Son olaylardan sonra herkesin dilinde “futbol bitmiş” sözcüğü dolaşıp duruyor.

Hayır, anlayamadığım ne zaman başladı da şimdi bitti?

80’li yıllarda Kenan Evren’in Ankaragücü’nü kendi keyfine göre 1. Lige aldığında futbol bitmişti.

Kim karşı çıkabildi?

Çıt yoktu…

Tıpkı ilkokul seviyesinde yaptığı resimleri almak için sıraya giren işadamlarının sanatı bitirdiği gibi!

Her dönem ne hikmetse bizim insanlarımız ya hizaya geçer veya sıraya girer?

82 Anayasası’na “evet” dendiği zaman zaten her şey bitmişti.

“Padişahım sen çok yaşa” deyişte, futbol “senin köpeğin olur”a getirildiği zaman zaten sadece futbol değil tüm benlik bitmişti.

Futbol spor olmaktan çıkarılıp siyasi bir argüman haline getirildiğinde, futbol artık futbol olmaktan çıkmıştı.

Bir şehrin dizaynında, bir ülkenin dizaynında yatıştırıcı olarak kullanılan futbol, artık kimliksizleştirilerek bir hizmet sektörü halini almıştı.

Tabii ki her hizmet sektöründe olduğu gibi futbol da bir rant cumhuriyetine dönüştürüldü.

İşte asıl ne olduysa bundan sonra oldu:

Ya, bir ülkede bu rant cumhuriyetinde çalışacak bu kadar vefakâr ve cefakâr insan olur mu? İnanılır gibi değil.

Bizler ise sadece birazcık nakit diyet borcu ödeyerek onların bizler için fedakârlıklarına katlanıyoruz.

Yalnız ne çoklar be kardeşim…

Peki, bu hizmet sektörünün çalışma ofisleri olan kulüplerin durumu?

Kulüpler “yap, işlet, devret” modeliyle yönetilmeye başlanınca, tüm başkanlar devirdeki zaman içinde ciddi gelişim gösterirken(!) kulüpler katlanarak borç batağına gömüldüler.

Her gelen başkanın zihni açıldı?

“Başkan, menajer el ele hep beraber tribüne” hamlesi; futbolda çığır açarak arz-talep dengesini el-ele lehine bozdu.

Ah o eller!

Say say bitmez?

Sahada oynanan oyunla, dışarda sayılan para ise bizim cari açığımızı tetikleyen cinse büründü. Sayma neyse de (…..) o oynamanın neresine katlansak bilemiyorum.

Tabii ki bu rant cumhuriyetinin aslan gibi savunucuları var; medya…

Futbolu o kadar basit konuşuyorlar ki; kültüre hiç gerek yok, zaten tavır sadece refleks, bilgi ise 1980’de gömülmüştü.

O alt başlık konuşmalar ve onun yarattığı etkinin toplumdaki kabulü; hem başkan profilini, hem futbolcu profilini, hem de yurdumun direktör profilini net bir şekilde hatlarını çizerek ortaya koyuyor.

Büyük bir çoğunluğun cebinden alınan paralar böylelikle küçük bir azınlığı mutlu etmek için heba ediliyor.

O çoğunluk… Zaten bütün sorunumuz onlar!

Ah bir anlasalar futbolun yatıştırıcı tablet olduğunu…

O zaman anlarlar; futbolun spor oyunu mu, yoksa provokasyon aracı mı olduğunu?

Kimliksizleştirilen futbol, hizmet sektöründeki en iyi müşterisi olan siyasetin güdümünde tek kale maça dönüşüyor.

İşte orada; şiddet var, kaos var, rant var, şike var…

Sadece ve sadece futbol oyunu yok.

Elle tutulur yanı yok çünkü futbolun eli kirli.

Akıl bağımsızlaşmadan ve sevgi özgürleşmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülemez.

Her şeye bir öğretmene can vererek başlamak lazım…

Memleket o zaman başka türlü bir şey olur.