Şilili Yazar Isabel Allende: Darbe sonrası yoksulluk aşırı büyürken, iş ve finans çevrelerine, ordunun bazı üyelerine ve Pinochet’nin akrabalarına ölçüsüz derecede kâr sağladı. Şili, dünyada en yüksek ekonomik eşitsizliğin olduğu ülkelerden biri haline geldi. Bugün, neredeyse yarım yüzyıl sonra, ekonomik ve sosyal istikrarımız var ama o eşitsizlik hâlâ sürüyor.

Gazeteci yazar Isabel Allende BirGün'e konuştu: Şili’de darbenin etkileri hâlâ sürüyor

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF

Güney Amerika ülkesi Şili’de sosyalist Salvador Allende hükümeti, 46 yıl önce bugün, 11 Eylül 1973’te ABD destekli bir darbeyle devrildi. 1970 seçimlerini Unidad Popular (Halk Birliği) koalisyonuyla kazanan Devlet Başkanı Allende, bombardıman altındaki başkanlık sarayı La Moneda’da hayatını kaybetti.

Allende hükümeti, seçim sonrası ABD’li şirketlerin büyük çıkarlarının olduğu ülkede, yoksul halkı gözeten ekonomik eşitlik ve kamulaştırma politikalarını uygulamaya başlamıştı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissenger, Devlet Başkanlığı koltuğuna oturmasını engelleyemedikleri Allende’yi devirmek için bir darbe planladı. Bu şekilde iktidara taşınan faşist Pinochet 17 yıl ülkeyi yönetti. Darbenin ardından 3 binden fazla kişi öldürülürken, içinde tutuklanan ve işkence görenlerin de bulunduğu mağdur listesi 40 bin kişiyi geçti.

Salvador Allende’nin ikinci kuşak kuzeni Isabel Allende, bir gazeteci olarak tanıklık ettiği o dönemi, Türkçeye ‘Yüreğimdeki Ülkem’ olarak çevrilen kitabında, “Sol düşüncenin son tohumunu yok etmek ve yerine zalim kapitalizmi ekmek için vahşi baskılar kullanıldı” diye anlatacaktı. Isabel Allende, 1975’te, evinin bahçesinden aldığı bir avuç toprakla ülkesini terk ederek Venezuela’ya göçtü. Şu anda ABD’nin California eyaletinde yaşayan yazar Allende, BirGün’ün sorularını yanıtladı…

gazeteci-yazar-isabel-allende-birgun-e-konustu-sili-de-darbenin-etkileri-hala-suruyor-622399-1.

ABD, önce Salvador Allende’nin iktidara gelmesini önlemeye çalıştı, başarılı olamayınca bir darbe planladı. Allende hükümetinde ABD’yi ve kapitalist elitleri rahatsız eden neydi?

Soğuk Savaş dönemiydi. Batı Yarımküre, ABD etkisi altındaydı. ABD, özellikle Küba Devrimi’nin başarısından sonra, Latin Amerika’da Sovyetler Birliği’nden ilham alan hiçbir sol hareketi kabul etmeyecekti. Muhafazakâr güçler, CIA yardımıyla, Silahlı Kuvvetleri, çıkarları için kendi paralı askerleri gibi kullanıyorlardı. Bu; Şili, Arjantin, Uruguay, Brezilya, Orta Amerika gibi yerlerde de oldu.

Salvador Allende, Şili Anayasası ve ülkedeki uzun süreli demokrasi geleneği çerçevesinde derin sosyal ve ekonomik değişimler ileri sürüyor ve gerçekleştirmeye çalışıyordu. Bu, Küba’dan ilham alan devrimci hareketlerden ve gerillalardan farklı bir yaklaşımdı. Allende’yle savaşmak için demokrasimizi yok etmek isteyen muhalefetin yaptıkları ve hükümetin hataları, bir sosyal, ekonomik ve siyasi kriz yarattı. Allende yönetimi altında, hayat zordu ama değişim umut edenler için ilgi çekiciydi.

Eğer darbe olmasaydı, Allende öldürülmeseydi, bugün ne farklı olurdu?

Bunu bilmek zor, fakat sanırım Şili’de demokratik sosyalist hükümet deneyi başarıya ulaşmış olurdu, bu fikir tüm kıtada yayılabilirdi ve belki de Latin Amerika’nın sömürgeleştirme sonrası eşitsizlik, sömürü ve adaletsizlik laneti tersine dönerdi. Venezuela’daki ekonomik felaket çoğunlukla, “Şili’de darbe olmasaydı ne olurdu” sorusu karşısında örnek olarak kullanılıyor. Söyleyebileceğim tek şey Maduro’nun Allende’nin vizyonuna sahip bir devlet adamı olmadığı.

Pinochet, iktidara gelir gelmez ABD’yi memnun etmek için çalışmaya başladı. Darbenin hemen sonrasında ne tür sosyal ve ekonomik politikalar uygulandı?

