TÜYAP 39. İstanbul Kitap Fuarı’nda sona geliniyor. Geçen yıllara oranla katılımın azaldığını ifade eden Ayrıntı Yayınları’nın ortaklarından İlbay Kahraman, çok sayıda yayıncının fuarı zararla kapatacağını söylüyor.

Fuar yaralara merhem olmadı
Fotoğraf: AA

Işıl ÇALIŞKAN

İki yıllık pandemi arasının ardından okurlarla 39’uncu kez buluşan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın sonuna geliniyor. Bu yıl fahiş stant ücretleri nedeniyle çok sayıda yayıncının katılamadığı fuar, ekonomik krizin gölgesinde geçiyor. Artan enflasyon ve matbaa maliyetleri nedeniyle kan kaybeden yayıncılar, fuardan da bekledikleri etkiyi göremedi.

Ayrıntı Yayınları’nın ortaklarından İlbay Kahraman, bu yılki katılımın geçen yıllara göre daha az olduğunu belirterek başladı sözlerine. Nedenini sorduğumuzda Kahraman, “Bu yıl sosyal medya dışında iyi bir tanıtım yapılmadı. Elbette sadece tanıtıma bağlı değil. Yer çok uzak bir kere. İnternet satışları faktörü var. Covid’in insanlar üzerinde yarattığı kalabalığa girememe korkusu da hâlâ geçmedi. Bu çok faktörlü bir şey” cevabını verdi.

ORTA YOL BULUNMALIYDI

Kahraman, internet satışının tercih edilme nedenini şöyle örneklendirdi: “10 lira giriş ücreti var. Bunun yol parası da hesaba katılıyor. İnternetten satın alsa tüm bunlar bir kitap parasını karşılıyor zaten. Okur bunu düşünüyor.” Bu yılki fahiş kira bedeline ilişkin, çok sayıda yayıncının satışlarının giderlerini karşılayamadığını ifade eden Kahraman, “Meslek kuruluşları ve TÜYAP yöneticileri bir araya gelip orta yol bulmalıydı” dedi.

Fuarın yapılış şeklini eleştiren Kahraman, “Bu fuar şekli dünyanın birçok ülkesinde uygulanmıyor. Bu bir kitap panayırı. Oysa ki fuarlar kitap satışı yerleri değil. Okurların yazarla buluşma noktası olmalı. Ama TÜYAP’ın satış politikası bizi bu panayırlaşma ile yüz yüze bıraktı” şeklinde konuştu.

İlbay Kahraman, Ayrıntı Yayınları ortağıİlbay Kahraman, Ayrıntı Yayınları ortağı

Ekonomik krizin yayıncılarda yarattığı etkiden yakınan Kahraman şu ifadeleri kullandı: “Matbaa girdilerinin bu kadar yüksek olduğu bir yerde maliyetler de yüksek oluyor ve dolayısıyla kitap fiyatları artıyor. Kitap fiyatlarının arttığı yerde insanlar kitap yerine ekmek almayı düşünüyor haliyle. Bu ekonomik bir problem. Bu sorunu yayıncılar ya da fuarcılar tek başına çözemez. Bu iktidarın ekonomik politikasının bize yansıması.”

Günışığı Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni ve yazar Mine Soysal ise pandemi arasından sonra okurlarla buluşmanın ne ifade ettiğini sorduğumuzda, “Yaşamları, yaşları ve sorunları farklılaşmış okurlarımızla tekrar yüz yüze buluşabilmek hepimizi bambaşka bir enerjiyle doldurdu. Çocuk ve genç okurlar kadar, aileleriyle, eğitimcilerle, kütüphanecilerle, yayıncı meslektaşlarımızla, yazar, çevirmen, çizer dostlarla kucaklaşmak da büyük sevinç” cevabını verdi.

Fuarın bu yıl, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin kitap dünyasını tehdit eden sansür ve otosansüre karşı dayanışmaya davet eden “Kitabıma Dokunma” kampanyasıyla açıldığını hatırlatan Soysal, “Çok yayınevi ekonomik nedenlerle fuara katılamadı. Daha az yeni kitap, yeni yazar var. Tekrar baskısı yapılamayan kitaplar hiç az değil. Sorunlar öyle büyük ki, fuar can suyu olamaz, ama okurların enerjisiyle moraller yükselecek” ifadelerini kullandı.

DEVLET DESTEKLEMELİ

Yayıncıların sorunlarına değinen Soysal, “Dövize bağlı hammadde tedariki sonucu maliyetler fırladı, etiket fiyatları yükseldi, üretim ve satış adetleri de okurun alım gücü de düştü. Dijital korsan pazarı çığrından çıktı” siteminde bulundu. Bu olumsuz tablodan çıkış yolu olarak ise “kapsamlı ve uzun soluklu çözümleri” işaret etti ve ekledi: “Bunun için devletin sektörü kısa ve uzun vadeli planlarla desteklemesi, vergi düzenlemeleri ve teşviklerden yararlandırması şart.”

Mine Soysal, Günışığı Kitaplığı Genel Yayın YönetmeniMine Soysal, Günışığı Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni

Soysal son olarak fuarın açılışında Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’ün yayıncılık sektörünün hükümetten acil beklentilerine yönelik sözlerini hatırlattı. Soysal, bu talepleri şöyle sıraladı: “Halk kütüphanelerine kitap alım bütçelerinin artırılması ve okurun kitaba erişiminin kolaylaşması, kâğıt endüstrimizin tekrar ayağa kaldırılması ve öncelikle kâğıtta sübvansiyon uygulanması. Yayıncıların KDV alacaklarının bir kereliğe mahsus ödenmesi, MEB’in ‘her okula kütüphane’ kampanyasını bağış kitaplar yerine kitap alımına bütçe ayırarak yapması. Yerel yönetimlerin kütüphaneler kurması ve bütçeli kitap alımı yapması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Esreleri Kanunu’nun hızla güncellenmesi, tüm sektörün beklediği Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılması. Bunlar yayıncılığımızın kültürel çeşitliliği ve kapsayıcılığı koruyarak gelişmesi için en acil taleplerimiz.”