Ligde final serisi heyecanı yarın oynanacak Vakıfbank-Fenerbahçe maçıyla başlayacak. Nefes kesecek serinin son topa kadar gitmesi muhtemel.

Fotofinişe gidiyoruz

Sezonun bir başka kupasını daha geride bırakırken, artık Sultanlar Ligi’nde finalin adı da belli oldu. Vakıfbank ve Fenerbahçe bize müthiş bir şölen sunarken, Eczacıbaşı ise eski günlerini fena halde arıyor.

TİTANLARIN SAVAŞI

Fenerbahçe ve Vakıfbank, bize 2021-22 Kupa Voley finalinde inanılmaz bir mücadele izlettirdiler. Taraf olanlar elbette maçı bir an önce kazanma arzusundaydı, ancak tarafsız olan bizler için maç adeta ertesi günün ilk ışıklarına kadar sürmeyi hak ediyordu, zira voleybolun en üst seviyeye çıktığı bu maçı 2,5 saat izlemek bize yetmemişti. Son haftalarda sağlık problemleri sebebiyle formunda hafif bir düşüş gösteren ve baş rolü Gabi’ye bırakan Isabella Haak, Viking tanrıçası Freya gibi salona bereket getirdi ve 44 sayıyla “ben hala buradayım” dedi. İsveçli, Sultanlar Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde de, başrolü oynayarak takımına kupayı getirirse, sezon sonunda Türkiye’den ayrıldığında arkasında bir efsane bırakacak. Bu iki takımı, 30 Nisan’dan itibaren, 15 gün içinde en az 3 kez daha (belki de 5 kez) izleyeceğiz ve final serisine o maçlar sırasında daha ayrıntılı değineceğiz. Bir voleybolsever daha ne isteyebilir ki? Tabii Eczacıbaşı taraftarları dışında.

BİR ZAMANLAR DEVDİ

Eczacıbaşı için oldukça iniş-çıkışlı ve takımın üzerine dile getirilen görüşlerin çeşitlilik gösterdiği bir sezon oldu. Sezona Ferhat Akbaş ve yaratmak istediği yeni sistemin büyük soru işaretleri ile başlayan Kaplanlar, sezon ortasına gelindiğinde CEV Kupası’ndaki ilerleme ve ligde Vakıfbank’ın arkasına yerleşmeleri ile taraftarlarını bir nebze umutlandırdı, ancak sezon sonuna geldiğimizde Kupa Voley ve Sultanlar Ligi şampiyonluk hedeflerine yarı finalde veda etmiş, oyuncularının sezon sonu formsuzluklarıyla boğuşan ve Akbaş’ın doğru seçim olup olmadığı tekrar konuşulan bir takım haline geldiler. Gelecek sezonla ilgili tam bir belirsizlik hakim. THY ile oynanacak 3. lük 4. lük play-off eşleşmesinin kaybedilmesi ve Şampiyonlar Ligi’ne üst üste ikinci kez gidememek gelecek sezonun kabuslarını erkenden başlatabilir. Peki işler nerede kötü gitti?

CEV Kupası’nın Yarattığı İllüzyon: Eczacıbaşı, 2021-22 CEV Kupası şampiyonu oldu. Finalde Allianz Stuttgart takımını mağlup eden takım, ülkede coşku ile karşılandı, tüm camia taraftar ve oyuncusu ile bu zaferi kutladı. Elbette müzeye konulan kupa hem kulüp hem ülke voleybolu açısından önemli bir kilometre taşı oldu. Fakat gözden kaçan bir şey vardı. Eczacıbaşı, bu kupanın zaten favorisi, hatta açık ara favorisiydi. Onlara rakip olması beklenen Busto Arsizio, son 16 turunda turnuvaya veda edince yolları iyice açılmıştı. Dolayısı ile bu kupayı kazanmak, takımdaki birçok sorunun da bir süre üstünün örtülmesini beraberinde getirdi. Bu beklenilen zaferin bu derece fazla kutlanmasının bir rehavet yarattığını söylemek belki fazla olur, ancak elde edilen şeyin fazla abartıldığını söylemek zorundayız.