Pinochet, dünyanın en uç neoliberal ekonomik politikalarını uyguladı. Bu politikalar Milton Friedman ve Chicago Boys (Chicago Üniversitesi’nde eğitim gören, serbest pazarı savunan bir grup Şilili ekonomist) denilen bir grup Şilili genç ekonomistten ilham alıyordu. Sermayenin serbest dolaşımı ve dokunulmazlığı vardı. İşçiler zalimce baskılarla susturuldu. Friedman’ın 1975’te Şili gezisi sırasında methiyeler düzdüğü “Şili Mucizesi” denilen şey yaratıldı. Bu çeşit bir neoliberalizm özgür bir demokraside mümkün olmazdı.

gazeteci-yazar-isabel-allende-birgun-e-konustu-sili-de-darbenin-etkileri-hala-suruyor-622400-1.

Darbenin hemen ardından ülkede nasıl bir atmosfer hâkim oldu?

Ülke uzlaştırılamaz iki parçaya bölündü. Halkın çoğunluğu baskılardan çekiyor, birçok kişi de korku içinde yaşıyordu. Öte yandan nüfusun en az üçte biri diktatörlüğü destekliyordu. Bu kişiler diktatörlüğün ülkeyi komünist diktatörlükten kurtardığını düşünüyorlardı. Aşırı yoksulluk büyürken ve orta sınıf krediyle yaşarken, “Şili Mucizesi”, iş ve finans çevrelerine, ordunun bazı üyelerine ve Pinochet’in akrabalarına ölçüsüz derecede kâr sağladı. Şili, dünyada en yüksek ekonomik eşitsizliğin olduğu ülkelerden biri haline geldi. Bugün, neredeyse yarım yüzyıl sonra, ekonomik ve sosyal istikrarımız var ama o eşitsizlik hâlâ sürüyor.

ABD bugün de emperyalist müdahaleci politikalarını devam ettiriyor. Bu politikaların dünya halklarına etkileri için ne söylersiniz?

ABD’nin dış politikası genellikle, eylemlerinin diğer ülkelerdeki sonuçları konusunda kör olmuştur. Bunun Orta Amerika’daki en aşikâr örneklerinden biri özellikle Guatemala, El Salvador ve Honduras’ta 50’lerin sonlarında başlayan, 80’lerde ve 90’larda pik yapan ve hâlâ tahribat yaratmakta olan müdahaleleri. Geçmişte, ABD, Amerikan şirketlerinin ve elitlerinin çıkarlarını savunmak için ilerici başkanları görevden indirdiler, askeri vahşeti desteklediler. Guatemala’da yerli halka karşı soykırımı tüm toplulukları yıkıma uğrattı ve bu topluluklar bir daha ayağa kalkamadı. “Mülteci krizi” denilen şey, bu ülkelerde ABD tarafıdan desteklenen politikalarca yaratılan aşırı yoksulluk, yolsuzluk, şiddet ve eşitsizliğin doğrudan sonucu. Bugün, Trump yönetimi altındaki Amerikan hükümeti, kitlesel göçe neden olan sorunları çözmeye çalışmak yerine, son derece gerekli olan ekonomik yardımları azalttı ya da kesti, duvarlar inşa etmeye ve göçmenleri, sığınma talep edenleri ve mültecileri şeytanlaştırmaya odaklandı.

gazeteci-yazar-isabel-allende-birgun-e-konustu-sili-de-darbenin-etkileri-hala-suruyor-622401-1.

ONU DÜRÜSTLÜK VE CESARET ADAMI OLARAK TANIYORUM

“Babamın bizi terk etmesi sonrası, Salvador Allende, babamın ailesinden anneme ve bize; üç çocuğuna yakın kalan tek kişiydi. Üvey babam Ramón Huidobro’nun yakın arkadaşıydı. Başkan olduktan sonra onu Arjantin Büyükelçisi olarak atadı. Seçimden sonra, Allende’yi belli aralıklarla gördüm, çoğunlukla da üvey babam ona doğrudan rapor vermek için Santiago’ya seyahat ettiğinde… Bu ziyaretlerde -yılda üç ya da dört kere- Allende’nin evinde ailece yemek yerdik. Onu doğruluk, dürüstlük ve cesaret adamı olarak hatırlıyorum; mizah anlayışı, rafine bir zevki (o zaman çok eleştirilirdi), güçlü bir aile düşüncesi vardı ve arkadaşlarına çok bağlıydı. Pinochet, diğer generaller ve pek çok politikacı gibi, birlikte çalıştığı, yıllarca sıklıkla görüştüğü kişilerin kendisine ihanet edebileceğini hayal bile edebildiğini zannetmiyorum.”

gazeteci-yazar-isabel-allende-birgun-e-konustu-sili-de-darbenin-etkileri-hala-suruyor-622444-1.