Fransa, Nisan 2022’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Seçim anketlerinde görünen o ki ülkede siyaset giderek sağa kayıyor.

Fransa solu artık uyanmalı

Malia BouattIa

Fransa'da seçimler öncesi Marine Le Pen’in aşırı sağcı partisi giderek popülerleşiyor. Bu durum birkaç seçimdir endişe kaynağı ve anketler yine yarışta son düzlükte Emmanuel Marcon’un karşısında Ulusal Birlik partisinin olabileceğini gösteriyor.

Aşırı sağcı gazeteci Eric Zemmeour’un da iktidar yarışana girmeyi düşündüğüne dair haberler yarışın ırkçı, göçmen karşıtı ve kadın düşmanı adaylar arasında geçmesi tehlikesine işaret ediyor. Anketlere göre Zemmour’un oy oyanı yüzde 8 dolaylarında. Buna rağmen problem şu ki, bu gibi adaylar tartışma eksenini giderek kin ve nefret duygularına doğru itiyor. Yıllardır tartışma programlarına katılan yazar, sürekli Müslüman karşıtı görüşler ortaya koyuyor ve ülkenin ‘İslam cumhuriyeti’ haline geleceğini öne sürüyor.


Başkan seçilmesi halinde ülkede çocuklara ‘Muhammed’ isminin verilmesini yasaklayacağını söyledi. Ayrıca Fransız kadınların erkek egemenliğine özlem duyduklarını, ülkedeki yüksek boşanma oranlarının beyaz erkeklerin iktidarına zarar verdiğini söyledi.

PARTİLER ARASI ÇEKİŞME ARTIYOR

Ne gariptir ki Zemmour’un da kökeni Cezayir’e dayanıyor. Irkçılık ve nefret söylemi suçlamalarıyla iki defa yargılandı ve suçlu bulundu. Suçlamalardan biri, göçmen çocukların hırsız, tecavüzcü ve katil olduklarını söylemesiyle ilgiliydi. Ayrıca “Cihatçıları tüm Müslümanlar, iyi Müslüman olarak görüyor” da demişti.
Sokaklara asılan ‘Başkan Zemmour’ posterleri yalnızca hedef koyduğu toplumsal kesimleri korkutmakla kalmadı. Le Pen kendi söylemlerinden dahi ‘sağ’ görüşlerin, siyaset arenasında sahip olduğu alanı daraltmasından korkuyor. Söylentilere göre, skandal ve tehlikeli söylemlerle tartışma eksenini sağa çekme taktiğinin mucidi olan baba Le Pen işe el atacak ve Zemmour’u aday olmamaya ikna etmeye çalışacak.

Macron girdiği ilk seçimde de Le Pen ile başa baş bir mücadele yürütmüştü. Şimdilerde aşırı sağcıların politika önerileriyle aşık atacak taktikler üzerinde çalıştığı anlaşılıyor. Birkaç sene geriye gitsek, o zamanlar bu önerilerin tamamının ‘ana akım siyasete’ ulaşamayacak kadar radikal göründüğünü fark ederiz.

SAĞCI SEÇMENE CAZİP GÖRÜNMEK

Macron iktidarı boyunca Müslümanlara, farklı ırklara ve göçmenlere yönelik saldırgan söylemler benimsedi ve Le Pen’in sağcı seçmenine cazip görünmeye çalıştı. Cumhuriyetçi Değerleri Savunma Yasası denen tasarı ile Marcon’un bu anlamda ‘önemli’ katkılarından biri oldu. Dolayısıyla 2022 seçimi sonuçları Macron’un yabancı düşmanı ve ırkçı politikaları yüzünden halihazırda zarar görmüş birçok insan için felaket niteliğinde olabilir. Durumun daha nasıl kötüye gidebileceğine akıl ermezken, bunu düşünüyor olmamız korkutucu. Ülkenin daha ‘hoşgörülü’ bir hükümete kavuşma şansı yok denecek kadar az. Bu da Fransız toplumunun ilerici kesimlerinin acilen harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor.

Maalesef Fransız solunun geçmişinde de ırkçılık ve emperyalizmin izleri var. Şu an seçilme şansı en yüksek olan Le France Insoumise (LFI) partisinin lideri Jean-Luc Melenchon da ülkenin İslamofobik eksenini eleştiri konusu yapmakta yetersiz kalıyor.

Paris’te binlerce insan sokağa çıkıp Müslüman düşmanlığına karşı sesini duyurduğunda LFI partisinin üst yönetiminden birçok kişinin tercihi, eylemlerle aralarına mesafe koymaktan yana oldu. Birçok göçmen, Müslüman ve etnik azınlık 1980’li yılların hicap tartışmalarından bu yana hemen hiç yol alınmadığını bir kez daha görmüş oldu. O dönem başörtülerinden dolayı okuldan atılan üç kız çocuğuna Fransız solu dahil kimse sahip çıkmamıştı.

YENİ ALTERNATİF ORTAYA ÇIKMALI

LFI siyasi tabanını inşa etmek ve güçlendirmekte de başarısız oldu. Ülkede yıllardır kitlesel eylemler ve yaşanıyor. Akaryakıt fiyatlarını, yoksulluğu, işsizliği ve devlet şiddetini protesto eden ‘sarı yelekliler’ isyanından, Macron’un baskıcı güvenlik yasasına karşı koyan Siyah Hayatlar Önemlidir hareketine kadar hiçbir hareket LFI tarafından değerlendirilmedi ve ‘alternatifi’ inşa etmek için örgütlenmedi.

Fransız solu tüm bunlar karşısında günün sınavını vermekte defalarca başarısız oldu. Melenchon’un yaklaşımı bu durumun özeti gibi: Devlet ırkçılığına, İslam düşmanlığına ve dış politikada emperyalizme karşı koymakta başarısız ol, ama ekonomik adaletsizlikten söz et. Bu başlıkların her biri, sağ siyasetine ait temalar ve sol siyaset bu konulardan sakındığı sürece ilerici alternatiflerin doğması mümkün olmayacak.

Fransa’nın geleceği karanlık görünüyor ancak tüm ümitler suya düşmüş değil. Sol, siyasi partilerin dışında da varlığını sürdürüyor ve anketlere kim önde olursa olsun sağcı dalgaya karşı mücadele vermek zorunda. Önümüzdeki ayların gündemini toplumsal adalet hareketleri, ticaret sendikaları, öğrenciler, gazeteciler, işçiler, göçmenler, siyahlar ve Müslüman topluluklar belirleyebilir. Macron’un baskıcı ve ırkçı politikalarına karşı yıllardır mücadele ediyorlar. İktidara gelecek olan hükümet, her şeyden öte halka hizmet zorunda. Halk kendi koşullarını ve önceliklerini ortaya koyarak mevcut siyasi tartışmalara yön verebilir.

The New Arab'dan çeviren: Fatih Kıyman