Politeizm sözlük anlamıyla birden çok tanrıya inanmak, tapınmak manalarına gelmektedir.

Politeistik inanç sistemlerinde, tanrılar sınırsız güç ve bilgiye sahip değildir, bunun yerine, insan benzeri kişisel özelliklere, ek olarak bazı bireysel güç, yetenek ve bilgiye sahip olarak tasvir edilirler.

Geçen yaz, Napoli’deki Dünya Üniversiteler Oyunları’na gittiğimde, atletizm yarışmalarının San Paolo Stadında yapılması ve stadın hiçbir değişikliğe uğramadan aynı kalması, tarihsel ruhun ve enerjinin içeride olduğu hissiyatı yaratarak bir diyalog kurulmasını sağlıyordu.

Futbol ile ilgili meslek kurgumdan dolayı Maradona’nın varlığının boyutunu anlamak için, şehir kenarındaki varoş bölgelerini dolaşmaya başladım. Neden varoş bölgeler? Genelde tanrıya en çok ihtiyaç duyulan yerler bu bölgeler olduğundan ve Maradona’nın da gerek bir tanrısal ele (!) ve sol ayağa sahip olması kendini bu bölgede oldukça fazla hissettirmişti.

Tabii işin aslı, Güney İtalya’daki bir şehrin Kuzey İtalya’ya karşı tepkisinin dışa vurmasından başka bir şey değildi. Yıllarca süren ezilmenin karşılığını ortaya koyacak, ete kemiğe bürünmüş bir güce sahip olmuşlardı.

Maradona’nın Barselona’da, kendi karakterine uygun olmayan ve şehrin tamamı ile özleşmiş kurumsal yapısından dolayı, istediği performansı ortaya koyamadı. Barselona için eğer tanrısal bir ele ihtiyaç varsa bu, o kurumsal yapıya hizmet edecek ve o yapı içinde tüm ilahi donanımlarını gösterecek biri olmalıydı ki bu Maradona olamazdı. Tabii ki Johan Cruyff en uygun isimdi...

Her tanrı kendine uygun kitleye hitap eder.

Her takımın kendi kültür kodlarına göre ayrı tanrı formatı vardır.

Maradona’nın ortaya çıkan agresif oyun yapısı Atletico Bilbao maçında büyük bir kavganın çıkması ile ve 2-3 yıl ceza almasına varacak kadar bir sürece girmesi, onun İtalya’ya, özellikle onun sosyal potansiyeline en uygun kitleye sahip yer olan Napoli’ye gitmesine neden olmuştu.

Napoli,1986-87 ve 1989-90 sezonlarında lig şampiyonu oldu. 1987-88 ve 1988-89 sezonlarında ise lig ikincisi oldu. Ayrıca 1987 yılında Coppa Italia, (1989 yılında Coppa Italia ikinciliği), 1989 yılında UEFA Kupası ve 1990 yılında Supercoppa Italiana’yı aldılar. Maradona 1987/88 sezonunda Seri A’da gol kralı oldu. Napoli bir daha böyle bir başarı grafiğini yakalaması çok zor, hatta imkânsız. O yüzden Maradona orada bir ilahi ikon halindedir.

Ve Napoli’de dolaşırken 5 katlı bir apartmanın yan duvarında, tüm apartman boyunca mavi formalı Maradona resmi gördüm. Beklentime çok uygun bir resimdi; eskimiş ama etkisini hiçbir şekilde yitirmemiş bir resim…

Şehrin Azizi gibiydi…

1990 yılında İtalya’da yapılan Dünya Kupasında yarı final maçında, Arjantin ev sahibi İtalya ile eşleşti ve maç Napoli’deydi! İtalya takımının santraforu Schillaci o maç için, Netflix’deki “Becoming Champions” belgeselinde anlattığı üzere, “Stattın yarısında İtalyan taraftarlar vardı yarısında da Maradona’nın taraftarları vardı” demişti. Futbol tarihinde ilk defa, bir ülkenin vatandaşları, milli maç esnasındaki Dünya Kupası yarı final maçında kendi ülkelerinin takımını değil başka ülkenin takımını tutuyorlardı. Böyle bir ayrımı sağlayacak güç sadece Maradona’da vardı.

Gene aynı belgeselde, İtalya’yı destekleyen Napolili seyirciler ise “Maradona Napoli tiama, ma l’Italia é la nostra patria”, “Maradona Napoli seni seviyor ama İtalya bizim vatanımız” pankartını asarak, onlar için ilahi değere sahip Maradona’ya kendilerini ifade etmeye çalışıyorlardı.

Bu durum, futbolun içinde olup futbolun dili ile anlatılamayacak başka bir boyuttu.

Futbolun içindeki ve halk tarafından kutsallaştırılan kişi ya da mabetler ki genelde statlar oluyor, o değer için bir başlangıç noktasına sahip durumdadırlar. Tamamen duygusal fenomenler ile gelişim gösteren bu süreçte, o başlangıç noktasının unutulması ya da kaybolması mümkün değildi.

Maradona’nın Boca Juniors taraftarları için efsaneleşmesi ile La Bombonera stadyumunun girişine İspanyolca (Boca es mi religion, Maradona es mi dios, la Bombonera es mi iglesia) “Dinim Boca, Tanrım Maradona, Mabedim La Bombonera” satırları yazılmıştır.

Futbol, kendi kültür kurgusu bakımından çok tanrılı bir oyundur.