Antalya deplasmanında ilk puan kaybını yaşayan Galatasaray evinde ağırladığı Kasımpaşa’yı 2-0’lık skorla geçti

Galatasaray kaldığı yerden

Galatasaray geçtiğimiz hafta Antalya deplasmanındaki puan kaybı ile kafalarda oluşan şüpheleri Kasımpaşa’yı 2-0 mağlup ederek şimdilik boşa çıkardı.

Tipik bir Galatasaray iç saha maçının ilk 45 dakikası geride bırakılmıştı, Cüneyt Çakır takımları devre arasında soyunma odasına davet ettiğinde. Arena’da oynanan bir önceki maçla karşılaştırıldığında Sivasspor’dan farklı olarak Kasımpaşa kendi orta sahası ile defans hattı arasında aslında daha serbest bıraktı Galatasaray’ı, ancak özellikle Tolga, Rodrigues ve Belhanda’dan oluşan Gomis’in arkasındaki üçlü dikkatsiz ve savruk olunca kalelerinde çok fazla tehlike görmediler. Tabii bu savrukluk sonrası gelen top kayıplarının bir uzantısı olarak ön alanda da Galatasaray defansını zorlayacak birkaç fırsat geldi ellerine. Maicon ve Serdar Aziz’in baskıya katılmak için tandemi neredeyse orta yuvarlağa getirdikleri anlarda, takım arkadaşları Eduok’un boş koşularını zamanında görebilselerdi Nijeryalı Muslera ile birkaç kez karşı karşıya kalabilirdi. Tabii bunun gerçekleşmemesi sadece Kasımpaşalı futbolcuların eksikliğinden kaynaklanmıyor, Galatasaray’ın, rakibi, kaosu andıran bir presin içinde ezme operasyonunun ardından o gol pasının bir türlü konsantre şekilde atılamamasından da kaynaklanıyor. Bu kaosun içinden çıkabilecek orta saha ve kenar oyuncuları olan Başakşehir ve Beşiktaş gibi takımlar, sarı-kırmızılılar benzer boşlukları yarattıklarında daha fazla problem yaratabilirler. Devreyi kapatan gol için ise Gomis’e övgü yollamaktan başka çaremiz yok. Neredeyse kaybolmuş bir vuruş açısını oldukça soğukkanlı bir hareketle ardına kadar açarak yakın direğe yaptığı vuruş toplu bir ustalık göstergesiydi.

İkinci yarıda Kemal Özdeş takımın oyun felsefesini değiştirip rakip alanda farklı bir uç oyuncu denedi, fakat burada Galatasaray’ın geçtiğimiz haftadaki Antalyaspor maçında olduğu gibi daha fazla geriye yaslanacağını düşünmüş olmalı.

Halbuki statik bir forvet olan Rangel’i oyuna almak yerine, ikinci gol için bastırarak arkasında hemen hemen ilk yarıdaki kadar boşluk bırakan rakibini yine Eduok ile avlamakta ısrar etse belki de Mariano’nun ileride yakalandığı birkaç pozisyonda Trezeguet’nin yaşadığı fırsatların benzerini Latovlevici’nin tarafından da yakalayacaktı. Rangel ancak maçın 2-0’a gelmesinin hemen ardından bir pozisyon bulabildi, ancak o sırada maçın kaderi çoktan tayin edilmişti.

Bu arada şunu net olarak belirtmek lazım ki Galatasaray hala yan toplarda ilk topları almada büyük problem yaşıyor. Özellikle ceza sahası içerisine dışa doğru kavis alan toplarda Muslera da dahil olmak üzere savunma oyuncularının önemli alan paylaşımı ve pozisyon hataları var. Geçtiğimiz sezondan bu yana Tudor’un hala değiştiremediği zaaflardan bir tanesi.