Frankfurt Sol Kültürevi'nin paneline katılan eski CHP Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı ile gazeteci, yazar Yazar Barış İnce, örgütlü mücadelenin önemine dikkat çektiler.

Frankfurt Sol Kültürevi’nde ‘Seçim öncesi Türkiye’ paneli: Devrimci bir dönüşüm programına ihtiyaç var
Fotoğraf: BirGün

BirGün FRANFURT

Frankfurt Alevi Kültür Merkezi'nde “Sıvas katliamının 30. yılına girerken seçim öncesi Türkiye” başlığıyla düzenlenen panelin konukları BirGün yazarı, eski CHP Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı ile eski BirGün Yazıişleri Müdürü, yazar Yazar Barış İnce oldular.

Kazım Önalan'ın yönettiği panelde dünyanın bir değişim içinde olduğunu söyleyen Zeynep Altıok Akatlı, "Maalesef çok parlak bir yerde değiliz. Ekonomik düzenin baskısıyla yeni yöntemler, yeni çıkışlar arayışında kapitalizmin geldiği yer tıkanmış durumda. Türkiye'de iyi bir noktada değiliz. Karanlık bir yerdeyiz. Geleceği kurgulayan, geçmişin deneyleri, tecrübeleriyle geleceğin önünü açmak şöyle dursun, en temel insan haklarımızı yeniden kazanma mücadelesi vermek zorunda kaldığımız günlerdeyiz. Eşit yurttaşlık, varoluş, insan hakları için mücadele ediyoruz. Gün gün kötüye gidiyoruz. Sivas Katliamı’ndan bugüne bakmak yerine bugünden o güne bir tersten okumaya daha çok ihtiyacımız var. Bu katliamın gerçekleşmesine yol açan adaletsizlik, gerici, sağcı ideolojinin, örgütlü kötülüğü yaygınlaştırarak bilinçli, sistematik bir şekilde rejimi değiştirmek için çıktığı yolda Sivas'ın öncesi var, Sivas Katliamı’nın oluşumuna yol açan. Bir de adaletsizlik, cezasızlık sistemi var. Kimsenin kimseye açılmadığı, üstten bakmadığı, herkesin yan yana eşit olduğu bir düzen arıyoruz. Bunun için Sivas Katliamı’nı bir dönüm noktası olarak görebiliriz. O zamana kadar Alevi toplumuna yönelik katliamlar, saldırılar, kalkışmalar kendi düzenini getirmek isteyen bir aklın farklı maşalar kullandığı acılardı. Sivas'ta, ayrıştıkları, yok etmek istedikleri insanlara yönelik saldırıların bir kademe üstüne çıkarak ilk kez doğrudan Cumhuriyet rejimi hedef alındı. Bütün bu amaçların yanında kalıcı bir baskı düzenini, kalıcı bir karanlığı getirebilmek için doğrudan laikliği, Cumhuriyet'i hedef aldıkları bir katliam oldu. Acıların yarışı olmaz. Dersim, Maraş, Çorum'da yaşananlar fütursuzca devlet kademelerinde korunduğu için gerçekleşebilen Sivas Katliamı ardından dinci iktidar için farklı bir kadrolaşma mümkün olabildi. Çıkar çatışması yüzünden birbirlerine girdikleri için bir sonra aşamasında 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Karanlığımıza karanlık katan bir süreç yaşandı. Sivas'ta niyet edilen rejim değişikliği gerçekleşmiş oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren daha tek parti döneminde genç Cumhuriyeti içerden kemiren sağ, örgütlenebildiği, kalıcı olacağı bir kanal bulmuştu” diye konuştu.

“EN UZAK İNSANLARIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNABİLMELİYİZ”

Akatlı, her şeyden önce bize en uzak insanların derdini, eşitlik ve özgürlük mücadelesini savunabilmek için de yan yana gelmek gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Böyle olduğu zaman bugünü değiştirebileceğiz. Böyle olduğu zaman bugünü sağlayanların, devletin kademelerinde karşımıza çıkanların, bugünün karanlığında mafya kirliliğiyle, kimin kiminle ne şekilde birlikte olduğunu kavrayabilirsek aşabiliriz. Ortak mücadelemizi yürütebiliriz" dedi.

