Yeni pazarlar kapma, nüfuz ve güç alanları oluşturma şeklinde vuku bulan 21.yüzyıla özgü paylaşım savaşı dikkat çekici gelişmelere sahne oluyor. Bir süredir vuku bulan transatlantik hattındaki çatlağın ardından ABD’ye olan bağımlılığının azaltılması gerektiğini dillendiren Avrupa’nın emperyal güçleri Almanya ve Fransa Ortadoğu’da kendi hegemonik alanlarını oluşturmak için harekete geçti.

Ankara ile yaşanan krizin ardından İncirlik’teki askerlerini Ürdün’e çeken Almanya, Ortadoğu’da kalıcı üsler peşinde. İlk işaret hafta sonunda Ürdün’e giden Savunma Bakanı Von Der Leyen’den geldi. Leyen, Azrak kentindeki askeri üssü ve burada bulunan Alman askerini ziyaretinde ülkesinin Ortadoğu’da uzun vadeli bir üs konumlandırmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyledi. Leyen, Almanya’nın bölgede bir stratejik üsse ihtiyacı olup olmadığı sorusuna, “Bu fikrin üstünü çizmek istemiyorum, böyle söyleyeyim” şeklinde cevap verdi.

Von der Leyen ve Şansölye Merkel, İdlib’de kimyasal silah kullanması ihtimaline karşı Almanya’nın bu duruma seyirci kalmayacağını açıklayarak, ABD’nin yanında saf tutacaklarının işaretini de vermişti. Almanya, Irak ve Suriye’de IŞİD ile mücadeleye keşif ve yakıt ikmal uçaklarıyla destek veriyor. ABD, Berlin’den daha fazlasını talep ediyor.

Irak’ta Peşmerge’ye eğitim veren, Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadeleye destek sunan, Ürdün’de asker konuşlandıran Almanya, artık ben de varım diyor. Benzer şekilde Konya’da da NATO bünyesinde asker bulunduran Almanya’nın militarist yığınağı dikkat çekici.

Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor
Suların ısındığı Doğu Akdeniz’de ise Fransa kalıcı üs peşinde. Güney Kıbrıs ile 11 yıl önce imzalanan anlaşma, geçen Temmuz’da genişletildi. Suriye’de ‘IŞİD ile mücadele’ adı altında asker bulunduran Fransa, kapsamı genişletilen anlaşmayla Güney Kıbrıs’taki hava ve deniz üslerini daimi kullanma hakkı kazanırken, Güney’in istediği sondaj ve deniz trafiğinin güvenliğini de üstlendi.

Rum lider Anastasiadis geçen hafta Paris’e giderek Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştü. Elysee Sarayı’ndaki görüşmede, Kıbrıs’taki askeri üslerin ortak kullanımı konuları ele alındı. Rum Politis gazetesinin, ‘Larnaka’ya Fransız donanma istasyonu’ manşetiyle verdiği habere göre Fransa ile 2007’de imzalanan işbirliği anlaşması genişletilerek yürürlüğe girdi. Haberde Fransa’nın Larnaka Limanı’nda savaş gemilerinin bulunmasını istediği belirtildi. Buna göre, Fransız deniz filosu Larnaka’da kalıcı olacak.

Dışişleri Bakanı Jean-yves Le Drian’ın geçen haftaki Güney Kıbrıs’a yaptığı ziyarette, tesisler konusunda sürecin hızlandırılmasına karar verildiği ifade edildi. Suriye, Ürdün ve Lübnan Fransa için önem arz ediyor. İsrail, Mısır ve Yunanistan ile doğalgaz adımları atan Rum yönetimi, bu gruba Fransa’yı da dahil etmek istiyor.

Ortadoğu’ya uzanan savaş gemisi: Kıbrıs
Doğu Akdeniz’in ortasındaki jeo-stratejik konumuyla her daim küresel güç odaklarının ilgi odağı olan Kıbrıs, Ortadoğu’ya uzanan bir savaş gemisi adeta. Kıbrıs’ta İngiltere’nin biri hava diğeri deniz olmak üzeri iki üssü bulunuyor. Türkiye ve Yunanistan’la birlikte Kıbrıs’ta garantör ülkelerden olan İngiltere’nin üsleri, kendi toprağı kabul ediliyor ve AB sınırları dışında yer alıyor. İngiltere Ortadoğu’daki askeri faaliyetlerinin büyük bölümünü bu üslerden gerçekleştiriyor. İngiltere Ada’da ayrıca, Ortadoğu’nun en büyük dinleme tesislerine de sahip. Rum yönetiminin, ABD’yle de benzer bir askeri işbirliği anlaşması var. İngiltere ve ABD’nin Suriye ve Ortadoğu’daki harekâtları buradan yapılıyor.

İsrail, Lübnan, Mısır, Filistin, Yunanistan, Kuzey ve Güney Kıbrıs ile Türkiye’nin dahil olduğu Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesi Suriye’deki paylaşım savaşıyla birlikte değerlendirildiğinde bölgeye yapılan savaş yığınağı daha net bir şekilde anlaşılmış olur. Almanya eski dışişleri bakanı Jorschka Fischer’in Suriye savaşını Ortadoğu’daki hegemonya mücadelesinin bir sonucu olarak görmesi tam da bundan.

Alman militarizmi geri dönerken...
Almanya, ikinci dünya savaşı sonrasında yeniden militarist kimliğine bürünürken, Merkel’in Doğu Avrupa’dan Kafkaslar’a oradan da Afrika’ya yaptığı seri ziyaretlerin arka planında yeniden dünya siyasetinde aktif olma niyeti bulunuyor. Hem ekonomik hem de askeri atılımlarda bulunan Almanya ne vakit sahneye çıktıysa beraberinde bir dünya savaşı da gelmiştir. Bu nedenle Almanya ve Fransa’nın Ortadoğu hamlelerini yakından takip etmekte fayda var.