Neredeyse bir yıl aradan sonra yeniden merhaba. Herkesi vuran virüsün bizi es geçmesi düşünülemezdi. Ama enseyi karartmamak lazım, yola devam. En son 11 Mayıs 2020’de koronavirüs salgınından Freelonya kırılıyor, kırılıyoruz ama ezilmiyoruz! diye sizlerle paylaşmışım. Düzeltme icab oldu. Görünen o ki hem kırılıyoruz hem eziliyoruz.

Koronavirüs yoksulları ve çalışanları ve dahi çalışan yoksulları daha kötü vuruyor ve daha çok öldürüyor. Öldüremediğini de daha da yoksullaştırıyor. Virüs akıllı diyemesek de yoksulluğun daha öldürücü olduğunun farkında.

Geçtiğimiz yıl dünyanın iyi kayıt tutan ülkelerinden gelen raporların ortak bulgularından biri yoksul mahallelerde, kent yoksulları arasında koronavirüs etkisinin ciddi oranda daha yüksek olduğu yönünde. ABD’de ve İngiltere’de özellikle Siyah ve Asyalı nüfus gruplarında hem bulaş oranlarının hem de ölüm oranlarının çok daha yüksek olduğu görüldü.


Burada yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bir durum da söz konusu ama hem ırk hem yoksulluk maalesef elele gidiyor ve bu anlamda azınlık ve yoksul grupların virüse karşı daha az korunaklı olduğunu görüyoruz. 2020 Haziran’ında Frontiersin dergisinde yayınlanmış Bell Devlet Üniversitesi’nden bir araştırmada bunlardan “renkli (derililer) ve kaynaklara erişimi sınırlı gruplar” diye bahsedilmiş.

Tam olarak nasıl adlandıracağımızı bilemiyorum ancak bu kesimlerin sağlık hizmetlerine erişiminin kısıtlı olduğu, virüse ve sokağa çıkma yasak ve uyarılarına karşın sokağa çıkmak ve çalışmak zorunda kaldığı kesin.

İngiltere’de muhafazakâr hükümetin Covid-19 krizi boyunca patrondan yana tavrı, vaka ve ölü sayılarının en yüksek olduğu dönemlerde dahi insanları işe gitmeye teşvik etmiş olduğunu hatırlayalım. Yani bu virüs yoksulları boşu boşuna vurmuyor; işbirlikçileri var!

Poly Toynbee The Guardian’da geçen yıl yazmıştı, zenginleriye ünlü Kensington’un Grenfell yangınına şahit olan yoksul ve siyah ve azınlık yoğun mahallesinde ortalama yaşam beklentisi Harrods magazasının olduğu süper zengin mahallesine göre 22 yıl daha kısa!

Bu İngiltere genelinde de gördüğümüz bir durum. Özellikle kuzey bölgelerinde çok geniş adeta ‘gözden çıkarılmış’ kesimler mevcut. Hükümetin 2018 yılında yayınladığı kendi raporunda ülke genelinde yoksullar ile varsıllar arasındaki yaşam beklentisi farkını 19 yıl olarak hesaplamıştı.

***

Covid-19 bu 19 yıllık farkı daha da açtı. Murdoch’ın The Sun gazetesi bile geçen yıl virüsün yoksul mahallelerde diğerlerine göre iki kat daha fazla ölüm saçtığını manşetine taşıdı: Binde 25’e karşı 55!

Kötü barınma koşulları ve kalabalık evlerde yaşayanların virüse yakalanma ve ölme riskinin daha yüksek olduğunu hatırlatmaya gerek yok. Bunun yanında özellikle ibadet nedeniyle toplanma kültürü yaygın olan kesimlerde de vakalar ve ölümler kat kat daha yüksek gerçekleşti. Yani işin kültürel bir boyutu da var.

Bu manzara kaydı tutulmasa da dünyanın diğer ülkelerinde de ya aynı ya da daha vahim biçimde gözlemlenmekte. Ekim 2020’de Nature Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışma 21 sanayileşmiş ülkede durumun benzerliğini ve özellikle eşitsizliklerin fark yarattığını gösterdi. Aynı günlerde yayınlanan Brookings Enstitüsü’nün raporu ise zaten bidiğimiz bir durumun altını çiziyordu: Pandemi yoksulları daha da yoksullaştıracak. Hayatta kalabilenlerini tabii ki! Dünya genelinde aşırı yoksul nüfusun oranının yüzde 10 civarında artacağı tahmin ediliyor.

Elimizdeki kesin bilgi şu: yoksulluk pandemiden önce de öldürüyordu; sağlık sorunları, çocuk ölümleri, kadın ölümleri bu kesimlerde zaten yüksekti. Bunlarla birlikte düzensiz işlerde çalışanlar, düşük ücretli işlerde çalışanlar, yarı zamanlı çalışanlar, kısa süreli sözleşmelerle çalışanlar ve kayıt dışı çalışanlar virüse daha fazla maruz kaldılar. Özellikle servis sektöründe çalışanları vurdu virüs. Sokağa çıkma yasakları ve benzer tedbirlerde en çok ve en kötü yoksulları ve bu saydığımız grupları etkiledi.

Bu konuda kim, nerede, ne yaptıysa minnettarız, ancak pek çok yerde hükümetler, başkanlar, başbakanlar bu işe bakmadılar. Yani karar günü geldiğinde kimi eline vuracağınızı unutmayın.

İyi pazarlar ve bol şanslar.

* Bu arada Freelonia’nın O’Halleri kitabı çıktı. Almayanı tahtaya yazıyorlar, ona göre: talebe.com/arama?q=freelonia