Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum, kamuoyunda af yasası olarak bilinen düzenlemeye ilişkin BirGün’e değerlendirmelerde bulundu. Buyum, yeni yasayla gazeteciler ve siyasilerin kapsam dışında bırakılmasının bir hak ihlali olduğunu söyledi

‘Gazeteciler derhal şartsız tahliye edilmelidir’

DİDEM MERCAN

Koronavirüs nedeniyle yaklaşık 100 bin tutuklunun erken tahliye edilmesini sağlayacak, kamuoyunda af yasası olarak bilinen düzenlemeye ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşmasının ardından tepkiler büyüyor. Yasa kapsamında siyasi hükümlülerin ve gazetecilerin kapsam dışı bırakılması ise çok fazla tepki topladı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum BirGün’e yaptığı değerlendirmede gazetecilerin de kapsama dahil edilip derhal şartsız bir şekilde tahliye edilmeleri gerektiğini söyledi.

Koronavirüs salgını için uygulamaya konulan yeni infaz uygulamasıyla gazeteciler ve siyasilerin tahliye edilmediği her gün hastalığa da mahkum edilmeleri anlamına geldiğinin altını çizen Buyum, “Meclis’te kabul edilen yasal değişiklikler, cezaevlerinde tutulan ve henüz hüküm giymemiş on binlerce insanın, hüküm giymiş gazetecilerin, siyasetçilerin, hak savunucu olanların, avukatların, öğrencilerin ve birçok kişinin sağlıklarını ve hatta yaşamlarını büyük tehlikeye sokan bu hastalığa da mahkum edilmeleri anlamına geliyor. Cezaevlerine haksız bir şekilde konulmuş insanların, sağlık problemleri veya yaşları nedeniyle yüksek risk altında olan tutuklu ve hükümlülerin derhal tahliye edilmesi gerekiyordu ancak Meclis, hem Türkiye içinden hem de uluslararası çapta yetkililerden yapılan yaygın çağrıları dikkate almadı” dedi.

gazeteciler-derhal-sartsiz-tahliye-edilmelidir-717154-1.Meclis tartışmalarının ardından tutuklu gazeteci ve siyasilerin yasal değişiklikler kapsamına alınmadığına dair tatmin edici bir açıklamanın yapılmadığını ifade eden Buyum sözlerine şöyle devam etti: “Bunu anlamakta herkes gibi büyük güçlük çekiyoruz. Bu oylama, cezaevlerinden ölüm ve salgının yayılmaya başladığı haberleriyle eş zamanda yapıldı. Yetkililer derhal virüsün daha fazla yayılmasını engelleyecek tedbirler almalı, cezaevlerinde kalanların sağlık hizmetlerine erişimlerini sağlamalı ve tahliyelerde ayrımcılığı sona erdirmelilerdir’’

YAŞANAN BİR HAK İHLALİDİR

Tutuklu gazetecilere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Buyum, “Gazetecilerin tutukluluğunun devam etmesi kesinlikle adil değildir. Gazeteciler, hak savunucuları ve diğer tutuklu ve hükümlüler sadece insan haklarını savundukları ya da işlerini yaptıkları için cezaevindeler. Bu insanlar tutuklanma veya hüküm giyme bir yana dursun, gözaltına bile alınmamalılardı. Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri altında garantiye alınmış haklarını kullananların adil olmayan yargılamalarla cezaevlerine gönderilmeleri defalarca vurguladığımız büyük bir hak ihlalidir. Bu kişiler derhal ve şartsız tahliye edilmelidir’’ dedi.


Geçtiğimiz günlerde Milena Buyum Ceza İnfaz Yasasına İlişkin yazılı bir açıklama da yapmıştı. Yazılı açıklamanın tam metni şöyle:

‘COVID-19 pandemisi karşısında yaklaşık 100 bin mahpusun erken tahliye edilmesini sağlayacak olan fakat tahliyesi değerlendirilmesi gereken birçok kişiyi kapsamayan kanunun Meclis’ten geçmesinin ardından Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum şunları söyledi:

“Türkiye’nin cezaevlerinde uzun süredir devam eden aşırı kalabalıklığı azaltmaya yönelik her türlü adımı memnuniyetle karşılıyoruz; fakat sadece alternatif bir tedbir olmadığı zaman başvurulması gereken tutuklu yargılama nedeniyle cezaevinde bulunan on binlerce kişinin durumunun tahliye edilmek üzere değerlendirilmeyecek olması derin bir hayal kırıklığı yaratıyor.

