Gazeteciler için bayram yok
Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 43 gazeteci Şeker Bayramı'nı cezaevinde karşılıyor. Bir bayrama daha sevdiklerinden uzakta giren gazetecilerin ailelerinin tek isteği ise özgürlük.
Kayhan AYHAN
Türkiye’de gazeteciler yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle cezaevinde. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplum haber alma hakkını, Türkiye ise demokrasisini kaybediyor. Bu şartlarda bayram ise aileler için özlem ve hüzünden ibaret. Tutuklu gazetecilerin aileleri bayram dileklerini "Bir bayramı da ayrı geçirirken, tek temennimiz bu köhnemiş yargının, iktidarın değişmesi ve gazetecilerin özgürce haberler yapabilmesidir" sözleriyle anlatıyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre Türkiye'de 43 gazeteci cezaevinde. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır'da tutuklanan 18 gazetecinin iddianamesi aradan geçen 10 ayın ardından tamamlandı. ‘Örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla 7 yıl 6 ay ile 15 yıl arası değişen hapis istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul eden Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Temmuz’a ilk duruşma için gün verdi.
TGS avukatı Ülkü Şahin, "Geçtiğimiz yıl Diyarbakır ve Ankara'da tutuklanan gazetecilerin iddianameleri nihayet tamamlandı. Umuyoruz ilk duruşmada tahliye edilecek ve ailelerine kavuşacaklar. Ümidimiz bu bayramın, cezaevindeki gazetecilerin demir parmaklıklar arasında, ailelerinden, dostlarından uzak geçirdikleri son bayram olacağı yönünde" ifadelerini kullandı.
NEFES ALAMIYORUZ
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu da "Bir bayrama giriyoruz ancak pek böyle bir havanın olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu genel atmosferin yanı sıra basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar ile tutuklu gazetecilerin durumu bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Genel tablo bu kadar ağır ve vahimken son 10 ay içerisinde 26 Kürt gazetecinin tutuklanması durumu daha da zorlaştırdı. Diyarbakır’da tutuklanan, aralarında derneğimizin eşbaşkanı Serdar Altan’ın da olduğu 18 gazeteciye dair iddianame 10 ay sonra hazırlandı. Meslektaşlarımızın habercilikleri ve katıldıkları etkinliklerle suçlandıkları iddianamenin bu kadar geç hazırlanması yetmezmiş gibi 3 ay sonrasına duruşma tarihi verilerek tutuklama cezalandırmaya dönüştü. Benzer bir durum Ankara’daki arkadaşlarımız için de geçerli. Tüm bu gelişmelere baktığımızda basın ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir ortam ne gazeteciler ne de Türkiye halkları için bayram değildir. Nefes alamadığımız bir ortamda bayramdan söz edemeyiz" diye konuştu.
Tutuklu gazeteciler ise bir bayrama da sevdiklerinden uzakta giriyor. Gazetecilerin aileleri, bayramda hissettiklerini BirGün'e anlattı.
BABASIZ BAYRAM
Tutuklu gazetecilerden Suat Doğuhan'ın eşi Güler Can Doğuhan, ‘‘Bayramı kızımla yalnız karşılıyoruz. Roza 6 yaşını da bayramı da babası olmadan kutlayacak. Suat 13 ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıkacak. Zaten iddianamenin hazırlanması 10 ay sürmüştü. Aylardır bekliyoruz bu hukuksuzluğun bitmesi için. Gazetecilik suç olarak gösterilmeye çalışılıyor. Dileğimiz bu duruma karşı herkesin birlikte ses çıkarması ve bir an önce özgürlüğüne kavuşması" dedi.
"HER ŞEYİN FARKINDA"
Ramazan Geciken'in eşi Beritan Geciken, ‘‘10 ayı aşkın süredir 16 gazeteci hukuksuz bir şekilde tutuklu (rehin) olarak ikinci bayramlarını dört duvar arasında karşılıyor. İlk Kurban bayramını ayrı geçirdiğimizde bu hukuksuzluk ile yüzleşileceği inancını koruduk ancak Ramazan Bayramını da dinden dem vuranların adaletsizlikleri nedeniyle yine dört duvar arasında karşılıyoruz. Savcısından hâkimine, hâkiminden Adalet Bakanı’na kadar uzanan 10 aylık süreçte hazırlanan ve kabul edilen iddianamenin ne kadar zorlama-ve komik olduğuna tanıklık ettik. İddianame gündelik sohbetlerle, bir gazetecinin çocuğunu özlemesi ile uzayıp giderken bu durum ‘Somut deliller’ olarak ele alınıyor. Açık görüşümüzde yol arkadaşım Ramazan Geçiken oğluna bir bayram şekeri verdi. Bayramını o şekerle kutladı. Oğlumuz hiçbir şeyin farkında değil sansak da aslında o X-Ray cihazıyla başlayan yolun babasına ulaştığının farkında. Her adımı ve aramayı hızla geçerek babasının bayramını kutladı. Bir bayramı da ayrı geçirirken, tek temennimiz bu köhnemiş yargının, iktidarın değişmesi ve gazetecilerin özgürce haberler yapabilmesidir" diye konuştu.
MUTLULUK VE HÜZÜN
Zeynel Bulut'un eşi Gülistan Bulut ise, "3 çocuk annesiyim ve bir yıla yakındır yalnız baş etmeye çalıyorum her şeyle. Çocuklarımın doğum günlerinden tutun da tüm özel günler bizim için çok zor geçiyor eşim içinse daha da zor. Geçtiğimiz salı günü bayram için açık görüşe gittik çocuklarımla beraber ilk dakikalarda mutlulukla başlayıp son dakikalara doğru bir hüzün çöküyor üzerimize. Zeynel'in bir an önce yanımıza gelmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.