Gazeteci Abidin Dino

Yirmili yaşının başında, haber peşinde koşan genç bir gazetecidir. Perapalas’ta bir gece haber avındadır. Birden otelin üst kattaki koridorlarında yalınayak, don-gömlek dolaşan bir Fransız ile burun buruna gelir. Bu, o sırada Türkiye’yi ziyaret etmekte olan Fransız elçisi Henriot’tur.

Fransız konuğun banyosunun musluklarından biri çalışmadığı için tamirci aradığı anlaşılacaktır.

Genç gazeteci ise 1930’lu yılların başında hayatını hem karikatür çizerek hem gazetecilik yaparak kazanan Abidin Dino’dur.

O yıllarda Dino’nun bir başka uğraşısı İstanbul Boğazı’nı Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya yüzerek geçmesidir.

Gazetecilik yaşamında da ilginç kişilerle tanışacaktır.

Örneğin bunlardan biri, İstanbul’a bir konferans vermek için gelen ünlü İtalyan fütüristi, şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni faşist Filippo Tommaso Marinetti’dir.
Bir başkası, o sıralarda Marcel Proust üzerine önemli bir kitap yayımlamış Leon Perquin’dir.

Bir önemlisi de dünyanın en velut yazarı bilinen George Simenon’dur.

Simenon yeni bir evlilik yapmıştır. İstanbul Boğazı’nda, Kandilli’de Polonyalı kont Ostrorog’un görkemli yalısında kalmaktadır.

Simenon’un İstanbul’da geçen bir polisiye roman yazacağı düşünülerek romana uygun durumlar yaratılır.

Uyduruk bir esrar tekkesine götürülür, özel bir esrar partisi, polis baskını düzenlenir.

Sonuçta, Dino’nun pek de başarılı bulmadığı “Evenos’un Müşterilerinden Biri” romanını kaleme alacaktır.



Roman daha sonra Türkçeye çevrilecek, Türk-Fransız-Alman yapımı, İstanbul’da geçen Philippe Venault’un yönettiği bir film olarak sinemaya da uyarlanacaktır.

Türk komünistlerinin belleği ve belgeliği Rasih Nuri İleri’ye göre Abidin Dino’nun yaşamında da gariplikler vardır.

Örneğin “Gerilla” resimlerinin başına gelenler bunlardan biridir.

Dino, “Gerilla” resimlerini Amerika’ya götürmek üzere Ayasofya Müzesi’ni restore eden Whitimore’a vermiştir.
Resimlerden yıllarca ses çıkmaz.

Yıllar sonra, resimlerden kesinkes ümit kesildiği bir sırada Aliye Berger, Rasih Nuri’ye bir mektup yollar.

O sıralarda, Surp Agop’daki Şakir Paşa Apartmanı işhanına dönüştürülmek üzere müteahhide verilmiş ve apartmanın tavanarası odalarında bir resim rulosu bulunmuştur.
Bu rulo, otuz-kırk yıl önce Whitimore’a teslim edilen resimlerdir.

Whitimore, uçağa binecekken resimleri götürmeyi sakıncalı bulmuş ve Fahrünnisa Hanım’a teslim etmiş, Fahrünnisa ise ruloyu apartmanın tavanarasına bırakmıştır.

Rasih Nuri, büyük bir sevinçle Abidin’e müjdeyi verir.

Fakat Dino bunu önemsemeyecek, sonunda “Resimler sende kalsın, ne yaparsan yap!” diyecektir.

Abidin Dino Adana’da sürgünken bir de oyun yazacaktır: “Kel”…

Bu, onun ilk kitabıdır.

Kitap basılır basılmaz Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılır.

Akıbetini de Dino şöyle açıklayacaktır:

“Kel ne oldu? Hiçbir şey. Yeni bir baskısı da yapılmadı. Toplatılan baskıdan elde belki sekiz-on tane kalmıştır, ama bilmiyorum hangi ellerde?”

“Kel”, Rasih Nuri’nin arşivinde olabilir mi?