Adının önüne koskoca bir “Prof.” unvanı almış, adı anılmaya değmez biri, adı anılmaya değmez bir kanalda, birlikte program yaptıklarının bile itirazına yol açan laflar etti. “Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı, neredeyse fuhuş evleri” diye yüksek korumaya aldığı cümlelerine, kendi mahallesinden de tepkiler yükselmeye başlayınca, özür dilemek yerine, “Ben üniversiteleri kastetmedim, kastettiğim öğrenci evleri” diye eveleyip geveledi.

Öyle ya, şıracı “komşuları, emlakçıları” şahit gösterdiğine göre, kast ettiği, baktığında “sadece hedonizm” gördüğü öğrencilerinin kaldığı evler olmalıydı.

“Fuhuş yuvası”; öğrencilerinde “sadece hedonizm”, kaldıkları öğrenci evlerinde de “fuhuş” gören bir kafanın içi olabilir ancak!

Gerçek işsizlik oranının yüzde 25 civarında olduğu ve bin bir zorlukla bitirebilirlerse de işsizler ordusu içine düşecek olan öğrencilerinde sadece hazzı ve hazcılığı gören kafa!

2020 Türkiye’sinde, üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların, çalışamayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaşmışken, o üniversiteleri bitirmek için çırpınan öğrencilerin ezici çoğunluğunu, zevk safa peşinde koşan, sadece haz veren şeylerin peşinde ve bu yüzden de fuhuş yapanlar olarak gören kafa!

Fuhuş yuvası bir kafa!

İnsan ne arıyorsa, onu bulur! Tarikat yurtlarında olup bitenleri görmeyen bu kafa, üniversite kentlerinde yükselen her yapıyı da bir fuhuş yuvası olarak görüyorsa, ne aradığı ortada.

Hadi, “fuhuş yuvası” dediğin üniversite değil de üniversitelilerin kaldığı evler olsun. O evlerde görecek başka şey bulamadın mı?

2017-2018 akademik yılında, 408 bin üniversiteli okulunu yarıda bıraktı. Aradıkları hedonizmi üniversitede bulamadıkları için mi bıraktı bu çocuklar?

Bırakmayanlar içerisinde, bitirdiklerinde ne olacaklarını bilemeden, üniversite çevrelerindeki kafelerde, restoranlarda garsonluk yapanları; marketlerde, çağrı merkezlerinde çalışanları; AVM’lerdeki tezgâhtarları hiç görmedin mi?

Kıt kanaat geçindikleri ana-baba evlerinden üniversitenin olduğu kentlere gelip, birkaçı bir araya gelerek kafalarını sokacak bir yer bulmaya çalıştıklarını, üniversite ulaşım imkânı sağlamadığında karda kışta ‘tabanvay’a binip okula gitmeye çalıştıklarını, okul karınlarını doyurmazsa aç kaldıklarını hiç görmedin mi?

2016’da, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde üniversite öğrencilerine yönelik olarak yapılan kapsamlı profil araştırması, araştırmaya katılanların yüzde 46’sının son bir yıl içinde gelir getiren bir işte çalıştığını, bunların çoğunun yarı zamanlı ve düzensiz işler olduğunu ortaya koymuştu. Duymadın mı?

Zevk peşinde koştukları için mi ders çalışmaları gerekirken garsonluk yapıyorlar?

Son sınıfına geldiği üniversitesini, dişini biraz daha sıkıp bitiremeyen, iş bulamadığı için intihar eden üniversite öğrencilerinin haberini yazdı gazeteler, okumadın mı?

Bizzat gördün mü, “istisna değil” diye bunu için de şahitler gösterir misin, bilemem. Ama seks işçiliği yapan üniversite öğrencilerinin olduğunu da duymuşsundur. İstersen buna sarıl, zırvanın kanıtı olarak. Alın size hedonizm diye!

Ya da becerebiliyorsun utan biraz!

Bu çocukları bu hallere düşürenin ne olduğunu sorgula. Eğitimin bir anayasal hak olduğunu düşün, yapabiliyorsan. Her öğrenciye insan onuruna uygun bir barınak sağlamanın bir yolunu bulamaz mı devlet, diye sor. Neden emlakçıları şahit göstermek zorunda olduğunu dert et, edebilirsen. Sınıfındaki bir öğrencinin aç mı, tok mu olduğunu merak et.

Sonra bak bakalım; fuhuş yuvası olan senin kafanın içi mi, öğrenci evleri mi?