CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu Silivri’de Cumhuriyet çalışanlarını ziyaret etti. CHP’li Ağbaba ve Demir aracılığıyla gazeteciler, “Bu ölü doğmuş bir davadır, bizim işimiz gazeteciliktir” mesajını gönderdi

Gazetecilerin Silivri'den mesajı var: Bizim işimiz gazetecilik

SEBAHAT KARAKOYUN sebahatkarakoyun@birgun.net @ssenyaprak

CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu’ndan, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını Silivri’de ziyarett etti. Ziyarette cezaevlerindeki keyfi uygulamaların giderek arttığına tanık olduklarını belirten, Ağbaba ve Demir’in hazırladıkları raporda izlenimlerini şöyle aktardılar:

“Yaklaşık 5 yıldır cezaevlerine giden CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu (CHP-CK) üyeleri olarak, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından cezaevlerinde keyfiyetin gün geçtikçe arttığına tanık olduk. İki milletvekili cezaevine gittik, aynı tutuklularla görüşecektik ancak bize ‘Aynı anda görüşemezsiniz’ dediler. Bunun mantığını anlamak mümkün değil. Bunu zar zor aşabildik. Cezaevlerinde mektup yazmanın ve dışarıdan kitap sokmanın ilk kez neredeyse imkânsız hale geldiğine tanıklık ettik. CHP olarak gazetecilerin tutuksuz yargılanmasının esas olması gerektiğini savunuyoruz. Cumhuriyet Gazetesi gibi kurulduğu günden itibaren terör örgütlerinin karşısında bir yayın politikası izleyen, AKP iktidarının Gülen hareketiyle kol kola olduğu dönemlerde dahi FETÖ aleyhinde yayın yapan bir gazeteyi, FETÖ ve PKK ile aynı çizgide göstermek, muhaliflere yönelik cadı avı başlatıldığının en net göstergesidir.”

Raporda, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve tutuklu diğer gazetecilerin anlatımları da özetle şöyle aktarıldı:

FETÖ’cü savcının iftirası
Murat Sabuncu: 9 gün boyunca gazete alamadık, ilk kez dün gazete alabildik. Cumhuriyet’e karşı yapılan operasyon, bu gazeteye değil, cumhuriyet anlayışına yapılan bir operasyondur. Bizim işimiz gazetecilik. FETÖ’cü bir savcının iftirası nedeniyle buradayız. Cezaevlerinde 200’ün üzerinde gazeteci tutukluyken, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay tutukluyken, vekiller cezaevine konulmuşken sadece kendimiz için özgürlük istemek bizi utandırır. O yüzden bütün düşünce suçluları ve muhalifler için herkes için özgürlük istiyoruz. Okurlarımızın ve halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz, başka kimsenin önünde eğilmeyiz.

Kadri Gürsel: Bize yönelik suçlamaları duyunca gülüyoruz. Akla, hukuka tamamen aykırı. 2008’den bu yana görülen siyasi davalar arasında Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon en gülüncü, siyasi açıdan en dayanaksız olanıdır. Ölü doğmuş bir davayla karşı karşıyayız. PKK ve FETÖ adına faaliyet göstermek gibi akla hayale sığmayan bir soruşturma açıyorlar. Bizzat savcı, Selam Tevhid davasının sanığı. Cumhuriyet’te 40 gündür künyedeyim. 10 Mayıs’tan beri yazı yazıyorum. 12 Temmuz’daki ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ yazısının son paragrafından suçluyorlar. Sigara bırakmayı hicveden bir yazıydı o. Bundan dolayı ‘darbeyi savunuyorsun’ diyorlar. Sübliminal mesaj falan bilmem, açık yazan biriyim. Yazdıklarım dışarı verilmiyor.

Bin lirayı 1 milyon gören savcı
Turhan Günay: 2011-2013’te Yeni Gün Ajansı’nın yönetim kurulunda bulundum, idari görevde bulundum, kitaplarla ilgili yazılarım var, siyasi hiçbir yazım yok ama yazdıklarımı okuyamayan bir savcı var. 51 bin TL’yi 51 milyon TL gören bir savcı var. Bin TL’lik ilanı 1 milyon TL olarak gördüler.

Kargalar gülüyor
Musa Kart: Her voltaya çıkışımda / Silivri’nin tüm kargaları / Üşüşüyor başıma / Hakkımda açılan davayı anlatıyorum / Onlar gülüyor / Ben gülüyorum... 3 gün hiç uyutmadan parmak izi almak için beklettiler. 10 karikatür gösterdim, 5’i PKK eleştirisi, 5’i FETÖ eleştirisi barındırıyor. 1. sayfa karikatürleri, sadece benim değil Cumhuriyet gazetesinin de fikri. PKK ve FETÖ’ye sert eleştiriler gazetenin de fikri aynı zamanda.Yaptığımız gazetecilik başka bir şey yapmadık. Daha önceden damgalanmış bir torbaya her kesimden muhalif attılar ama bu torba dikiş tutmaz, patladı patlayacak.”

Hedef Cumhuriyet’i bitirmek
Mustafa Kemal Güngör: Vakıf yönetim seçimi yasaya aykırı yapıldı deniliyor. Bu konuda hukuk dersi vermekte iken tutukladılar. Bu iktidarın hedefi Cumhuriyet’i bitirmek.

Kitap gelmiyor yazmak yasak
Güray Öz: Kitap gelmiyor. Yazmak yasak. Burada kalmak, bu mücadelenin bir parçasıdır. Dışarıda mücadele sürdüğü sürece biz burada kalırız.

Zekeriya Öz yöntemi
Hakan Kara: Bu soruşturma trajikomik bir soruşturma. Ergenekon gibi uydurma deliller var. Zekeriya Öz yöntemiyle soruşturmayı yürütüyorlar. Zekeriya Öz’ün ruhu hala dolaşıyor. Savcı 7 haberi sordu. Dava açılmamış haberler nedeniyle buradayız. Bir yazıyı sordu, yazarı yok. ‘Cumhuriyet’te CIA var mı’ diye sordu. İstikbal reklam vermiş onu sordular. Sabah gazetesi 85 reklam almış, biz 7 tane. Bizi FETÖ’ye yardım etmekle suçluyorlar. Savcıyı da FETÖ’ye üye olmakla suçluyorlar. O hâlâ görevini yapıyor, biz içerideyiz.

Reklamı suç gösteriyorlar
Önder Çelik: Cumhuriyet’in yayın çizgisine, Atatürkçü yayın çizgisine bir saldırı, bu. Yazarlarıyla, çizgisiyle FETÖ ile mücadele eden bir çizgimiz var. Yüzlerce dava açıldı. 7 reklamı suç gösteriyorlar. Sabah 85 kez, biz 7 kez reklam almışız. Bu mantığa göre Sabah gazetesinin tüm yazarları ve çalışanları, hatta İstikbal yataklarında yatanlar tutuklanmalı.

AYM ‘haber’ demiş
Bülent Utku: Can Dündar’ın haberini gündeme getiriyorlar. AYM ‘haber’ demiş. Bu haberden Erdem ve Can yargılandığı halde o davadan bizi de yargılamaya çalışıyorlar. Bir davadan hem Can Dündar hem Erdem Gül’e hem de bize ceza vermeye kalkıyorlar.