Dünyanın ayakta kalan en eski kulelerinden ve İstanbul’un önemli simgelerinden Galata Kulesi, 165 yıldır mülkiyetinde olduğu İBB’nin elinden alınmaya çalışılıyor. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Polat, “Bu kadar değerli bir kültür varlığının, bu kadar basit işlemlerle devredilmeye çalışılması usule ve yasalara aykırıdır” dedi

Galata Kulesi İstanbul’undur

IŞIL ÇALIŞKAN

Galata Kulesi hem İstanbul’un hem de Türkiye turizminin önemli sembollerinden biri. 528 yılında inşa edilen ve 165 yıldır İstanbul Belediyesi’ne (İBB) ait olan kule, Saray İktidarı tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçirilmeye çalışılıyor. Mahkeme devam ederken Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat ile süreci konuştuk.

Galata Kulesi’nin devredilmesi konusu birdenbire neden gündeme geldi?

Galata Kulesi’nin devri bir mahkeme süreciyle değil, özel bir yasa mahkemesiyle ilgilidir. Vakıflar Kanunu’nun 30’uncu maddesi; bir vakıf tarafından kurulduğu ve koruma amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne kamu kurumlarının elindekilerin devredildiği bir statüdür. Özel bir kurumda değil, diğer kamu kurumunun elindeyse bunun Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne nakli gerçekleşir. Bu 2008’de çıkmış bir yasa ve evvelinde de süren bir meseleydi. 2008’den bu yana bu maddenin işletilmesi söz konusuydu. Ama biz bunun 2019 yılının Mayıs ayında başlayan bir süreç olduğunu görüyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Tapu Müdürlüğü’ne yazdığı Galata Kulesi’nin vakıf yoluyla meydana getirildiğini ispat ettiğini iddia ettiği belge üzerinde yazışmayla, Galata Kulesi gibi çok önemli bir İstanbul değerinin mülkiyetinin el değiştirdiğini görüyoruz.

ÇOK AÇIK DELİLLERLE İLERLİYORUZ

Tedbir kararına rağmen tahliye işlemleri başlamış…

Bizden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçme meselesi, İBB’nin dâhil olduğu bir süreç değildi. İBB, ikinci seçim dönemi olması, siyasi politik ortamlar gibi koşullarda dâhi itiraz ederek tapu tescil işleminin iptaline dair mahkemeye gitti. Bunun sonucunda da şu anda mülkiyet davasını yürüten ve ilk defa İBB’nin söz söylediği mahkemede tedbir kararı çıkarıldı. Fakat mülkün 30’uncu maddesiyle devredildiği ve şu an tapu da Vakıflar Genel Müdürlüğü üzerinde olduğu için, bizim tahliye etmemizle ilgili talep işleme konuldu. Mülkiyet davası ve tahliye ret davamız devam ediyordu. Geçen Cuma itibariyle tahliyenin reddini aldığımız yürütme durdurma kaldırıldı ve itirazımız da reddedildi. Şu an mülkiyet davası sürüyor. Mahkemede ayrıntılı bir şekilde tartışıyoruz. Mülk, İBB’ye bu mahkeme sonucunda geri dönecek. Çünkü çok açık delillerle, tarihi belgelerle ve konu üzerine çalışmalarımızla mahkemeye itirazımızı verdiğimiz bir ana mülkiyet davası bu. Dava sürerken tahliyenin gerçekleştirilmesi olayın seyrini de değiştirdi tabi. Biz Galata Kulesi’nin bu şekilde basit bir yapı olmadığını, İstanbul’un bu kadar değerli bir kültür varlığının bu kadar basit işlemlerle devredilmesinin usule ve yasalara aykırı olduğunu iddia ediyoruz.

galata-kulesi-istanbul-undur-731162-1.

Hangi gerekçeyle devir işlemini talep ediyorlar?

