31 Mayıs’tı… 2 yıl önce yani… Marjinal 5’liye bak anlarsın! Halk ayaklandı işte. “Çevre, insan hakları, demokrasi, hak hukuk” dedi. Mesele gayet basitti! Fakat tuttun; suçluyu tespit ettin…

Lobidir lobi…

• • •
Bir sabahtı; çöpçüler sokağı süpürüyordu. Küçük bir kız çocuğu, hüngür hüngür ölen kuşlara ağladı… Gaza kesmişti tüm şehir. Mehmet İstif kurbanlardan sadece biriydi. Ağzına biber gazı sıktılar; öldü! Oysa biber gazı zararsızdı, durum gayet açıktı:

Organiktir organik!

• • •
Sadece o mu; çok çocuk gitti!

Son tekmeydi; “başım dönüyor” dedi. Bir canavar yaratmıştın. “Benim esnafım işini bilir” çizgisini, “benim esnafım gerektiğinde adam da öldürür” hattına çektin. Esnafı bırak; senin doktorun “Hipokrat’ı” ayaklar altına aldı. Güzel yüzü vardı. Bakmadılar, yüzü soldu! Valin açıkladı:

Arkadaşlarıdır arkadaşları!

• • •
Abdülhamit’i geçtin! “Toplaşmak, eleştirmek, yan bakmak hep yasak kardeşim!” Beğenmeyen Kazlıçeşme’ye gitsin! Ve lâkin o da olmadı. Velhasıl; muhalefet edeni geçtim, eleştireni bile yaftaladın:

Darbecidir darbeci!”

• • •
Meslektaşlarıma öneridir, yolsuzluk dosyalarına kimse bulaşmasın! Çünkü çıtayı nasıl daha yukarı taşıyacaksın! Lafın kısası mevzu açıktı; oğlunla konuştun! Konu komşu toplaşıp dinlemedik mi?

“Şey yapmanızda fayda var tamamen sıfırlamanızda.”

“Evet, tamamıyla sıfırlayacağız inşallah.” Fakat sonradan anlaşıldı, kamuoyu da ikna oldu… Paraleldir paralel!

• • •
Bir önceki, seçimdi… Yereldi… Anadolu Ajansı önceden “müjdeyi verdi!” Yine de umuttu işte; hoop elektrikler kesildi. Kötüye yoruldu. Enerji Bakan’ın, “o kar gibi beyaz gömleğiyle” çıkıp, yüreğimize su serpti, gönlümüzün pasını aldı:

Kedidir kedi!

• • •
Roboski’de insanları öldürmek yetmedi. Katırlar üzerinden iç savaş denemesi yaptırdın. Devletin mermisi, devletin katır inadı oldu. Karların üzerine devrilmiş hayvanlar, hüzünlü bir fotoğraf verdi. Valin yine ikna ediciydi…

İntihardır o intihar!

• • •
Muhtelif zamanda, muhalif gazeteci için çıkıp çıkıp konuştun… Söylemedik laf bırakmadın: “Tabii bu medya bizimle hep uğraştı, hep uğraşıyor. Yazılısı da görseli de... Biz onlara rağmen geldik. Biz milletle geldik, milletle yürüyoruz ve milletle yürüyeceğiz…” Yetmedi; New York Times’lere bile sardın. Bir milyon kitlesi olan gazeteye “one minute” çekip, “sen kimsin yav?” diye sordun. İşte o biraz komik oldu! Ama durmadın… Nezdinde yandaş olmayan gazeteciye hiç çekinmeden kükredin:

Teröristtir terörist!

• • •
Ama gazeteci milleti işte… Ne yapsan rahat durmadı. “Tak” diye manşetten 8 sütuna “döşeyiverdi.” İlaçların altından kalın, kalın füzeler görünüyor. Boru olmasın sakın? Yandaş, trol hep “derleme toplama” peşinde. Ağız değiştirmek de bir formül. Mesajları verdiler: “İnsani yardım dedik ya! Muhaliflere silah ve ilaç da şart değil mi?” Zorlamaya ne gerek var! Yalan dediğin çorap söküğü… İlaçların altından çıkmadı mı bunlar? Antibiyotiklerin arasından! E tamam işte, şekil itibarıyla da benziyorlar zaten! O kadar yalandan sonra, büyüklüğüne de artık bakma. Nasıl olsa bu bile “uyar” bize! Çık adam gibi söyle: “Fitildir fitil!”

• • •
“Yorulmayacağım, terleyeceğim” demiştin. Ama duruşun, bakışın, yürüyüşün, her halin… Tatile ihtiyacın var sanki… Urla da, Zeytinlik Köyü de güzeldir tabi… Ama yüzünden okunan korku… Daha çok bir Avrupa şehri gibi…

Lahey’dir Lahey!

***
Bu ülke de Barış da yalnız değildir!


BirGün medya sorumlusu Barış İnce, yine yapacağını yaptı. Akrostişten bir akrostiş daha çıkarıp yeni savunmasını yazdı. İnce yılmadı bir kez daha aynı yönteme başvurdu. Hakkında 6 yıl istenen İnce’nin davası 2 Haziran, saat 10:00’da görülecek.

“Beş yaşındaki, on yaşındaki çocuklara tecavüz edip bir kravat taktığı için ceza indirimi ile yırtanların ülkesi, bir savunma metni yüzünden bize bunları reva gördü ya…”

İnce’nin savunması aynı zamanda çok acı bir ülke gerçeğinin özeti gibi. Bize ise tek söz söylemek düşüyor: Ne bu ülke ne Barış İnce yalnız değildir!”

KARTAL HESABI - 240 KARAKTER
Gezi her yerde! Hayalet üstünüzde dolaşıyor. Taksim’deki parkta başlayan o büyük direnişin, bitmediğini siz de biliyorsunuz! Ankara, İzmir, Tuzluçayır, Armutlu derken… Şimdi de emekçinin arasına yayılıyor. Ne demiştik: “Bu daha başlangıç!”