Fransa solu faşizmi durdurmaya hazır
Fransa’da erken seçim kararı alan Macron, sistemi faşistlerle ve sermaye temsilcileriyle sınırlamak istiyor. Ancak Halk Cephesi, geçmiş tecrübeleri ve meydanlarda yan yana durduğu halk muhalefetiyle seçimi kazanmaya hazır.

Celal ÖZKAN*
Tüm Avrupa’da milyarderlerin bazen onların dışındaymış gibi, bazen de onlara karşıymışlar gibi destekleyerek geliştirdikleri ırkçı faşist partiler artık iktidar adayı. İtalya’dan sonra Fransa da bu kategoride ilk sırayı alma yarışında.
Genel İşçi Sendikası (CGT) Genel Sekreteri Sophie Binet’nin dediği gibi: “Faşizm hiçbir zaman tek başına iktidar gelmez. Hele işçiler tarafından hiç getirilmez. Faşizm her zaman sermaye tarafından iktidara taşınmıştır. Şimdi Fransa’da olduğu gibi.”
Fransa’da her 3-4 seçmenden birinden, (Özellikle güneydeki Provence’te yaşayanlardan) “Bir de onu deneyelim, hiç denenmedi, bir bakalım!” açıklaması duyabilirsiniz Marine Le Pen ve onun faşist Ulusal Birlik (RN) partisi için.
Böyle bakıldığında da hemen “Halk onları denemek istiyor” yargısına varılabiliyor.
Fransa 80 yıl önce Nazilerin bir faşist işgalini ve onların işbirlikçilerinin (Bugünün Le Penleri) zulmünü yaşadı. Dededen toruna aktararak unutamadıkları bir tecrübe bu.
Fransız halkının “bunu bir daha yaşamak istiyor” olduğunu söylemek oldukça zor. Fransa halkı mevcut kölelik, aşağılayıcı yoksulluk sistemini ve onu pekiştirmek için her şeyi deneyen milyarderler yönetimi Emmanuel Macron ve avenesini istemiyor.
Kendi kazançları, kendi emekleri ile insanca yaşanır bir Fransa istiyor. Ayrıca son 30 yıldır kazandıklarını ellerinden alan, hak ve kazanımlarını teker teker kaybettikleri bir sistemden de kurtulmak istiyor. Halk yağmurdan kaçarken doluya tutulma peşinde değil.
SOLU ERİTME PROJESİ
2024 parlamento seçimi, ‘faşist blok’un (Marin Le Pen-RN, Marion Marechal ve Eric Zemmour-Yeniden Fetih) iktidara en yakın olduğu seçim olacak. Tüm medya (ki başta Macron olmak üzere faşist bloku desteklemekten başka bir işlevi olmayan 3-4 milyarderin kontrolündeki medyadan bahsediyoruz) şimdiden kazanılmış bir seçim ilanı havasında ve bunu seçmene kabul ettirme yarışında.
Macron’un Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden sonra yenilgisi, kendisinin istifasını getireceği yerde solu yok etme projesine dönüşerek parlamentonun feshi ile sonuçlandı. Böylece son 20-30 yılın söylemini seçim sloganı haline getirerek “Aşırı uçlara karşı bana parlamentoda da çoğunluğu verin” çağrısı yaptı.
Faşistler, komünistler hatta sosyalist-yeşiller de “aşırı” Macron için. Bu nedenle hedefine faşistleri koyup sola vurmayı seçim stratejisi olarak belirledi: “Sol da bana oy versin yoksa Faşistler iktidara için hazır!”
Macron’un Parlamento’yu feshetmesi faşist blokla “birlikte var olmayı” (cohabitation) öngörürken diğer yandan solu parlamentodan silmeyi planlıyor. Hedef, merkez sağı faşist blok ile kendisi arasında eriterek parlamenter sistemi faşistler ve sermaye temsilcileri ile sınırlamak.
Bu son 20 yılda cumhurbaşkanlığı seçimlerde işlevsel bir slogandı. Sadece slogan olmakla kalmadı bizzat toplumun tüm kesimleri tarafında kabul görüp uygulatıldı da.
SEÇİMİN ASIL KAYBEDENLERİ
2017 seçimlerinde Macron yüzde 24, Le Pen yüzde 21,5 oy oranı ile ikinci tura kaldı. İkinci turda Macron yüzde 66 başkan seçilirken Le Pen yüzde 34 oy aldı.
Aynı senaryo 2022 de de devam etti. İlk turda Macron yüzde 27,8 alırken Le Pen’in oyu yüzde 23,25 oldu. İkinci turda Macron yüzde 58,5 ile tekrar başkan seçildi.
Öncelikle faşist parti ve lideri Le Pen’in 2022 seçimlerinde yüzde 41,5 oy oranına ulaştığını belirtelim.
Son AP seçimlerindeki oyu ise yüzde 31,47. Faşist blok toplamda yüzde 35,5 oy oranına erişebildi. Son başkanlık seçimlerine göre faşist blokun oy oranı yüzde 6 geriledi. Yani aslında Fransa’da AP seçimlerinde hem Macron hem de faşist blok kaybetti. Bu durumda çekilmesi gerekirken Macron yenilgiyi fırsata, fırsatı zafere taşımaya kalkışıyor.
MUHALEFETİN TECRÜBESİ
Sol’un durumuna gelince; AP seçimlerinden Komünist Parti (PCF) hariç genel bir “ilerleme” ile çıkan Jean-Luc Mélenchon’un Boyun Eğmeyenler (LFI) partisi ve Sosyalist Parti’nin (PS) de içinde bulunduğu Halk Cephesi, iki hafta gibi kısa bir sürede “oldubittiye” getirilmeye çalışılan seçimlere hazır mı?
