Galibiyete taraftar gölgesi

Galatasaray, beklendiği gibi zor geçen ve sonuna kendi taraftarınca gölge düşürülen maçı kazanarak liderliğe yükseldi.

Galatasaray’ın maçın hemen başında, son haftalardaki fişek sağ kanat oyuncusu Sacha Boey’in bireysel yaratıcılığı ile bulduğu golün, sezonda o ana kadar kalesinde gol dahi görmemiş lider Konyaspor’u moral açısından çok etkilememesinin en önemli sebeplerinden birisi bir teknik direktör takımı olması. İlhan Palut’un net olarak, skordaki dramatik değişiklikler karşısında çok fazla sarsılmayan bir takım yaratmış olmasını maçın ilerleyen dakikalarında net olarak gördük. Konyaspor’un, ev sahibinin 2 açık oyuncusunu taç çizgilerine hapsedip Gomis ile olan alışverişini olabildiğince kesmeye çalışması ve Bytyqi’nin olduğu sol kanata sürekli yaklaşan Bruno Paz’ın desteğiyle (bunu hücumda da çok sık yaptılar), Boey’in bindirmelerinin sayısını olabildiğince azaltması, oyun kontrolünün 5. dakikadan sonra Konyaspor’a geçmesini de beraberinde getirdi. Burada Muslera’nın kalesini birisi gol olmak üzere 2 kez yoklayan ve tehditini çok net hissettiren Endri Cekici’nin kenara gelmesi onlar için büyük şanssızlık. Buna rağmen ilk yarı boyunca en fazla göze çarpan şey, Konya defans oyuncularının, Galatasaraylı hiçbir oyuncuya, yüzü kaleye dönük rahat şut imkanı tanımamaları ve sarı-kırmızılıların buna Gomis ile birkaç kez, Mertens ve Kerem ile yaklaştığı anlarda topun önüne en az 3 kişiyle set çekerek bu şutları önlemeleriydi. Çok erken gol yedikleri maçta böyle bir savunma konsantrasyonunu korumaları takdire şayan ki, bu da kalelerini bu maça kadar neden kapattıklarını gösteriyor.

Maçın ikinci yarısında Yusuf ve Icardi’nin oyuna girişleri Galatasaray’ın bekleri çizgiye indirerek 2 açık oyuncusunu da kenar forvetler olarak kullanabileceği, geçiş oyunu sırasındaki 3-1-6 dizilişinin de çöpe atılmasına sebep oldu, zira oyun tamamen Yusuf’un bireysel yaratıcılığı sonucu oluşacak ataklara kalmıştı. Okan Buruk’un böyle bir planı uygulamak istemediği muhakkak, ancak pratikte, maçın sonunun yaklaşmasıyla karşımıza çıkan buydu. Ama, Galatasaray’ı öne geçiren golün, aynen geçen hafta Oliviera’nın Kerem’i kaçırması gibi, Van Aanholt’un Dubois’yı çizgiye indirdiği bir hücumda gelmesi, hem takım hem teknik kadro için bir mesaj adeta.

Maçın son anlarında tribünden sahaya atılan yabancı maddeyle ilgili yorum yapmak ise oldukça zor. Takımınız 2-1 önde, bu skora oldukça zor bir maçla ulaşmış, maçın bitimine birkaç dakika var, rakip sahadan bir taç atışı kullanılacak, rakibiniz 10 kişi ve siz sahaya yabancı madde atmaya karar verip bunu uyguluyorsunuz. Üstelik ortada, bizde çok sık sığınılan bir bahane olan tahrik dahi yok. Rakip futbolcu, hakeme, taçı atacak tarafla ilgili bir itirazda bulunuyor. Bu maddeyi atan şahıs ve şahıslar muhtemelen sosyal medyada dolaşıyor, futbol takımıyla alınan kararlara etki etmeye çalışıyor ve daha acısı tribünde bir koltuk işgal ediyor. Söylenecek hiçbir şey yok.