Premier Lig tarihinde 150 gole ulaşmış 7 futbolcudan biri, üstelik o rekoru yakalamış ilk orta saha oyuncusu. 2001-14 arasında Chelsea formasıyla 429 maçta kaydettiği 211 golle kulüp tarihinin en önemli golcüsü. 13 sezonda takımıyla kazandığı 13 kupa parlak kariyerinden geride kalanlar. Yakın geçmişte Chelsea taraftarları arasında yapılan geniş katılımlı ankette kulüp tarihinde, Didier Drogba, Eden Hazard’ın önünde efsaneler sırasının ilk sırasında. Drogba, “Birlikte oynadığım en iyi orta saha oyuncusu” demiş eski takım arkadaşı için. Çalışkanlığı, liderliği, efendiliğiyle örnek sporcu, jenerasyonunun muhtemel en mahir orta sahası. Chelsea’de birlikte top koşturduğu Zabaleta şöyle anlatmış kaptanını: “Antrenmanlara ilk gelen o olurdu, sahadan en son o çıkardı.” Chelsea’nin Liverpool’u ağırladığı maç vesilesiyle hatırlayalım mavili takımın efsanesini…

20 Haziran 1978’de dünyaya gelmiş Frank Lampard, nam-ı diğer ‘Lamps’. Profesyonel futbol kariyerine 1995’te, bir zamanlar babası Frank Lampard’ın da formasını giydiği West Ham United’da başladı. 2001’de 11 milyon sterlin karşılığında Doğu Londra’dan Batı Londra’ya transfer olurken, henüz ilk sezonunda 8 gol atıyor, ofansif orta saha rolünde parlıyordu. Sezgisel futbol zekâsı, enerjisi, son vuruşları öne çıkan özellikleri. İlk maçından sonra, takımıyla 164 maç arka arkaya sahaya çıkan Lampard, 2014’e kadar uzanan Chelsea kariyerinde 3 Premier Lig şampiyonluğu yaşadı. Zaman içinde Ada futbolunun gelmiş geçmiş en iyi ‘box-to-box’ orta sahası olarak nam saldı. 2011-12 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ni kazanırken o maçta kaptan olarak sahaya çıkan orta saha oyuncusu, aynı sezon Federasyon Kupası’nı da kazanıyordu. 2014’te New York City’e transfer olduğunda, kulüp tarihinin en büyük futbolcusunun ayrılışına ağıt yakmıştı Chelsea taraftarı, mahallenin en güzel abisi artık takımda olmayacaktı. Ama uzun sürmedi ayrılık, Championship’te Derby County’deki başarılı deneyiminden sonra teknik direktör olarak döndü takımın başına. 2003’te kulübü satın alan Roman Abramovich’le çalışan 11. teknik direktör olduğunu hatırlatalım. Sezonun ilk maçında Manchester United karşısında alınan farklı yenilgiden sonra toparlandı takımı, kupalar dahil 7 maçta 2 galibiyet aldılar. Ligde 8 puanla 6. sıradalar.

Eylül ayının ortalarında, Lampard’ın takımı bu sezon ilk 5 maçta puan kaybetmeyen Liverpool karşısında. Chelsea, Liverpool karşısında oynadığı son 9 maçın sadece birini kazandı. En önemli sıkıntıları savunmada, ligin ilk 5 maçında kalelerinde 11 gol gördüler, Norwich City’den sonra en cömert savunma. Yeri gelmişken, 1997 doğumlu 1.90’lık forvetleri Tammy Abraham’ı da unutmayalım. 7 maçta 7 golle Aguero ile gol krallığının ilk sırasında. Geçen sezon kiralık oynadığı Aston Villa’da 37 maçta 25 gol kaydettiğini, Premier Lig’e terfi eden takımın en önemli oyuncusu olduğunu hatırlatalım.

Lampard’ın takımı 4-3-3 dizilişinde başlıyor maça, hücum üçlüsü Willian, Abraham, Mount. 14. dakikada Alexander-Arnold’un enfes serbest vuruşuyla öne geçiyor misafir takım, pozisyonda Chelsea savunması müdahalede ağır. Azpilicueta’nın beraberlİk golünün VAR tarafından iptal edilmesinin sonrasında Firmino’nun kornerden gelen topa vurduğu kafayla farkı ikiye çıkartıyor Liverpool. Başa baş mücadele ettiği, topa daha çok sahip olduğu ama savunmada hatalar yaptığı devreyi geride kapatıyor Chelsea.

2. yarıda beraberlik için yükleniyorlar ama Hazard gibi fark yaratan oyuncunun eksikliği en belirgin zaafları. Orta sahanın dinamosu Kante bitime 19 dakika kala enfes solo golüyle takımını umutlandırıyor. Son bölümde Batshuayi ve Mount müsait pozisyonları gole çeviremeyince 40.638 taraftarın önünde sahadan puansız ayrılıyorlar. Velhasıl zor da olsa sezonun 6. maçını kazanıp kayıpsız devam ediyor Liverpool. Geçen sezonu da sayarsak son 15 maçı kazandılar. Chelsea’ye gelince, sezonun ikinci yenilgisiyle ligde 11. sıradalar. Maçın kırılma anı ilk devrede Abraham’ın Adrian ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu kaleciye nişanlaması. Lampard, maçtan sonra takımının performansından memnun olduğunu, enerji ve mücadelede üstün olduklarını, yenilgiye rağmen maç sonunda taraftarların alkışlarının iyi yolda olduklarının göstergesi olduğunu dile getiriyor. Haftaya kümede kalma mücadelesi veren Brighton ile evlerinde oynayacaklar, Lampard adına kritik 90 dakika, malum başkanları Abramovich kaybedenleri pek sevmez. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış bir hocayı bile kovan bir başkandan bahsediyoruz sonuçta.