İtalya Bologna’daki çocuk kitapları fuarıyla Londra kitap fuarından sonra dünya yayıncılığının en büyük etkinliği olarak bilinen Frankfurt Kitap Fuarı da yeniden fiziksel ortamda gerçekleştiriliyor. İspanya Kralı ve Kraliçesi’yle Almanya Cumhurbaşkanı tarafından açılan fuarda Türkiye yine gündemde olacak. Türkiye’de iletişim özgürlüğünü ortadan kaldıran gelişmeler fuarda gerçekleştirilen toplantılarda tartışılacak.

Frankfurt Kitap Fuarı yeniden fiziki ortamda

Dünya yayıncılığının en büyük buluşması olarak bilinen uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı bugün (19 Ekim Çarşamba) kapılarını açıyor. İki yıl süren pandemi döneminde alınan önlemler nedeniyle sınırlı olarak fiziki, esas olarak da sanal ortamda gerçekletirilen fuarın yeniden fiziki olarak gerçekleştirilecek olması yayıncılık sektörüne rahat bir nefes aldırıyor.

Toplam 95 ülkeden 4000 yayın kuruluşunun stand açarak katılacağı fuara Türkiye de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Ticaret Odası‘nın (İTO) organize ettiği bir ulusal reyonla katılıyor. Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) ve Basın Yayın Birliği üyesi (BasYayBir) üyesi 14 yayınevinin temsil edileceği ulusal standda faaliyetlerde yayınların telif haklarının satılması ve diğer ülkelerden yayıncılarla işbirliğine ağırlık verilecek. TYB Genel Başkanı Kenan Kocatürk, “Frankfurt Kitap Fuarı hala hem gelişen trendleri en iyi biçimde izleyebildiğimiz, hem de telif hakları alış verişlerinin yapıldığı en önemli buluşma noktası, ticari işbirliklerinin geliştirileceği en önemli yerlerden biri. O nedenle hem ulusal katılım, hem de bireysel katılımlar için yayıncılık dünyası için çok önemlidir“ dedi ve fuar kapsamında fazla kültür faaliyetin sözkonusu olmadığına işaret etti.

Bu yıl İspanya’nın “onur konuğu“ (misafir ülke) olarak çok geniş kapsamlı bir programla katılacağı fuarın açılışı Kral Felipe ve Kraliçe Letizia ile Federal Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından açılacak. Fuar yönetimi, daha önce 1991 yılında da fuarın “misafir ülke“si olan İspanya’dan 320 yayınevinin katıldığı fuarda İspanyolca’nın yanısıra Baskça, Katalanca ve Galiçyaca gibi ülkede konuşulan diğer dillerin de eşit düzeyde temsil edileceği iddiasında. Frankfurt Kitap Fuarı‘nda 2007 yılında bir ülke değil, “Katalan Kültürü“ onur konuğu olmuş ve bu durum nedeniyle İspanya’daki azınlıklar, bağımsızlık gibi tartışmaları Frankfurt’a taşınmıştı.

Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’nın resmen davet edilmediği fuarda bu ülkeden yayıncılar olmayacak. Savaşa karşı olan muhalif yayıncıların katılmasına bir engel yok, ancak vize gibi bürokratik sorunlar ya da hükümetin tepkisini çekme endişesiyle onlardan da katılım olmayacağı öğrenildi. Rusya dışında yaşayan Putin yönetimi karşıtı yazarlar ve yayıncılar ise fuara katılacak. Ukrayna’nın ve Ukraynalı yayıncılarla, yazarların özel bir programla desteklendiği fuarın en büyük ödülü de bu ülkeden bir yazarın olacak. Daha önce Türkiye’den Yaşar Kemal (1997) ve Orhan Pamuk’un (2005) da aldığı Almanca konuşulan dünyanın en büyük edebiyat ödülü olarak kabul edilen Alman Yayıncılar Birliği’nin „Barış Ödülü“nün bu yılki sahibi Ukraynalı yazar ve müzisyen Serhij Zhadan. Ukrayna Devlet Başkanı Selenski’nin de yarın fuarda gerçekleştirilecek olan Avrupa Yayıncılar Birliği’nin (FEP) toplantısına sanal olarak katılıp, bir video mesajı göndereceği öğrenildi.

frankfurt-kitap-fuari-yeniden-fiziki-ortamda-1077149-1.

