Vatanı savunuyoruz diye elinde olan dövizi üç kuruşa satan orta sınıf kardeşim, şimdi dizini dövmekle meşgul. Gündem değişti, ahali duruma alıştı olan ona oldu. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi vatandaşın parasını çar çur etti, kur farkından doğan zarar da yine vatandaşın sırtına bindi. Arada bu al-satlarla zengin olanları tespit etme işiyse bir başka bahara kaldı. Şimdi başka ciddi işlerimiz var, fetihle meşgulüz… Bakın bunu niye anlatıyorum…

Burası Türkiye, devlet tedavülden kalkmış durumda. Mesela bir bakan Hollanda için “Resmen orada OHAL var” diyerek ağır eleştiri yapıyor! Neden? Çünkü Hollanda insan haklarına, hukukun üstünlüğüne saygı göstermekle yükümlü! E bizde öyle mi? Buralarda OHAL yok, artık durup dururken tutuklanmak, tartaklanmak, işinden atılmak, terörist ilan edilmek falan günlük sıradan işler. Bakanın şaşırması doğal… Şehadet şurubu içemeden döndü memlekete…

Başbakan: “Bizden özür diledi Hollanda” dedi. Doğru da bir bilgi eksik! Adamlar bizim başkonsolosu gözaltına almışlar. Yani dünyanın hiçbir ülkesine yapamayacakları bir uygulama olmuş. Felaket! Cumhurbaşkanını temsil eden kişiyi tutuklamak demek, Türkiye’yi tutuklamak demektir! Burada bir yanlışlık olduğunu söylüyor, özür diliyor Hollanda. Yani diyorlar ki: “Biz hukuka, uluslararası diplomasiye uyan bir ülkeyiz, sizin bakana yaptığımızdan pişman değiliz, lâkin başkonsolos işi yanlış oldu” Ortada Binali Beyin dediği türden bir özür yok…

Bu arada Numan Bey kalktı ve yaptırımlardan söz etti. Baktım içi boş. Zaten Hollanda Başbakanı da “Bize niye yaptırım uyguluyorlar anlamadım” dedi. Kaldı ki Mehmet Şimşek ve Zeybekci asla iktisadi bir yaptırım olmadığının altını çizdiler. E piyasa tıkır tıkır işlemeli. Ayrıca Binali Beyin gemicikler Hollanda sularında yüzmeye devam ediyor. İç pazara yönelik oyun alabildiğine sürmekte! Kabadayılık var, icraat yok… Zaten olmasını gerektiren bir durum da yok!

Bizi ileri demokrasiye taşıyacağı yalanını liberaller eliyle yutturan AKP, artık dünyada hiçbir kapıdan giremez halde. Bundan hoşnut olduğum sanılmasın, canım yanıyor. İki nedenle; ilkin orada yaşayan insanlarımızın bundan sonra işi çok zor olacak, diğeriyse artık herkes üçüncü ligde oynadığımızı tescil etti ve ciddiye alınmıyoruz. Bunu halkımıza layık görmüyorum… Üstelik habire babalanan siyasilerimiz mehter takımı adımlarıyla diplomasi yürütüyor…

Bu ülkenin iki yüz yıllık anayasa deneyimi çöp olmak üzere. Yüz yıldan fazladır kazanılmış meclis deneyimi çöp olmak üzere. Yılların birikimi yok ediliyor. Kültür, sanat yaşamı, siyasi ortam, üniversiteler çöle döndü. Yakında ahmaklık, cehalet sınavlarda tercih nedeni olacak. Ordu Mit’e, MİT hükümete, hükümet ikisine, cumhurbaşkanı topuna güvenmiyor. Kimse resmi evrak altına imza atmak istemiyor. İş insanları mallarına el konulacağından, kayyum atanacağından korkuyor. Sokakta yurttaş nerede tecavüze uğrarım endişesi içinde. Bombalardan sıyrılıp, hayatta kalmayı başaranlar kendini şanslı sanıyor. Şaka artık kaka oldu! Kimse yarın neye uyanacağını bilmediği için risk almak istemiyor.

İşte tablo böyle sevgili AKP’li kardeşim. Yarın bu siyasal İslamcı iktidar, 16 Nisan geçer geçmez, hemen bir “kandırıldık” senaryosu hazırlayıp, tornistan yapacaktır haberiniz ola! Sakın ha gaza gelip ineklerinizi boğazlamayın. Benden söylemesi. Ha eğer hayırlı bir iş yapmak istiyorsanız, hiç tereddüt etmeden “Hayır”a vurun mührü. Bakın ruhunuz nasıl püfür püfür esen özgürlük rüzgârıyla serinleyecek…