Zeynep Altıok Akatlı (BirGün)Zeynep Altıok Akatlı (BirGün)

Akatlı konuşmasında Sivas'ta 15 bin kişinin içinden sadece 124'ünün yargı önüne taşındığını, onların içinden de çoğunun serbest kaldıktan sonra kaçtığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı’nın yangına bidon taşıdığı görülen kişiyi geçen yıl herhangi bir yargı süreci işletilmeden salıverdiğini kaydeden Zeynep Altıok Akatlı, "İdamı müebbete çevrilmiş 33 kişinin yanı sıra üç beş yıl ceza yemiş kişiler vardı. Biz bugün kim hapishanede, kim değil bilmiyoruz… Hüküm giyenlerin göstere göstere salındığı adam dışında, Abdi İpekçi cinayetinde olduğu gibi, başka katliamlarda gördüğümüz gibi daha evvel gizlice bırakılıp bırakılmadığını bilmiyoruz. Kaçının içerde kaldığını bilmiyoruz" diye konuştu.

“SİVAS FİRARİLERİ DAVASI DA ZAMAN AŞIMINA UĞRATILACAK”

Zeynep Altıok Akatlı, Sivas firarileriyle ilgili üç sanıklı davanın da zaman aşımına uğratılacağını belirterek bununla ilgili çalışmalarını şöyle sıraladı: "Şimdiden bununla ilgili çok ciddi bir çalışma yürütme arzusundayım. Girişimlerimiz var. Her türlü sesi, her farklı kanalda duyurabilmek çok önemli. Sesimizi büyüteceğiz. Adalet arayışını 30 yıldır sürdürüyorum ama bu mücadele sadece Sivas katliamı için değil. Beklemesek de adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. İyimser olmak başka bir şey, gerçeği bilerek o gerçeğin içerisinde doğrusunu bulmak başka bir şey. Sivas Katliamı zaman aşımına uğradı. Sivas Katliamı kendisinden öncesindekilerin cezasızlığıyla tıkandı. Ne yazık ki son olmadığı süreçte, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşanan bütün acılar için de bir emsal. Taze acılarımızın aynı akıbete uğramaması ve yeni acılar yaşamamamız için bir güvence olacaktır. Çalışmalarımızın Anayasa'da yer alacak sahici ve kapsamlı bir madde tarifine dönüşmesini umuyorum. Geleceğin en önemli adımlarından birinin adalet içerisindeki düzeni koruyucu insan haklarını tarif eden, insanlık suçlarını da kabul edilmez olduğunu anlatan madde olacak. En doğru mücadeleyi vicdan, insanlık ve adalet üzerinden kurmalıyız. İlk düzelteceğimiz yer adaletsizlik ve cezasızlık olmalı. Karşımızdaki heyelan gibi bir ideoloji. Şiddetle sonuç almaya alışkın, bunu bir düzen yapmayı başardı. Her gün aynı ideoloji sebebiyle insanlar öldürülüyor. Kadın cinayetleri aynı sebepledir."

“SİYASİ İSLAM GÜNDELİK YAŞAMI DİZAYN EDECEK KONUMUNDA”

Sivas firarileri davasının zaman aşımına dikkat çekmek hem de katliamın 30 yılı konuşmalarının da önünü açmak istediklerini kaydeden gazeteci, yazar Barış İnce ise günümüzde Türkiye'de yaşananların siyasi İslam'ın yaşadığı krizle paralel olduğunu söyledi. Yaşanan fırtınanın aydınlığı da getirebileceğini söyleyen İnce konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Büyük bir karamsarlık içinde değiliz. Yeşil kuşak projelerinden tutun, 12 Eylül'de tarikat ve cemaatlerin palazlandırılmasından Büyük Orta Doğu Projesi’ne kadar çeşitli evrelerle birlikte siyasi İslamcılık siyasi hayatımıza girip örgütlendi. Gündelik yaşamı dizayn eden bir konuma geldi. AKP ile iktidarda 20 yılını tamamladı. Altyapıda neoliberal kapitalizm ile birlikte yeni bir düzen inşa etmeye çalışıyor. Seçimler, operasyonlar, referandumla birlikte rejim değişikliği ayarları yapıyor. Siyasi İslam’ın rejim değişikliğine karşı çeşitli pozisyonlar aldık. Bu pozisyonların en önemlileri de kurduğumuz ittifaklardır. Hem 2010 referandumunda kurduğumuz ittifak, Gezi döneminde yeni dinamiklerle genişledi.”

