Bu Pazar günü ilk turu, ikinci turu ise 6 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri ülke gündemini tamamen kilitlemiş durumda. Seçimlere ilişkin yedi kamuoyu araştırma şirketinin sonuçları birinci tur için farklılık arz etse de, ikinci tura Sosyalist aday François Hollande ve iktidar partisi UMP adayı Nicolas Sarkozy kaldığı takdirde, hepsi Hollande’ın kesin kazanacağını öngörüyor. Hem de en düşük oranla yüzde 55 ile...

Birinci turda iki geleneksel parti adayının ilk iki sırayı alacağı kesin olduğundan, son günlerdeki tartışmalar üçüncü sıraya kimin yerleşeceği konusunda sürüyor. Kimine göre aşırı sağcı Marine Le Pen yüzde 15’in üzerinde alacak, kimine göre ise üçüncülük çıtasını Sol Cephe adayı Jean-Luc Mélenchon göğüsleyecek. Mélenchon’un meydanlardaki başarısı ile ilgili daha önce ayrıntılı bir yazı yazmıştık, ancak yine de hatırlatalım, solun solunun adayı haftalardır hiç hız kesmeden yükselişini sürdürüyor.

Öyle ki seçimden önceki son hafta sonunda, Mélenchon Cumartesi günü Marsilya’da yüz yirmi bin kişiye sesleniyordu. Pazar günü ise Paris’i paylaşamayan Sarkozy Concorde meydanında ve Hollande Vincennes şatosunun meydanında aynı sayıda, yüzbinin üstünde insan topladıklarını beyan ediyorlardı. Fransa’da geleneksel olarak sol meydanlara taşınmayı ve geniş halk topluluklarına seslenmeyi iyi bilir. İktidar partisi UMP gibi sağ partilerin temsilcileri ise bu halk buluşmalarında zorlanır. Bu nedenle olsa gerek, Fransız basını Pazar günkü meydan toplantısıyla Sarkozy’nin 1968 Mayıs’ının akabinde De Gaulle’ün büyük mitingine özendiği yorumunu yapıyordu. Gerçekten de De Gaulle’ün 68’de “sessiz çoğunluğa” hitap etmesini taklit eden Sarkozy,  “sessiz Fransa’yı” Concorde meydanına çağırıyordu. Ancak Sarkozy’nin büyüsü bozuldu ve ikna edici olmaktan uzak bir miting gerçekleştirdi. Hatta UMP’nin kurmayları bile artık yenilgi olasılığını dile getirecek kadar sonuçtan ümitsiz görünüyor. Ümitsizlik zaten Sarkozy’nin vaatlerinden okunuyor. Daha birkaç ay önce solun önerilerini elinin tersiyle iten ve eleştiren devlet başkanı, tam devir çark ederek solun birçok fikrini (kiralara yasal düzenleme getirmek, krizden çıkmak için büyümeye odaklanmak gibi) kendi programına alıyordu.

Sonuçta Hollande birinci tur öngörülerinde ilk sırada çıkamasa da, ikinci turda kesin kazanacak görünüyor. Tabii Mélenchon’un yüzde 15’lerde alacağı oyların tümü de doğal destek. Ama kaba bir hesapla yüzde 27 ile yüzde 15’i toplasak bile, bu toplam kamuoyu araştırmalarının tahminlerindeki farklı galibiyeti açıklamıyor. Hollande’ın ikinci turda Sarkozy karşısında kesin zaferini —hizmetinde olduğunu çekinmeden beş yıldır sergilediği—en üst gelir grupları hariç, Fransızların büyük çoğunluğunun mevcut başkandan kurtulma arzuları açıklayabilir. 2007’de kendisine inananlar bile vaatlerinin boşa çıkmasından ve aşırı sağa doğru yaptığı sapmalardan rahatsız.

Hem yakın dostlarım, hem de çevremdekilerin büyük bir bölümü, hatta yıllardır sol rotadan sapmış insanlar bile, ilk turda Mélenchon’a oy vereceklerini belirtiyor. “Yaşlandıkça sağa kayan” arkadaşlara bile en inanılır, güvenilir gelen Mélenchon’un, Türkiyelilerin belki daha az bildikleri özelliği kullandığı dilin üstün niteliği. Adaylar arasında “en temiz” Fransızcayı konuşan Sol Cephe adayı, eski bir felsefe ve Fransızca öğretmeni. Basit olduğu kadar net ve akıcı dili, herkes tarafından kolayca anlaşılıyor. Kullandığı ifadeler ve kelimelerle diğer tüm adaylara üstün bir hitabete sahip. Sanırım bu özelliği, eskiden solun soluna oy verirken bir süredir uzaklaşan Fransızları cezbetmesinde büyük bir etken. 6 Mayıs günü Hollande seçilse de, bizce bu yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçek galibi Mélenchon olacak...