Gıda fiyatlarındaki artışın suçlusu market raflarında aranmaya devam ederken üretici, maliyetlerinin altına ürün satıyor. Çifti Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, “Çiftçi kendi toprağında yoksullaşıyor” dedi.

Fiyat artışlarının suçlusu markette aranıyor: Delil tarladaki gübre zamlarında

EKONOMİ SERVİSİ

Hükümet, artan fiyatlar karşısında suçlu arayışına devam ediyor. Ekonomi yönetimi kendi sorumluluk alanındaki sorunu, önce meyve sebze hallerini ardında da zincir marketleri hedef göstererek ötelemeye çalışıyor. Enflasyonun altında yatan nedenlere ilişkin önlem alma yeteneği kalmayan iktidar, enflasyonun yarattığı yoksulluğu halkın sırtına yüklüyor.

Gıda fiyatlarındaki artış tarımsal üretimde yaşanan sorunlar nedeniyle ilk halka olan gübreden başlıyor, market rafına oradan da sofralara yansıyor. Ancak iktidar ve sözcüleri yaptıkları açıklamalarla sorunun ilk halkasına inmek yerine hedef göstermeyi tercih ediyor.

Çiftçinin ucuza üretim yapamamasının bedelini tüketici ödüyor. Zira Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre tarımsal üretimin en önemli girdileri arasında yer alan gübreye geçen yıldan bu yana yüzde 62’nin üzerinde zam geldi. Ancak çiftçiye göre bu oran çok daha fazla. Ziraat Mühendisi Faik Toy’un hesaplamasına göre ÜRE gübresinin bir yılda tonu bin 800TL’den 6 bin TL’ye çıktı, DAP gübresinin ise 2 bin 400TL’den 6 bin 800TL’ye çıktı. Gübre fiyatlarındaki artış döviz kurundaki artış ile doğrudan bağlantılı. Öte yandan küresel petrol fiyatlarındaki artışın da önümüzdeki günlerde gübre fiyatlarını etkilemesi bekleniyor. Kimyasal gübrede hammadde kaynakları bulunmadığı için gübre sektörü yüzde 90’ın üzerinde dışa bağımlı durumda. 2005 yılından itibaren gübre üreten kamu şirketi kalmadı. Sektörün yüzde 80’i 6 şirketin olmak üzere bin 284 özel şirkete emanet edildi.

Çiftçi Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem’e göre ülke tarımının özellikle 1980 sonrasında liberalize edilmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. BirGün’e gıda fiyatlarındaki artış ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdem, “Gıda sektörünü tohumundan pazarlamasına kadar ele geçiren küresel şirketler fiyatları belirliyor. Bu durumda da fiyat çiftçinin maliyetinin çok altında seyrediyor” ifadelerini kullandı. Çiftçinin üretimde kullandığı tohumun şirketlere ait olduğunu söyleyen Erdem, şöyle konuştu: “2006 yılından itibaren çıkan tohumculuk yasası ile birlikte yerel ve atalık tohumlarımızın pazarlanması yasaklandı. Tohumu takas edebiliyorsunuz ancak satamıyorsunuz. Yerel tohumlarla yaptığınız üretimden destek de alamıyorsunuz. Destek alabilmek için sertifikalı tohumları almanız gerekiyor. Bunlar da şirketlerin tohumları oluyor. Çiftçi elindeki tohumunu kaybetmiş durumda. Atalık tohumlarını kullanamıyor. Marketlerde satılan ürünler standart, eşit ve aynı renkte olması gerekiyor. Tüketici de bunu tercih etme yoluna gidiyor. Tarımın şirketleşmesi demek şu demek: Tohumundan başlayarak bütün üretimi şirketlerin denetime bırakacaksınız. Uyguladıkları politikaların sonucunda bugün tarım şirketlerin eline geçti.”

SÖZLEŞMELİ TARIM DAYATILIYOR

Türkiye’de sözleşmeli üreticiliğin ısrarla dayatıldığına dikkat çeken Erdem, “Tarım Kredi Kooperatifleri bile sözleşmeli üretim yaptıklarında vergilerden muaf tutuluyor. Reklamı yapılıyor. Sözleşmeli üreticilik bütün dünyada çiftçileri kendi tercihlerinden vazgeçirmek için şirketlerin bir dayatması. Fiyatları düşük tutuyorlar çiftçinin pazara erişimi zorlaşıyor. Çiftçi şirketlere bağımlı hale geliyor. Ne yapacağına, ne kadar ekeceğine, hangi ilacı vereceğine şirketler karar veriyor” diye konuştu. Verilen fiyatlara uymadığını da söyleyen Erdem, “Çiftçi kendi toprağında yoksullaşıyor” dedi.

***

Hayallerimizi bile artık unuttuk

Kırşehir'in Kaman ilçesine bağlı Aydınlar köyünü ziyaret eden İYİ Partili Meral Akşener, köy halkı ile görüştü. Köyde çiftçilik yaptığını söyleyen bir genç "Maliyetler yüzde 100’ün üstünde, her şey aynı yerinde duruyor. Hiçbir şey çıkmadı. Hayallerimizi bile artık unuttuk, günümüzü yaşamaya çalışıyoruz. Yem, geçen yıl, 2020 ağustos ayında 80 TL’ydi, bugün 160 TL. Et 40 liraydı bugün 45 TL. Her şey yüzde 100 koyuyor. Bize gelince niye hiçbir şey olmuyor?" diye konuştu. Diğer bir çiftçi de "Gübrede alamıyorum, ‘6 bin 950’ diyor. Battık biz çiftçi olarak. Et 40 lira, markette 80 lira. Biz köy olarak battık" diyerek dert yandı.