Hem 2022 başkanlık ve milletvekili seçimleri hem de kurdukları Halk Cephesi tecrübesi hesaba katılırsa “hazır” diye biliriz.
Seçim kararının haftasında, Halk Cephesi’ni oluşturup “İlk 100 Gün” (Bu partiler ve cumhurbaşkanı adayları için geleneksel bir ölçü) programını açıklamaları seçmenlere bir güvence verdi.
Halk Cephesi ilk kez kurulmuyor ve bu “ilk kez kullanılabilir bir fırsat” olarak ortaya çıkmadı. Temelini 1936 yılında Fransa’da Sosyalist-Komünist ortaklığının Léon Blum başkanlığında iktidara gelmesi ile sonuçlanan Halk Cephesi’nden alıyor.
2022’de başta Parlamento’daki sol partiler olmak üzere Fransa’dan ve denizaşırı topraklardan 21 partinin birleşmesi ile oluşan NUPES (Yeni Sosyal ve Ekolojik Halk Cephesi), Parlamentoda ana muhalefet gurubu olarak çıktı. Macron’un 235 vekiline karşılık NUPES 131 vekil çıkardı.
2024 seçimleri için kurulan Halk Cephesi’nin partileri ve liderleri sanıyorum ki artık “kim lider, kime kaç vekil” tartışmasından çok faşizme ve sermaye iktidarına karşı güçlü bir halk cephesi oluşturma çabasına giriyorlar.
Bunun bilincinin yanı sıra arkalarında 2018 den bu yana hiç eksilmeyen, durmayan, en ücra köylerden Paris’in göbeğine kadar yayılan bir halk direniş süreci var.
İŞÇİNİN YANINDA SOL VARDI
Ayrıca 2022’den sonra toplumsal muhalefetteki yükseliş, sendikaların birliği, hem emeklilik reformu hem yabancılar ve sosyal güvenlik yasalarındaki değişikliklere karşı işçilerin direnişi, sol muhalefeti sürekli sahada tuttu. Bu süreçte Halk Cephesi ve militanları sürekli direnenlerin yanlarındaydı.
Halk Cephesi kadar “Sendikalar Birliği” de toplumsal muhalefet açısından önemliydi. Tüm işçi sendikaları, 2008’den sonra ilk kez 2022’de yeniden bir araya gelen Sendikalar Birliği (INTERSYDICALES) altında birleşti.
Emeklilik Reform Yasası’na karşı oluşan bu Sendikalar Birliği (Fransa’nın 5 büyük işçi sendikası yanında küçük işyeri sahiplerini de içeren tüm sendikalar katıldı) 2022-2023 yıllarında ülke çapında yürüyüş, grev, işgal ve direnişleri örgütledi.
Tüm bu işçi ve küçük esnafın direnişi sürecinde şimdi iktidar adayı olan faşist blok uzaktan el salladı. “Karşı olduğunu” hiç açıklamamasına rağmen hiçbir zaman da direnişçilerle birlikte olmadı. Aylıklarının kesilmesi, işsiz kalma, daha da yoksullaşma pahasına coplanarak, gazlanarak, tutuklanıp mahkemelerde sürünerek direnen halkın yanında değildi. Faşist blok “popülist bir söylemle” direniş ve gösterilerin başlangıcında gözükse de çatışmaların şiddetlendiği dönemlerde “Şiddete karşıyız polisimize sahip çıkarız” söylemi ile köşeye çekildiler, hatta karşısına geçtiler.
DERS ÇIKARDILAR
Medyada “Bir de bunları deneyelim” diyen seçmenler aralıksız boy gösterirken “Biz yıllardır bütün bu çileleri çekerek sokakta iken siz neredeydiniz?” diyenlerin sesini hiç duymuyoruz.
Sermaye medyasında sürekli ve ısrarla Halk Cephesi temsilcilerine “Çoğunluğu alırsanız kim başbakan olacak, hükümette kim nasıl yer alacak, Mélenchon başbakan olacak mı?” soruları ile Halk Cephesi’nin çatlaklarını ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Seçim gününe kadar da bunu yapacakları açık.
Halk Cephesi temsilcileri de bu çekişmenin dışına çıkarak faşizme karşı Fransa’nın onurunu koruma mücadelesi verdiklerini anlatabilirlerse başarı şansları var.
Bunun olumlu bir örneğini de 16 Haziran günü yaşadık. Mélenchon’un partisi, eşine şiddet uygulamaktan mahkûm olan Adrien Quatennenes’yi kuzey seçim bölgesinden aday gösterdi. Adaylık surecinde yapmaması gereken tek şey olanı yaparak…
Ancak pazar günü Qatennenes (Bence Fransa’nın yetiştirdiği en güçlü ve başarılı politik simalarından ve gelecekte faşizme ve sermaye iktidarına karşı kendisinde çok şey beklenen biri) adaylığını geri çekti. Bu da hata yapsalar da düzeltme sürecini gerçekleştirdiklerini gösteriyor.
Çünkü bu seçimler, kimin seçildiği, kimin ne pozisyonda olacağı değil Fransa’da faşizmin iktidara gelemeyeceğinin gösterileceği bir seçim süreci. Seçmenlere sadece bu sürecin anlatılması bile faşist bloka “dur” demeye yetecek. Bu da halkın oyuna talip olan partilerin organizasyon becerisine kalıyor.
*Gazeteci