Frankfurt Kitap Fuarı’nın ilk planda yayıncılık sektörünün üretim ve ticari anlamdaki en büyük buluşması olduğunu vurgulayan fuar yöneticileri, ancak bunun yanında hemen “dünyanın en büyük kültür fuarı ya da festivali“ olduğuna da işaret ediyorlar. Gerçekten de fuar boyunca düzenlenen yüzlerce konferans, panel, kitap tanıtımı gibi etkinliklerle yayıncılık sektörünün eğilimleri, edebiyat, sanat, fikir özgürlüğünden, güncel siyasal gelişmeler yeniden yeniden tartışılıyor. Sadece fuarda değil, eş zamanlı olarak da kentin birçok mekanında, tiyatrolarda ya da kültür merkezlerinde de 60’ın üzerinde etkinlik düzenleniyor, yazarlar, yayıncılar okurlarla biraraya geliyor. Bu etkinlikler arasında Barış Ödülü gibi birçok önemli kitap, yayın ödülü için gerçekletirilen törenler de var.

Ana sloganı “Çeviri, transfer ve dönüşüm“ (Translate. Transfer. Transform) olan fuarda kitapların çeşitli dillere çevrilmesinin uluslararası ve kültürlerarası barışa, karşılıklı işbirliğine katkısını konu alan çeşitli etkinlikler de gerçekleştirilecek. Fuara tüm dünyadan yayıncıların yanısıra çok sayıda yazar da kitaplarıyla katılacak. Bunlar arasında geçtiğimiz yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Adbulrazak Gurnah, non-binary birey olarak çıkışlarıyla bilinen yazar ve sanatçı Alok Vaid-Menon (ALOK), ünlü Hollywood yıldızı Diana Kruger ve yazar Sebastian Fitzek de yer alıyor.

Fuara Türkiye kökenli çok sayıda yazar, yayıncı ve sanatçı da katılıyor. Bunlar arasında özgürlükleri tehlikede olduğu için Türkiye’yi terketmek zorunda kalanlar çoğunluğu oluşturuyor. Buların büyük bölümü Köln merkezli Türkiye Almanya Kültür Forumu gibi sivil toplum kurumların fuardaki standlarında gerçekleştirilecek tartışma, panel, kitap tanıtımı gibi etkinliklere katılacaklar. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi Fethullah Gülen taraftarları da çeşitli etkinliklerle fuarın resmi programında yer alıyorlar.

Fuar öncesi gönderilen davetler, fuarın etkinlikler programı, katılımcılar listesi gibi kaynaklardan edindiğimiz bilgiler ışığında yarından itibaren okurlarıyla ya da ilgili kamuoyuyla biraraya gelecek yazarlar ve yayıncılardan bir bölümü şöyle:

Aslı Erdoğan, Aslı Telli, Atilla Keskin, Barbaros Altuğ, Beril Kehribar, Burhan Sönmez, Cengiz Aktar, Christina Tremmel-Turan, Çiler Fırtına, Deniz Yücel, Erdoğan Aydın, Fulya Cansen, Besen Gündüz, İskan Tolun, Mehmet Akbulut, Musa Deli, Orhan Çelik, Pınar Şenoğuz, Rezan Aksoy, Sabine Adatepe, Saniye Can, Serpil Midyatlı, Tevfik Turan, Yiğit Aksakal, Yunus Yüksel.

Bu etkinliklerde adı geçen yazarlardan bir bölümün yeni çıkan eserleri de tanıtılacak. Sözkonusu etkinliklerden biri kısa bir süre önce Gazeteci-Yazar Deniz Yücel tarafından kurulan PEN Berlin’in gerçekleştireceği “Otokrasiye karşı yazmak“ başlıklı toplantı. Berlin’de yaşayan yazar Aslı Erdoğan ile Uluslararası PEN Başkanı Burhan Sönmez’in konuşmacı olarak katılacağı toplantıda kısa bir süre önce yayınlanan “Özgürlüğün Sesleri – Türkiye’de Konuşma Özgürlüğü Üzerine“ (Stimmen der Freiheit – Zur Freiheit des Wortes in der Türkei) tanıtılacak. Can Dündar, Aslı Erdogan, Eren Keskin, Adil Demirci, Barış Uygur, Osman Okkan, Burhan Sönmez, Sehbal Senyurt Arınlı, Gaye Boralıoğlu, Yavuz Ekinci ve Bülent Mumay gibi gazeteci ve yazarların makalelerini biraraya getiren kitap Gerrit Wustmann tarafından yayına hazırlanmış. Fuar boyunca Frankfurt ve çevresindeki çeşitli demokratik kitle örgütleri düzenledikleri etkinliklerle yazarları, kitaplarını ve okurları biraraya getirecek. Frankfurt Alevi Kültür Merkezi’nde 22 Ekim Cumartesi günü düzenlenecek “Halk Buluşması“nın konuşmacılarından biri de gazetemizin yazarlarından, CHP eski milletvekili ve Kültür Bakanı Fikri Sağlar olacak.

Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı vesilesiyle, yayıncılık dünyasının bu önemli buluşmasına Türkiye’nin katılımı, pandemi sürecinin yayıncılık sektörüne etkisi, kitap yayıncılığının geleceği gibi konularda Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Genel Başkanı Kenan Kocatürk’le görüştük.

frankfurt-kitap-fuari-yeniden-fiziki-ortamda-1077148-1.

İki yıllık pandemi sürecinden sonra uluslararası yayıncılar yeniden dünya yayıncılığının en önemli buluşmalarından Frankfurt Kitap Fuarı çatısı altında, fiziki ortamda biraraya geliyorlar. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her sektörde olduğu gibi pandemi döneminde yayıncılık sektörünün fuarları da sanal halde düzenlenmeye çalışıldı. Ama çok başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Dijital ortamlarda yapılan iş görüşmeleri ve sanal fuarlar dönemi sonrası 2022 yılında Bologna Çocuk Kitapları ve Londra Kitap Fuarı da yüz yüze yapıldı. Onların ardından dünyanın en büyük kitap ticareti ve telif hakları satışlarına sahne olan Frankfurt Kitap Fuarı‘nda tüm dünyada hissedilen maliyet artışları gölgesinde herkes bir biçimde tekrar yüzyüze görüşerek işbirliklerini geliştirmeye çalışıyor.

Pandemi dönemindeki "sanal fuar" deneyimlerini başarılı bulmuyorsunuz.

Pandemi döneminde sanal fuarların ilişkileri sıcak tutma anlamında bir faydası olsa bile çok verimli sonuçları olmadığını düşünüyoruz.

Pandemiden önce de böylesi fiziki fuarların çerçevesi ve fiili katılımla zaten geriliyordu. Bir yandan artan masraflar, diğer yandan da yaygınlaşan teknolojik kolaylıkların etkisiyle. Bundan sonraki sürece ilişkin bir öngörünüz var mı?

Artan maliyetler sadece ülke yayıncılarımızın değil tüm dünya yayıncılarının fiziksel fuarlara katılım ve ziyaretini zorlaştırıyor. Hele hele Frankfurt gibi pahalı bir şehirde fuar zamanı neredeyse üçe katlanmış konaklama fiyatları katılımı zorlaştırmakta. Bir çok yayıncının teknolojinin getirdiği fırsatları kullanarak, çok zorunlu olmadıkları koşullarda fuarlara bizzat gelmekten imtina ettiğini gözlüyoruz.

Frankfurt Kitap Fuarı’na katılım sizin için neden önemli?

Frankfurt Kitap Fuarı hala hem gelişen trandleri izlenildiği, hem de telif hakları alış verişlerinin yapıldığı en önemli buluşma noktası, ticari işbirliklerinin geliştirileceği en önemli yerlerden biri. Bu nedenle yayıncılık dünyası için hem ulusal katılım, hem de bireysel katılımlar önemlidir.

Dünyanın en dinamik yayıncılık sektörüne sahip ülkelerden biri olan Türkiye'nin bu seneki fuara katılımı sizce bu dinamizmi yansıtabilecek mi?

Evet Türkiye tüm zorluklarına ve rağmen dinamik bir yayıncılığa sahip. Yeni kitap yayınlama anlamında dünyanın ilk altı sırasında, sektör büyüklüğünde ise 2020 verilerine göre 10-12’nci sırada yer alıyor. Ancak pandemi sonrasında tüm dünyada yaşanan artan kağıt fiyatları ile endüstrinin kullandığı ithalata dayalı hammade maliyetlerindeki artışa ek olarak, döviz kurlarındaki yüzde 120‘lik artış, yatırımları zorluyor. Fuara ulusal katılımının dışında bazı yayınevlerinin katılımının önceki yıllara göre daha az olacağını göz önüne alırsak, yayıncılık sektörümüz açısından dinamizmden söz etmek zor olacaktır.

Türkiye’deki yayıncılık sektörünün kapsamı itibarıyla dünya yayıncılığının birinci liginde olduğu değerlendirmesi doğru mu gerçekten? Düşünce özgürlüğü, yayın özgürlüğü açısıdan Türkiye’nin şu anki durumu bu dinamize uygun mu?

