Usta oyuncu Füsun Demirel, koronavirüs döneminde özellikle bağımsız tiyatro yapanların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Devlet desteği gerektiğini belirten Demirel, "38 senesini sadece oyuncuğa adamış biri olarak oyunculuk yapamadığımda ne yapabilirim?" diye sordu

Füsun Demirel: Bağımsız tiyatrocuların salgın döneminde devlet desteğine ihtiyacı var


Tiyatrocuların zor günler geçirdiğini belirten usta tiyatrocu ve oyuncu Füsun Demirel, “Bağımsız tiyatro yapan, vergilerini de kuruşu kuruşuna ödeyen tiyatrocular olarak pandemi sürecinde sahnelere tekrar dönene kadar devletin desteğine ihtiyacımız var” açıklamasını yaptı.

Sözcü'den Sercan Meriç'e konuşan Demirel'in bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Dünyayı sarsan bu salgından insanlık nasıl bir ders çıkarmalı sizce?

Sanırım hepimiz doğayı küstürdüğümüzü fark ettik. Dünyayı nasıl kirletip mahvettiğimizi, dengesini nasıl bozduğumuzu fark ettik. Sadece tatmin için nasıl da aşırı ve ihtiyaç üstü tüketmişiz hepimiz… Bu muazzam tüketim şu an olamıyor ve bunun için kimse ölmüyor. Hepimiz kendi küçük dünyalarımızda içe kapandık. Evrenle ve kendimizle hesaplaşıp sorgulama sürecine girdik. Corona virüsü bize çok şey öğretti. Dayanışma duygumuzu hatırladık. Daha çok paylaşmamız gerektiğini… Evde ekmek yapıp komşularımızla paylaşmaya başladık… Kaybettiğimiz tüm insani değerler bir bir geri dönüyor süreçte.

Salgın ile birlikte tiyatrolar da kapandı. Tiyatrocular oldukça zor durumda. #TiyatromuzYaşasın başlıklı bir imza kampanyası düzenlendi kısa bir süre önce. Siz bu kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz “Şişman Güzeldir” oyunumuzla bu sezon gayet hızlı bir tempo tutturmuştuk. 9 Mart'ta Almanya turnesinden döndük. 10 Mart aksamı Sarıyer Belediyesi Tiyatro Şenliği'nde oynadık. Şahane bir akşamdı. 11 Mart sabahı tüm gösterilerin iptal edildiğini öğrendik. Önce büyük bir şok ve yıkım yaşadık. 8 gösterimiz iptal edildi. Öylesi çaresiz kalakaldık. Umudumuz yaz aylarıydı… Anlaşıldı ki kasım ayına kadar zaten tüm gösteriler yasak… Bu nereden baksanız 7 ay işsizlik demek. Günbegün sektörümüzün ne büyük çaresizlik içinde olduğunu gördük. İktidar destek vereceği pek çok meslek grubunu sayarken gösteri sanatları bu listelerde yer almıyordu. Tiyatrocular yan yana geldi ve bu bildiriyi imzaya açtı. TBMM'ye, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, sayın Cumhurbaşkanına bu imzalarla bildirinin iletilmesi gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yüzünü bize dönmesi gerekiyor. Bağımsız tiyatro yapan, vergilerini de kuruşu kuruşuna ödeyen tiyatrocular olarak pandemi sürecinde sahnelere tekrar dönene kadar devletin desteğine ihtiyacımız var. Her yurttaş gibi… Zira süreç uzarsa 2021’i göreceğiz. Sayın yetkililere soruyorum; 38 senesini sadece oyuncuğa adamış biri olarak oyunculuk yapamadığımda ne yapabilirim? Bu binlerce tiyatrocu için bu geçerli.

"SETLER İÇİN DURUM FARKLI..."

Salgın ile birlikte tiyatrolarda, sinemada, dizi sektöründe bir değişim olur mu sizce?

Uzun zaman seyirci salonları doldurmaya cesaret edemeyecektir. Bunun pandemi geçtikten epey bir zaman sonra olacağını düşünüyorum. Bir de sinema-tiyatro elzem değil diye bakılıyor. Zaten ağır bir kriz ve yoksullaşma ile karşı karşıyayız. Ancak asgari ihtiyaçlar için harcama yapan insanlarımız sinema ve tiyatro için bütçe ayıramayabilir. Setler için durum farklı… TV’ler dizi çekilsin isterler. Fakat salgın sürecinde dizi setleri de çok riskli… 50-70 kişi orada dip dibe çalışıyor. Kendini korumak hayli zor. Hele oyuncular maske bile takamayacak. Şunu anlamakta zorlanıyorum; tamamen ticari kaygılarla hayatı normalleştirmeye çalışmak ancak pandemi sürecini uzatır ve virüs pik yapar. Mayıs ortası AVM’ler, kuaförler, masaj salonları, camiiler, plajlar, turizm gibi kamusal alanları halka açmak ne demek? En yasaklı dönemde bile halkın nasıl dikkatsizce sokaklarda olduğunu gördük… Eğer ibadethaneleri, AVM’leri ve turizmi açıyorsanız, yani bu kadar normalleşiyorsak o halde soruyorum tiyatroların ne günahı var? Açık alan tiyatrolarda, yaz şenliklerinde sosyal mesafe ile oturtarak seyirci alıp oyunları oynayabiliriz. Hayatın her alanı normalleşirken günah keçisi sanat emekçileri mi?