Sürekli tekrarladığım bir tespitim var; bu ülkedeki hayır sever (!) yurttaşlar illaki bir federasyonun, bir derneğin, bir vakfın, bir kulübün, bir üniversitenin paralarını yönetmek için inanılmaz bir fedakarlıkta bulunuyorlar.
İşin garip yanı; yönettikleri paraların kendileri ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, bu fedakarlık için çırpınıyorlar!
Gitmemek için gösterdikleri çaba da cabası…
İşte Kulüpler Birliği ile TFF arasında protokole dökülen ve Kulüpler Birliğinin hem de şirket kurarak yönetmeye çalıştığı yayın hakları durumu…
Tabi biraz şu hain 7 Haziran seçimi olaya çomak sokmasaydı çok iyi olacaktı!
Pırıl-pırıl iki insan; Göksel Gümüşdağ ile Yıldırım Demirören’in kendilerini nasıl ortaya atıp fedakarca mücadele ettiklerini gördük?
Türkiye Futbolunu siyaset dışında tutmak için gönderilmiş özel insan Göksel Gümüşdağ ile Beşiktaş’a çağ atlatan ve Seba başkanın bile yapamadıklarını yapan Demiröeren!
Hayır ortada rant filan olsa anlarım…
…Ve arkalarında başka bir özel insan; bizim futbolu uçurumun kenarından kurtaracak (kim getirdiyse oraya?) ve bizi 57. sıradan en birinci sıraya getirecek (oraya da kim getirdiyse?) ulu insan Fatih Terim…
25 milyonun lafı bile olmaz tüm bunlar için hocam…
Neyse devam edelim…
Kulüp başkanlarına bakarmısınız; ilk defa bir federasyon başkanlığı seçiminde önceden kimi destekleyeceklerini bütün olarak açıklıyorlar. Başlarında ve konuşan Gümüşdağ?
…Ki bu başkanlar kendiişlerinin çok gelişmesine bakmaksızın, kulüplerin borç sarmalına girdikçe batmalarına aldırış etmeden, can siper-hane başkanlıklarına devam ediyorlar!
Hayır rant filan olsa anlarım…
Ulusoy ile Yersuvat’ın fedakarlıklarına bakar- mısınız, demokrasinin tüm kuralları ile uygulanması için adaylıklarını çekinmeden koyuyorlar.
Hele-hele Yersuvat bey inanılır gibi değil. Azıcık başkanlıkla Federasyona sıçrama hamlesi bize çok tanıdık geldi!
Hükümetle Galatasaray’ın arasını düzelti, şimdi hangi hayırlı işe soyunacak bakalım…
Tabi tüm bunlarla beraber ligin kalitesinin geldiği yer de Avrupa için “şahane”.
Hepinizin eline sağlık…
Yoksa bu kadar kaliteli yabancıyı biz nasıl seyretme imkanına sahip olacaktık ki…
Bir tek Dünya Kupası kaldı, neyse onu da Şişhaneden hallederiz…
Bu kadar geyik yeter:
Çekin kardeşim elinizi-ayağınızı futboldan…
Demirören’miş, Terim’miş, Gümüşdağ’mış, Ulusoy’muş, Yersuvat’mış, Orman’mış, Yıldırım’mış…
Gerçekten yeter, futbola bu kadar ihanet yapılır mı, futbol bu kadar “körün gözüne” sokulur mu?
Bu kadar gelişmiş teknoloji ve iletişime rağmen, hangi hakla bizleri salak yerine koyarak istediğinizi çekinmeden yapıyorsunuz.
…ve futbol ile hiçbir ilişkisi olmayan ve futbola ve bize zarar veren bu kadar olayı hangi cesaretle yapıyorsunuz.
Her dönem arkanıza aldığınız siyasi güçlerle, futbolu siyasetin köpeği yapmaya sizin hakkınız yok.
2. ve 3. Liglerdeki futbolcuların geleceklerini karartmaya ve onurlarıyla oynamaya hakkınız yok. Bu kadar paralar kulüplere girip, bu kadar ıstırap çeken futbolcular varsa buradaki yanlış kimde sizce?
Sporu iş kolu bile yapmaya korkarsınız, sendikadan korkarsınız, üstelik kulüplerin paraları sizin paranız olmamasına rağmen bunları yapıyorsunuz…
Sokakta ki futbol dahil…
İnönü’deki yarı-yarıya seyirci birlikteliği ile beraber futbolumuzu bize geri verin.
Çekin elinizi ayağınızı…