Türkiye’nin aşırı derece geniş terörle mücadele yasaları kapsamında adil olmayan yargılamalar sonucunda haklarında hüküm verilen kişiler şimdi de bu ölümcül hastalığa yakalanma ihtimaline mahkum ediliyor.”

Türkiye'nin aşırı kalabalık cezaevleri, ciddi bir hijyen eksikliğinden dolayı özellikle risk grubundaki mahkum veya tutuklu mahpuslar için tehlike arz ediyor. Yeni tedbirler, tutuklu yargılanan, yani herhangi bir suçtan hüküm giymemiş kişiler; gazeteciler, avukatlar, siyasi aktivistler ve insan hakları aktivistleri dahil olmak üzere sadece konuştukları için aşırı geniş terörle mücadele yasaları kapsamında hüküm giymiş kişiler; hatta ileri yaş veya sağlık problemleri nedeniyle yüksek risk altında olan terörle mücadele yasaları kapsamında mahkum edilmiş kişiler de dahil olmak üzere bazı mahpusların serbest bırakılmasına izin vermiyor.

Adalet Bakanı’nın beş açık cezaevinde 17 hükümlüye COVID-19 teşhisi konulduğunu ve bu hükümlülerden üçünün ise hayatını kaybettiğini açıkladığı gün, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da kanunda değişiklik yapılmasına dair teklif 13 Nisan’da TBMM’de kabul edildi.

Milena Buyum sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türkiye hükümeti doğru olanı yapmalı ve yalnızca barışçıl düşüncelerini açıkladığı için cezaevinde tutulan herkesi serbest bırakmalıdır.

Ayrıca yetkililer, tutuklu yargılanan kişiler ile yaşı veya sağlık sorunları nedeniyle özellikle risk altında bulunan mahpusları hangi suçtan mahkum edildiği ve cezaevine gönderildiğine bakılmaksızın tahliye etmeyi ciddi şekilde değerlendirmelidir.”


NE OLMUŞTU?

Söz konusu yargı paketi 31 Mart'ta TBMM’ye getirildi. 2-3 Nisan'da Adalet Komisyonu’nda değerlendirilen paket, kapsamını genişletecek önemli bir değişiklik yapılmaksızın kabul edildi.

Devlete karşı işlenen suçlar, cinayet, cinsel ve uyuşturucu ile bağlantılı bazı suçlar ve terörle mücadele yasaları kapsamında mahkum edilmiş olanlar hariç hükümlüler haklarında verilen cezanın yarısını cezaevinde geçirecekler.

Bazı hükümlüler, cezasının uzunluğuna ve durumunun hassasiyetine bağlı olarak erken tahliye edilecek veya cezasını ev hapsinde tamamlayacak. Bunlar arasında 65 yaşından büyükler, küçük çocukları olan kadınlar ve ciddi hastalığı olan mahkumlar bulunuyor.

Zaten açık bir cezaevinde bulunanlar, Mayıs ayı sonuna kadar ev hapsinde kalmak şartıyla tahliye edilebilecekler. Salgının devam etmesi durumunda ev hapsi uygulaması iki kere iki ay daha uzatılabilecek.

Çok sayıda uluslararası insan hakları kuruluşu Türkiye’ye yasa kapsamı dışında bırakılan mahpusların da tahliye edilmesini sağlama çağırısında bulundu. İnsan hakları ve ifade özgürlüğü alanında çalışmalar yürüten 27 sivil toplum örgütü ortak bir açıklama yayımladı; ayrıca Türkiye’den ve diğer ülkelerden on binlerce kişi, değişiklik teklifinin kapsamının genişletilmesi için Adalet Bakanlığı’na yönelik başlatılan imza kampanyasına katıldı.’