Ferhat Akbaş’ın Çöken Oyun Planı: Akbaş sezon başından beri, orta oyuncuların üzerinden, Uzak Doğu mutfağında benimsediği bir oyun planını temele oturtmuştu. Elinde iyi savunması olan bir smaçör, ulusal takımın 1 numaralı liberosu, yaşı ilerlese de 3 Michelin Yıldızlı bir pasör ve bir makine Tijana Boskovic vardı. Ne kötü gidebilirdi ki? Nerede ise her şey. Sezon sonu geldiğinde Fenerbahçe ile kupa, lig ve play-off’ta oynanan toplam 4 maçta, toplar Eczacıbaşı alanına düştüğünde ortada ne blok vardı, ne dublaj ne savunma. Simge’nin büyük form düşüklüğü yaşadığı sezon sonunda manşet ve mükemmel manşetler yüzde 20’lere düşmüştü. Bu tabloda hızlı orta hücumları yapmak nerede ise olanaksızdı. Yasemin’in sakatlığı, Heyrman’ın baş aşağı giden performansı, Maja’nın gıda zehirlenmesi, bütün yükün üzerine bindiği Boskovic’in artık Fenerbahçe’yi sindirmekte sorun yaşaması ile sarı-lacivertliler ile oynanan son 4 maçta sadece 1 set alınabildi. Şimdi takımın yarısının değişmesi konuşuluyor.

Eleştirilere Tıkanan Kulak: Ferhat Akbaş sezon ortasında katıldığı programlarda, smaçörlerin aldığı topların azlığı hakkınde gelen eleştirileri, Hande Baladın ve hayran kitlesi üzerinden görmüştü. Bu yaklaşım ve kafasında smaçörlerle ilgili eleştiriler hakkında yarattığı genel görüşün ona çok yardımcı olmadığını söyleyebiliriz.

BİLET KİMLERE ÇIKTI?

Geçen hafta içerisinde, 31 Mayıs-6 Haziran tarihleri arasında, Ankara’da gerçekleşecek, 2022 Kadınlar Uluslar Ligi ilk hafta karşılaşmalarının biletleri piyasaya çıktı. Türkiye’nin de kendi evinde 4 karşılaşma oynayacağı haftanın maç biletlerini tek tek, kombine halinde, hatta 13-17 Temmuz tarihleri arasında yine Ankara’da oynanacak finallerle beraber toplu kombine olarak satın almak mümkündü. Fakat biletler satışa çıktığı anda, voleybolseverlerin ilgisi o kadar yüksek oldu ki, bilet satışını yapan Biletinial Sitesi ulaşılamaz hale geldi. Saatler öncesinden bu biletleri almak için hazırlanan Türkiye’deki ve ülke dışındaki insanlar, satışın başlamasından sonraki 1,5-2 saat içinde dahi hala biletlerini alamamış durumdaydı. Bazıları biletlerini hiç alamadılar, bazıları gün sonuna kadar beklemek zorunda kaldılar. Ülkede voleybola olan ilgi, tahmin edilenden daha hızlı artıyor ve Türkiye Voleybol Federasyonu, organizasyon yetkilileri, bilet satışında rol oynayan herkes, bu tür profesyonellikten oldukça uzak hadiselerin önüne geçmek için ellerinden geleni yapmalı. Biletlerin satışının altyapısı daha sağlam bir platformdan yapılması bu önlemlerden bir tanesi mesela. Evet, zaman zaman dünyanın her ülkesinde ilgi çeken organizasyonların, sanal ortamdaki bilet satışlarında yığılmalar olur, ama örneğin altyapısı güçlü firmalar, kullanıcıları sıraya koyar, onlara bir geri sayım verir ve böylece bileti alacaklarına dair bir güvence oluşturur. Şu anda, yüksek prestijli voleybol organizasyonlarına bilet bulmak adeta bir piyango çekilişine dönmüş durumda.

İYİ YÖNETİLMELİ

Yukarıda bahsettiğimiz artan popülaritenin getirdiği tehlikelerden birisi de bu. Yıllar boyu, futbolun kitleleri yönlendirmek için önemli bir silah olarak kullanılması, kültürümüzde var olan bazı dezavantajlarımızın futbola yansımasını da beraberinde getirdi. Birçok kesim bunun futbola özgü olduğunu zannediyor, fakat yanılıyorlar. Bu bir ülke insanı sorunu. Sporda, ekonomide, siyasette, sosyal hayatta, her yerde karşımıza çıkıyor. Bundan yıllarca uzak kalan voleybolun yavaş yavaş etki alanına girmesi bazı tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Artan taraftar-kulüp etkileşimi sebebi ile alınan anlık, kısa vadeli kararlar, taraftarlar arası restleşme, tribünlerdeki çirkin tezahüratlar, lige, artık kariyerinin sonunda emeklilik ikramiyesi için gelen yabancı oyuncular (özellikle lige yeni çıkan takımların, heyecanlı denemeleri), menajerlik ücretlerinin artışı, kulüp-menajer ilişkilerinin, takım planlarını etkileyecek hale gelmesi, tesislerin kalitesizliği ve hor kullanımı vs. Sanki bunların tümünden tek tük örnekler görmeye başladık. Federasyonun, planlarına dahil etmesi gereken bir başka nokta.