da listede. Aynı film, 'en iyi' olarak 'The Irishman'i seçen Ulusal Eleştiri Kurulu’nun 10 filmlik listesinde de yer alıyor. NBR’nin en iyi belgeseli 'Maiden', yabancı filmi 'Parasite', animasyonu da 'How to Train Your Dragon: The Hidden World'. Listelerinin dikkati çeken yanı ise, 10 bağımsız film de dahil etmeleri. Umarız bu bağımsızlardan bazıları Akademi’nin de dikkatini çeker.

Akademi Ödülleri’ne gelince, bu yıl 25 Şubat’ta yapılacak. Geçen yıl 5 Mart’ta düzenlenmişti. Bu bir yıldan kısa süre yarışa bir yoğunluk, fazladan bir hareket getirdi deniyor. Sinema yazarları her dalda tahminlerde bulunuyor. Çok farklı bir seçici gruptan oluşan Hollywood Yabancı Basın Birliği’nin adaylarına da gene Oscar habercisi gözüyle bakılıyor. Bazen evet, ama insanı yanıltmaları da aynı derecede mümkün. Bu yılki adaylıkları da gene tartışmalara yol açtı. Malum, dram ve komedi/müzikal olmak üzere iki ayrı dalda En İyi Film seçiyorlar. Törenlerine gelince, doğrusu hayli eğlencelidir, bu törende yıldızların bulunmasını da tercih ederler. Belki seçimlerini de bu tercih biraz etkiliyordur. Kadın yönetmenlere listelerinde yer vermemeleri de hayli tartışmaya yol açtı.

Bu yıl ödül piyasasında Netflix’in başı çektiği bir gerçek. Ağır topları 'The Irish Man', yalnızca film dalında değil, yönetmen, senaryo dallarında da dikkati çekiyor. Özellikle de oyuncularıyla. Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci’nin başa güreşecekleri kesin. Bir başka Netflix filmi, Noah Baumbach’ın yönettiği 'Marriage Story' ise, oyunculuk olarak da (Scarlett Johansson) adı ortada dolaşanlardan. Quentin Tarantino’ya senaryo ödülü getirebileceği söylenen “Once Upon a Time… in Hollywood/Bir Zamanlar Hollywood’da” da erkek oyuncu ödüllerinde iddialı görünüyor. Ne var ki, bu mücadele filmin starları Leonardo DiCaprio ile Brad Pitt’i karşı karşıya getirmeyecek. Çünkü ilki En İyi Erkek Oyuncu, ikincisi ise En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dallarında aday.

Öte yandan, 'Pain & Glory'deki performansıyla Avrupa Film Ödülleri gecesinde En İyi Erkek Oyuncu seçilen Antonio Banderas da bu dalda iddialı.

Yeri gelmişken, 'Frozen 2' ile 2019’daki altıncı 1 milyar dolar hasılatlı filmine kavuşan Disney’in bir takvim yılında, brüt dünya hasılatları 1 milyar doları aşan altı film çıkaran ilk stüdyo olduğunu duyuralım.

Diğerleri 'Captain Marvel', 'Aladdin', 'The Lion King', 'Toy Story 4', 'Frozen II' ve rekortmenler rekortmeni 'Avengers: Endgame'. Üstelik böylece yıllık brüt hasılatta 10 milyar doları aşan Disney’in bir 'as'ı daha var. Eli kulağındaki 'Star Wars: The Rise of Skywalker'. Yani rekortmen film sayısı 7’ye çıkabilir. Eh, bir yılda en çok Akademi ödülü alma rekoru da Walt Disney’e ait zaten: 1953’te eve 4 heykelcik birden götürmüştü. Toplam Oscar sayısı ise otuz iki.