Fransa tarih boyunca göçmen kabul eden ülkelerin başında geldi, gelecek. 20. yüzyılın başından itibaren çoğunluğu İtalya, İspanya veya Polonya gibi

Fransa tarih boyunca göçmen kabul eden ülkelerin başında geldi, gelecek. 20. yüzyılın başından itibaren çoğunluğu İtalya, İspanya veya Polonya gibi ülkelerden gelen göçmenlerin çocukları ilk nesle oranla Fransa’yı Fransa yapan ana unsurların başında gelen “Cumhuriyet okulu” sayesinde yeni vatanlarına daha hızlı uyum gösterebilmiş. Cumhuriyet ilkeleri, yani özgürlük, eşitlik, kardeşlik, laiklik ilkeleri sayesinde, her tür ayırımcılığa karşı donanımlı “Cumhuriyet okulu” dünyaya açılımı, bilgiye ve toplumsal değerlere erişimi sağlayan, belki de en demokratik mekan olma özelliğini koruyor... ya da korumaya çalışıyor.

Yarım asırdır uygulanan uyum politikalarının başarısız olduğu bir süredir artık açıkça tartışılıyor. Ancak, bu politikaların temel direklerinden “cumhuriyet okulunun uyuma katkısı”, yeni yeni konuşulur oldu. Fransız Yüksek Uyum Kurumu’nun-YUK (Haut Conseil à l’Intégration-HCI) göçmen çocuklarının Fransız değerlerine ve toplumuna uyum sağlamasında Cumhuriyet okulu’nun rölü ve yaşanan sıkıntıları konu alan görüş raporu bu konuda açıklanan ilk ciddi çalışma. Bu hafta bu rapora ve Türk ve Türkiyeli göçmenlerin çocuklarını ilgilendiren bölümlerine değinmek istiyorum.

Raporda yer alan genel saptamlarla başlayalım. Göçmen çocuklarının ülke genelinde oranı % 20’lerin altındayken, bazı bölgelerde göçmen topluluklarının genel nüfusa oranı ülke genelini iki kat aşıyor. Bu bölgeler aynı zamanda Zone Urbaine Sensible (ZUS), yani Hassas Kentsel Alan tanımına giriyor Fransa’da tanımlanmış 751 ZUS mevcut. Bu alanlarda yaşayanların dörtte birini AB dışı göçmenler oluşturuyor. Buralardaki okullarda yabancı/göçmen çocukların oranı çok yüksek. Üstelik birçok vakada gözlendiği gibi, aynı etnik gruptan ve dini gruptan çocuklar bulunan bu sınıflarda, YUK “gettolaşma”ya ve alt kimliklerin öne çıkışına işaret ediyor. Örneğin öğretmenler, % 100’ü “Müslüman” öğrencilerden oluşan sınıflarda Orta-Doğu tarihi veya Yahudi Soykırımı anlatırken büyük tartışmalar yaşandığına işaret ederek, resmi müfredattan sapmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Öte yandan, doğa bilimi öğretmenleri ise, evrim teorisi yerine yaratılış teorisine eğilim gösteren öğrencilerin sayındaki artışı dile getiriyor. Bazı eğitim sorumluları, Arap dili ve kültürü derslerinin “İslam dersi”ne dönüştüğüne işaret ederek, Cumhuriyet okulu’nun laiklik ilkesinin tehlikeye girdiğini savunuyorlar.

Türk ve Türkiyeli göçmenlerin çocuklarına gelince, öncelikle Türk dili ve kültürünü aktarmada yaşananları kısaca aktarmakta yarar var. Fransa, Türkiye dahil 8 ülke ile karşılıklı “Köken dilinin ve kültürünün Eğitimi” (ELCO) anlaşması yapmış.  İlk yürürlüğe girdiğinde bu eğitimin esas amacı, “anayurda dönüş”te bu çocuklara yardımcı olmaktı. Ancak bugün artık hiçbir göç topluluğu “geri dönüş”ten söz etmiyor. ELCO eğitimini verenlerin hepsi menşe ülke vatandaşları. Maaşları ilgili ülke büyükelçilikleri tarafında ödeniyor. Türk dili ve kültürü eğitimi almak isteyen Türkiyeli göçmenlerin çocuklarının sayısı ilk öğrenimde olduğu gibi orta öğrenimde de artan tek etnik grubu oluştuyor. Raporda belirtilen neden, Türk topluluklarının etnik kimliklerini ön plana çıkartma arzusu. Öte yandan, haftada üç saati geçmeyen bu eğitim büyük oranda ders dışı saatlerde yapılıyor, ancak eğitmenin çocuklara ne aktardığı neredeyse hiç kontrol edilmiyor. Lyon akademisinde Fransızca bilmeyen bir Türk dili ve kültürü öğretmeni Türkçeyi zor konuşan çocuklarla iletişimde zorlanırken, derslerin hemen hepsi milliyetçi ögelerin yer aldığı öğrenimlerle sürüyor. Bir diğer saptama, Türkiyeli orta okul öğrencilerinin liseye geçişte, yüksek öğrenime yönelten genel bakaloryayı (Lise diplomasını) en az seçen grup olması. Türk ve Türkiyeli gençlerin sadece %11’i teknik bakaloryayı hazırlarken, geri kalan büyük çoğunluk ya okulu bırakıyor, ya da meslek liselerine geçiyor. Türkiyeli velilerin ise % 16 ile çocuklarının derslerine en az yardım eden göç grubu olduğu ifade ediliyor. (Raporun ayrıntıları için Internet adresi: http://www.lejdd.fr/divers/rapport-college-22102010.pdf)

Fransa’da geçerli saptamaların diğer Avrupa ülkelerinde geçerli olup olmadığını bilmiyorum ama, bizim buralarda durum düşündürücü...