Büyük markaların futboldan desteğini çektikleri şu dönemde... Böyle başlıyor haberin bir tanesi. Sponsorların futboldan kaçma isteklerine dair hafif bir vurgunun ardından yeni bir sponsorluk anlaşmasının haberi veriliyor.

Büyük markalar futboldan ne diye desteklerini çekiyor, o kısım bu haberde yok. Benim aklıma başka bir soru geliyor: Bu firmaların futbola yaptıkları yatırıma destek denebilir mi? Yani futbol aracılığıyla kendi markalarının tanıtımını yapmaya, adını geniş kitlelere duyurmaya, markasını güçlendirmeye ne zamandan beri ‘destek’ deniyor? Basbayağı karşılıklı kazanma prensibine dayalı bir iş anlaşması bu.

İlk sorunun yanıtını da böylece bulmuş oluyoruz: Firmalar futbol sponsorluklarından çekiliyor çünkü artık isimlerinin futbolla anılması onlara iyi bir reklam fırsatı şöyle dursun, prestij kaybı gibi geliyor.

Eğer futbola ‘destek’ olsalardı, şu kara günlerde kulüplerin ve oyunun yanında durmaları gerekirdi.

Oysa iş yapıyorlar ve kapitalizmin acıması yok.

Aynı zamanlamayla Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’dan bir açıklama geliyor: Passolig uygulamasının bizim için zararı olduğunu düşünmüyorum. Bizim zaten stadımız ve taraftarımız yoktu, şimdi rakiplerimizin de yok.

Arkasından bir ‘şaka yaptım’ bekliyor insan ama yok. Orman ciddi.

Kendisinde olmayanı oldurmakla değil, karşısında olanı yok etmekle sağlanan bir adalet anlayışını tatlı tatlı savunma halinde.

Markalar futboldan kaçıyor, çünkü bitmek bilmeyen kavgalar, boş tribünler, giderek azalan izlenme oranları onlara artık cazip gelmiyor. Ve aynı esnada Türkiye’nin en köklü kulüplerinden bir tanesinin başkanı ‘bizde imkân yoktu, şimdi onlarda da yok, oh olsun’cu açıklamalar yapıyor.

Ve biz hâlâ bu ülkenin futbolunu izlemeye devam etmeye çalışıyoruz.

Desteğe, hem de psikolojik desteğe ihtiyaç duyanlar bizler olabilir miyiz acaba?

Haberlere göz atmaya devam ediyorum. Premier Lig’in naklen yayın hakları için 2016-2019 dönemi için, yani sadece üç sezonluk ihalede teklifin 4 milyar sterlinin altına düşmesi beklenmiyormuş.

4 milyar sterlin!

Futbol başka ülkelerde büyük markaların yatırım araçlarından birisi olmayı sürdürüyor olsa gerek. Zira başka türlü bu para dönmez.

Para demişken, hemen altta bir diğer haberde Beşiktaş Başkanı Yalçın Karadeniz’in açıklamaları yer alıyor. Beşiktaş’ın dibe vurduğunu borçlarının 1 milyar liraya ulaştığını, yolun sonuna geldiklerini söylüyor. Karadeniz. Galatasaray’ın malvarlığına vurgu yapınca Fikret Orman’dan beklenen tatta bir çıkış geliyor kendisine: Onların da aslında o kadar malı yok ki...

Futbol Federasyonu başkanımızdan da bir ‘Premier Lig’in de aslında marka değeri yok ki’ çıkışı beklesek mi acaba?