Türkiye daha öncede söylediğim gibi yeni kitap yayın sayısıyla ve sektör büyüklüğüyle Türkiye ekonomisinin 17-18.sıralarda olduğu düşünüldüğünde yayıncılığımızın 10 veya 12. sıralarda oluşu bizi birinci ligin son sıralarına tutunduruyor. Yaşadığımız ağır ekonomik kriz, 2020 verileriyle ortaya çıkan bu durumu koruyamayacağımızı bize gösteriyor. Düşünce, ifade ve yayınlama özgürlüğü konusundaki yaşanan kitap yasaklamaları, kitaplar ve yazarlara sosyal medya üzerinden yaşatılan linçler, muzır kurulunun yasakladığı yetişkin ve çocuk kitapları açısından da karnemiz birinci lige yakışmıyor.

İletişim özgürlüğü ve insan hakları ihlalleri açısından uluslararası kurumların, uluslararası meslek örgütlerinizin Türkiye’ye yönelik eleştirilerini nasıl karşılıyorsunuz?

Biz Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, PEN Türkiye olarak çeşitli zamanlarda yasalarla güvence altına alınmış olan düşünce ve ifade özgürlüğü, yayınlama özgürlüğü ve haber alma özgürlüğünü savunan, ihlallere,sansüre otosansüre karşı çıkan bir duruş sergiliyoruz. Bu anlamda üye olduğumuz uluslararası yazar, yayıncı ve gazeteci örgütleriyle dayanışma içindeyiz.

Fuarı sadece uzmanlar, yayıncılar, akademisyenler ve gazeteciler değil, özellikle son iki gününde özellikle, sektörle ilgisi olmayan sıradan kitapseverler de ziyaret ediyor. Bu yıl Türkiye standında o insanlara yönelik bir programınız olacak mı?

Bu fuarın konsepti tamamen ticari işbirliklerine yöneliktir. Yayınevleri ticari olarak telif satışlarına odaklanmış durumda ve yurtdışı telif satışlarına yönelik randevularını ayarlıyor. Bu yıl ilk defa çok uzun zamandır talep edilen dünyadaki üniversitelerin ve halk kütüphanelerinin dijital olarak kitaplara erişimini sağlayabilecek dijital olarak kütüphanecilik hizmeti sağlayan iki firma fuara katılarak işbirliklerini geliştirmek için çaba harcayacaklar. Benim bildiğim kadarıyla öyle bir program yok.

Fuar dolayısıyla sektörünüzün temel sorunlarından biri "kağıda basılı kitabın geleceği" konusu yeniden yoğun bir biçimde tartışılıyor. "Artık kağıttan vazgeçmeliyiz!" diyenler ağır basıyor gibi. Sizin bu konuya ilişkin yanıtınızı kısaca alabilir miyiz?

2010 yılından bu yana e-kitap ve dijital kitapların basılı kitapların yerine geçeceği söyleniyordu. Ama hayat öyle olmadı. En gelişmiş pazarlarda bile dijital kitaplar pazarın yüzde 6-7‘sini geçemedi. Ancak özellikle ilk orta eğitim alanında ve akademik eğitim alanında zenginleştirilmiş dijital içeriklerin gelişminde artış var. Akademik kitaplarda özellikle USA’da çok zengin içerikler ölçme değerlendirme ile birlikte kitabın yerine geçti. Bugün artık öğrencilere kitap yerine dijital kodlarla bütün bir yıl boyunca bağlanıp eğitim için faydalanabilecekleri, sınavların da yapılabileceği, ölçme ve değerlendirmemin gerçekleştirildiği portallar gelişti. Amerika‘nın büyük yayıncıları dijital içerik sağlayan bired teknoloji şirketi oldular. Eğitimde dijital içerikler bizim ülkemizde de kullanmakla beraber kitaptan hala vazgeçilmiş durumda değil. Türkiye‘deki sürelikitap.com sitesinde basılı kitap yerine neredeyse yüzde 70 indirimli olarak öğrenciye dijital kitaplar sunulmasına rağmen hem akademik dünya hem de öğrenciler bu yeni olanağa çok rağbet etmiş durumda değiller. Hala basılı kitaptan okumayı tercih eden bir okur var. Aslında dijital okumaların ortalama 30 dakika geçmediği söyleniyor ve bu da okurun hala basılı kitabı tercih ettiğini gösteriyor. Dolayısıyla dünyada ve bizde yakın zamanda basılı kitaptan vazgeçilmeyeceği görünüyor. Kurgu dışı ve çocuk kitaplarında da ekitap yerine basılı kitap tercih ediliyor.