* Geçen gün yine bisiklete biniyorum, binerken bi de baktım bir yarış. Adı da tam bana uygun: “1. Ecdattan Geleneksel Mega Amir Bisiklet Turu” Biraz daha pedala asıldım, hoop bir de baktım podyumdayım. Onu da geçtim, kürsüdeyim, onu da bırak, birinci olarak kürsüde duruyorum. Yanımda 2. ve 3. ve paralel birinci arkadaş var. Tabii koskoca kürsü önünde dik durmak lazım, ben mesela madalya takılırken bile dik durmayı yaşam felsefesi olarak benimsedim. Dik durduğum için ve boyumdan ötürü bana hiçbir madalya takılamıyor ama olsun, dik dur eğilme, 21 vitesli bisiklet seninle…

* Hazır kürsüye çıkmışken biraz halkla konuşayım istedim. Bakın bana 400 verin, markete gideceğim, fiyatlar ateş pahası. Asgari ücret kaç lira tam bilemiyorum ama herhalde 1000 lira filandır. Yani düşünün şimdi sizden 400 istiyorum, yarın gittiğim yerden 400 istiyorum, her kanal beni gösteriyor, her kanaldan da 400 alsam, asgari ücret barajına takılmadan özgürce yaşarım ben ya.

* 400 verin, bisiklete yeni sele alıcam. Üstüyle de kendime güzel bi bisiklet kıyafeti alırım.

* Yav bu muhalefet çok komik ya. Asgari ücretin kaç lira olduğu bilmiyor. Bana hiç sormayın söyleyemem. Ama şunu söyleyebilirim, bütün bu gezilerim, toplantılarım filan sizin cebinizden çıkan paralarla yapılıyor. Bu en doğal hakkım. Seçimle gelen bir yazar olduğum için tüm masraflarımı sizden çıkartıyorum. Şimdi bi bardak asgari ücret değerinde çay içeyim bari de kendime geleyim.

* Bu bisikletçiler de bi acayip. Bi yandan altı korumalı tayt giyiyor, bi yandan da saatlerce pedal basmış, bi on dakika daha sabredemiyor. Kesin bir yerlerden talimat alıyor bunlar. Eeeeeyy Shimano, eyyy Trek, eyy Hüdaverdi, eyyy Pınarello, sizlerin de arkanızdaki güç odaklarını biliyoruz. Pinokya diye bisiklet mi olur yahu? Göz göre göre “Ben yalan söylüyorum” diyen bisiklet mi olur ya?

* Bakın, israf büyük günah, gıybet de büyük günah… Gelin şu vatandaşın günah işleme özgürlüğünü konuşalım. Gıybet yaparken israf etmeyi de özgür bırakalım. Bu ülkede benden önce özgürlükler yoktu, şimdi ise tüm özgürlükler tam. İstediğimi yapmaya özgürüm, olley!

* Bizim Kuzu, “Ya bize kızmış olabilirsiniz, oy moy onları önce bize güzelce verin, sonra bi problem olursa aramızda hallederiz” diye bi tivit attı. Adam haklı, aramızda hallediyoruz. Arazi işi filan da olursa haber verin mutlaka, aramızda hallederiz. Bizim 4 bakan mesela, ne oldu? Aramızda hallettik işte.

* Bakın hala anlaşılmayan bir nokta var. İnsanlar tutturmuş lüks araç da lüks araç diye. Bakın şimdi Cumhurbaşkanlığı’na 2, Başbakanlığa 20, diğer kardeşlerimize de birkaç makam aracı, toplam 50 araçlık bi alım yapıcaz. Neden 50 araç? Çünkü toptan alıp israftan kurtarıyoruz sizi. Hiç bunları düşünmüyorsunuz. Benim bakanımın oturacağı yer de ona uygun olmalı. Kaliteli temas önemli.

* Bizim sarayın ağaçlarına ve peyzajına 2,5 milyar lira harcandı diye haber çıkarıyorlar. Fena mı oldu. En yeşilci biziz. Orası saray olmadan önce ormanlıktı. ağaçlara gereken değer verilmiyordu. Bizim dönemimizde o ağaçlar kesildi, yerine para eden ağaçlar geldi. Ağaçlara o kadar para vermesek bu kadar ağaç konuşulmayacaktı. Tamam, arkadaşlar da sağ olsun Ankara’nın havasına iklimine uyumsuz ağaç almış. Ağaçlar 3 kere kurudu telef oldu. Ama milli irade karşısında karbon döngüsü bile duramaz. Ekosistem akıllı olsun. Gerekirse 20 kere kuruturuz, 21 kere de yenisini dikeriz. Biz de dikersek o!

* Selahattin kendisi açıkladı, uykuları kaçmış. Bizim bıcırık oyununu bozdu tabii, şimdi o düşünsün. Ben de kendisine bundan sonra Selahattin değil Şevbaka diyeceğim. Fors sizinle olsun (benim fors).