Beşinci yüzyılda yapılmış bir yapının Osmanlı Dönemi’nde vakıf yoluyla meydana gelmiş bir yapı olmadığını ispatlamak gibi bir garabetle karşı karşıyayız. Biz şu an mahkemede, yapının vakıf yoluyla Osmanlı Dönemi’nde yapılmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Galata Kulesi yüzlerce kitap, binlerce yazı, ispata muhtaç olmayacak kadar tarihsel belgenin, bilginin olduğu bir konu. Bizans Dönemi’nde yapılmış, sonra Cenevizli döneminde baştan aşağı yeniden yapılan ve Osmanlı Dönemi’nde yangın fonksiyonu gibi bazı basit onarımlarla kullanılıp hiçbir zaman vakıf fonksiyonuyla kullanılmayan bir yapının Osmanlı Dönemi’nde vakıf yoluyla meydana getirilmediğini ispat edeceğimiz bir davaya giriyoruz. Biz kazanacağımızı çok iyi biliyoruz. Çünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu maddeden faydalanabilmesi için, önce Galata Kulesi’nin vakıf yoluyla meydana geldiğini ispat etmesi gerekir ki başvurusunda böyle bir ispat yoktur. İkincisi vakıf olmadığı için bu yapı vakıf kültür varlığı değil, kültür varlığıdır. Her eski eser vakıf kültür varlığı değildir. Bu konuda çok yazı bulabilirler ama kulenin bir vakıf ilişkisi olduğuyla ilgili tek satır bulamazlar.

KULE-İ ZEMİN’İN GALATA KULESİ İLE İLİŞKİSİ KESİNLEŞMEDİ

2019’da Kule-i Zemin Vakfı adına tescil edilmişti. Bu işin aslı nedir?

Dava dosyasında Kule-i Zemin Vakfı diye bir vakfın olduğu iddia ediliyor. Fakat o vakıfın Galata Kulesi ile ilgili ilişkisi de kesinleşememiştir. Oradaki kule ifadesinden ötürü ve coğrafik yakınlığından dolayı, onu Galata Kulesi’ne bağlamak gibi tarihe uymayan bir yöntem izleniyor. Kule-i Zemin demek kulenin dibi demektir. Ve sadece Galata Kulesi’nde değil, yaygın bir şekilde Osmanlı coğrafyasında çeşitli sur, duvar vs’nin etrafındaki toprak alanlara bu zamanında boş olan hendeklerin araziye dönüşmesiyle adı Kule-i Zemin’e dönüşmüş bir durumdur. Yani gerçek düzlemde olmayan bir iddiadır bu.

Bu pandemi sürecine yoğunlaşılmış bir alanda tahliye için ana dava dururken bu kadar hızlı davranılmasına, kültür politikalarıyla ve turizm hayatının tamamen durduğu bir noktada tam olarak ne fayda sağlayacağını anlayamıyoruz.

MÜZE PROJEMİZ SÜRÜYORDU

Ekrem İmamoğlu mektubunda Kültür Bakanlığı’na dair kesin olmayan bir projenin belirsizliğinden bahsediyor. Detayları var mı?

Kültür Bakanlığı’nın İstanbul’da dair proje yaparken önüne koyduğu çerçevenin muhteviyatını resmi olarak öğrenilebilmiş değiliz. Bizimle paylaşılmış bir proje detayı yok. Tabii ki bir kültür projesine biz elimizden gelen desteği veririz. Galata Kulesi ile ilgili Anıtlar Kurulu’na bu yapının restorasyon ihtiyacını ne de buranın müzeye dönüşmesi için gerekli fonksiyon değişikliği projesini göndermiş değil.

Herhalde kamuoyu da takdir eder ki Galata Kulesi’nin restorant haline getirenler biz değildik. Biz göreve başladığımızda Kasım ayında Galata Kulesi’nin müze olarak değerlendirilmesi için başkanımızla sahada ziyaret etmiştik. O kayıtlar hala duruyor. Biz göreve başlar başlamaz İstanbul’un gözü olarak 1500 yılına tanık olan bir göz olarak algılanması ve müze olarak tasarlanması gerektiğini düşünerek çalışmalarımızı tamamladık, bitirdik. İBB için restorasyon yaptırıp, müzeye dönüştürmek için 2 tane bizden önceki yönetimle başlayan ve bizim de devam ettirdiğimiz bir konu.