Pazarda sebze satarak ilk kramponunu alan bir çocuk varmış. Babası ayakkabıları gördüğünde kızmış ve oğluyla dükkâna geri dönmüş. Oradaki en iyi krampon kısa bir süre sonra çocuğun ayaklarındaymış; adamın cebinde kuruş kalmamış...

Avrupa Futbol Şampiyonası’nın açılış maçında, Türkiye pek bir varlık gösteremedi. Hırvatistan daha da farklı kazanabileceği maçta tek golle üç puanı hanesine yazdırdı. Biz karşılaşmayı tartışırken, karşılaşmada bir şutu da direkten dönen Darijo Srna’nın babasının öldüğü haberi ajanslara düştü. Sosyal medyada buna sevinen hesapları bile gördük. Kim bilir belki de o adamın hikâyesini bilseler, ilk rahmet dileyen de o insan müsveddeleri olacaktı...

Yıllardır Shakhtar Donetsk’te izlediğimiz futbolcunun babasının değişik dillerde defalarca yazılmış öyle bir öyküsü var ki... İngilizlerin harika futbol yazarı Jonathan Wilson’dan Almanların futbol hikâyesi okumak için en güzel adresi 11 Freunde’ye değişik adreslere de bakabilirsiniz ya neyse. Müsaadenizle...
futbol-oynayan-karaca-148146-1.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bir yıl önce doğan Uzeir Srna, Boşnak Müslüman bir aileden geliyordu. Harbin başlamasından sonra köyü Almanlara karşı direnmişti. 1941’de bir gece Çetnikler Gornji Stopići adındaki bu minicik yerleşim yerini basıyor ve ateşe veriyordu. Üç yaşındaki Uzeir ve daha büyük olan abisi Safet’i kapan babaları ormana kaçarken, çaresiz bir şekilde gerisinde hamile bir eş bırakmıştı. Hızlı hareket edemeyen o kadının mezarı bugün bile bilinmiyor.

Kuzeye kaçan Srna Ailesi’nin erkekleri için sorunlar bitmiyordu. Babası ve abisini bir şekilde kaybeden Uzeir, sağdan sola sürükleniyor, Saraybosna aktarmalı Slovenya’ya geliyordu. Yetimhanede aylar geçirdikten sonra bir polis memuru ufaklığı evlat edinmiş, çocuğun adı Mirko Kelenc olmuştu.

Baba bir gün serseri bir kurşunun kurbanı olurken, abi orduya katılmıştı. Safet umudunu kaybetmiyor, deliler gibi kardeşini arıyordu. Samanlıkta iğne daha kolay bulunurdu ya neyse. Sloven bir askerin bahsettiği yetim çocuğun peşine düşen abi, sonunda onu Slovenya’da buluyordu. Biraderler Bosanski Samac’a geri dönmüştü.

Çok fakirdiler. Uzeir, okuldaki arkadaşlarının yediği taze ekmeklere bile gıptayla bakıyordu. Belki de bu yüzden yıllar sonra fırıncı olmuştu. Saraybosna’daki akrabalarının daveti üstüne onların yanına taşınan delikanlı, orada futbolda tanışıyordu. Yugoslav Ligi tarihinin sonradan en başarılı Boşnak takımı olacak FK Sarajevo’da oynuyordu. Bir ara Belgrad’a gittiyse de dönüp orduya katılmıştı.

Gönderildiği Busovaca’da küçücük bir takım için oynarken, bir maçta rakip idarecileri etkilemişti. Böylece o zamanlar daha büyük bir kulüp olan Celik’e adımını atmıştı. Genelde yedek bekliyordu. Gidilen bir hazırlık maçı kaderini çiziyordu. Rakibin kaleci sakatlanınca, rica üstüne öbür kaleye geçiyor, takım arkadaşlarına karşı oynuyordu.

Neretva yöneticileri kalmasını istemiş, o da Hırvatistan’ın Metkovic kentine yerleşmeye karar vermişti. Evlenmiş, bir çocuğu olmuştu. O delikanlı sonradan kulüpte hocalık yapacaktı...

Boşandıktan sonra Fransa’ya yerleşen Uzeir, bir taraftan çalışmış, arada da futbol oynamıştı. Dört yıl sonra geri döndüğü Metkovic’te yine Hırvat bir kadınla evleniyor; Igor ve 1982’de de Darijo doğuyordu.

Yıllar sonra Uzeir, Neretva’nın genç takımını çalıştırırken, öğrencilerinden biri de oğluydu. Kısa süre sonra birçok kulüp delikanlının peşine düşmüştü. Hırvatistan’ın köklü camialarından Hajduk Split de onlardan biriydi. O dönemin hocaları gençleri oynatmak için büyük paralar istiyordu. Srna Ailesi’nin bir korkusu daha vardı zira Müslümandılar. Gözyaşının eksik olmadığı topraklar, zor zamanlardan geçiyordu. Fakat Darijo’nun sağ pabucu o kadar iş yapıyordu ki...

1999’dan 2003’e Hajduk Split’te forma giyen futbolcu, gelen teklif üstüne Ukrayna uçağına atlıyordu. Oğul, babasına lüks arabalar alıyor, yine de aile Metkovic’teki mütevazı evlerden vazgeçmiyordu. Darijo geldiği mahalleyi unutmuyor, çocuklar için güzel bir saha da yaptırıyordu.

Slaven Bilic tarafından milli takımın kaptanı yapıldığında, kimileri bu kararı benimsememişti. Bazıları duygusal diyor, forumlarda kimileri Müslüman olmasından dem vuruyordu. Fakat sonradan İstanbul’a taşınacak teknik direktör, kariyerinin sonunda Hajduk Split’te oynarken tanıştığı takımın ufaklığına çok güveniyordu. Haklı çıkacaktı...

Ne yaparsa yapsın ailesinin O’nun için yaptıklarını ödeyemeyeceğini söyleyen başarılı futbolcu, ayrıca saha dışında yaptıklarıyla da tanınıyor. Sık sık yetimleri Shakhtar Donetsk maçlarına getiren yıldız, 2009’da İstanbul’da düzenlenen Avrupa Ligi finali için de ailesi ve arkadaşları için cebinden 125 bilet almış. 2014’te Ukrayna’da savaş sürerken doğduğu Metkovic’ten 20 ton mandalina satın alan kaptan, bunları binlerce ilkokul öğrencisine dağıtmıştı.

Darijo’nun kalbinin üstünde down sendromlu kardeşi Igor’un adı yazıyor; tüm gollerini O’na ithaf ediyor. Frikiklerini attığı sağ ayağında da futbol oynayan bir geyik dövmesi bulunuyor. Srna, Hırvatça karaca demek de...

Babasının cenazesine katılmak üzere Metkovic’e giden yıldız, kısa süre sonra kampa geri dönecek. Bundan sonra atacağı goller de sanki bir başkasına armağan edilecek.