Barış İnce (BirGün)Barış İnce (BirGün)

Mühürsüz oylarla sembolleşmiş rejimin kendi kurallarıyla inşa edildiğini kaydeden İnce, "Her şey bitti gibi bir düşünceye tabii ki girmedik. Darbe yaşandı, darbe sonrasında baskı arttı. Yerel seçimlerle birlikte AKP rejiminin giderek aşındığını ve güçsüzleştiğini görüyoruz. Akabinde Türkiye'de büyük bir ekonomik kriz yaşandı. Ekonomik krizle birlikte huzursuz kesimin giderek arttı, Saray rejiminin çeşitli provokasyonlar, şiddet, kimi yerlere servet aktarımının yanı sıra toplumdan geniş bir teveccüh görmesi mümkün değil. AKP rejimi krizi aşmak için dışarda Rusya'ya yanaşma gibi uluslararası taktikler, içerde ise muhalifleri bölme gibi oyunlar oynuyor."

“ERDOĞAN'IN YENİLMESİYLE FİKİRLERİ YOKOLMAZ”

Sosyalistlerin CHP-İYİ Parti ittifakı gibi birlikteliklere karşı olmadıklarını kaydeden Barış İnce, "Saray rejimini değiştirmek isteyen herkes bir araya gelebilir. Görünen o ki altılı masa, iktidara oynayan, hükümet gibi düşünen, kendince bir programı olan bir birliktelik. AKP, altılı masa, onun dışında HDP, TİP ve diğerlerinin güç birliği, onun dışında Sosyalist Güç Birliği… Siyasi İslam ile hesaplaşabilecek sol irade, örgütlenme eksik. Bunun farkında olanlar uzun zamandan beri konuşuyor ve bir şeyler yapma çabasında. Biz, şunu söylüyoruz. Bizim ikili görevimiz var. Birincisi Tayyip Erdoğan'ın gönderilmesi, birinci turda yenilmesidir. Şeriatçı düzenin Türkiye'de yenilmesi çok kritik. Gençlerin, çağdaş insanların, Alevilerin, Kürtlerin, yoksulların, emekçilerin en büyük çıkarı bu kabuk bağlamış, Türkiye'nin artık hiçbir şekilde kaldıramayacağı bu rejimden kurtulmasıdır. Birinci turda kazanabilecek bir aday toplumun tüm kesimlerinden destek alır. Bu yeterli değil. Türkiye'de sosyalizme doğru gider devrimci bir dönüşüm programına ihtiyaç var. Türkiye'de Erdoğan'ın yenilmesiyle fikirlerinin de yok olacağı anlamına gelmez. Bizim sosyalist, devrimci bir programın da uygulanması konusunda radikal fikirlere ihtiyacımız var. Bizim bu düzeni değiştirebilmeye aday bir programla çıkmamız lazım. Eski ittifaklar yerine solun adının öne çıktığı bir döneme ihtiyaç var. Bizi birleştiren tarihsel konu sınıf mücadelesidir. Gençlerin hiçbiri iş bulma umudu taşımıyorken, liyakat yokken orta sınıf bile açlık sınırın altına düşmüşken insanları bir araya getiren çarşıda pazarda gördüğümüz isyan var. Bunun örgütlenmesi ve bunun birleştiriciliğine güvenmek çok önemli. Bu hükümeti ekonominin götürmesi için ciddi şekilde emek eksenli bir siyasete ihtiyaç var. Laiklik çıpasını da hiçbir şekilde kaybetmemiz gerekiyor. Emek mücadelesini engelleyen en önemli şey, dinciliğin siyasete alet edilmesi, sınıf mücadelesinin etnik ve dinsel şekilde bölme çabalarıdır" diye konuştu.