Gazetecilik meslek örgütleri, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda, basın ve sosyal medya düzenlemesinin geri çekilmesini istedi. Kabataş yalanının da gündeme geldiği komisyonda tartışma çıktı.

Gazetecilik meslek örgütleri TBMM’de: Basın ve sosyal medya düzenlemesini geri çekin
Fotoğraf: ANKA

Gazetecilik meslek örgütlerinin temsilcileri, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda, basına ve sosyal medya yönelik yaptırımlar içeren kanun teklifine ilişkin görüş ve önerilerini sundu. Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) Başkanı Kemal Aktaş, “Kamu barışını sağlamak adına belki de öncelikle belli siyasi ve güç odakları tarafından komuta edilen trol ordularını lağvedip savaş baltalarını gömmek, bugünü ve geleceği kurtarmak adına en doğru yol olacaktır” dedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, teklif için “sansür yasası” tanımı yaptı. Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cem Nuri Aldaş’ın “Kabataş yalanı” ifadesini kullanması tartışma çıkardı.

AKP tarafından hazırlanan, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tali görüşmeleri TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda devam ediyor. Gazetecilik meslek örgütlerinin temsilcileri, teklif sahibi milletvekilleri ve üyelere değerlendirme ve önerilerini sundu.

“ DEZENFORMASYON GAZETECİLER ELİYLE YAPILMIYOR”

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkan Yardımcısı Şeyma Paşayiğit, teklifin hazırlığı aşamasında gazeteciler ile temasa geçilmediği söyleyerek, “Basın Kanunu başta olmak üzere bizi ilgilendiren konularda değişiklik yapılıyor. Ancak gazetecilerin ihtiyaçları, halkın haber alma hakkı ile basın ve ifade özgürlüğü alanının genişletilmesi noktasında bir adım göremiyoruz. Türkiye’de dezenformasyon, yani bilginin kirletilmesi, halkın haber hakkını savunan gazeteciler eliyle yapılmıyor. Türkiye’de dezenformasyondan çok bilgilerin çarpıtılması veya gerçeklerin saklanması sorunu ile karşı karşıya kaldığımızı düşünüyoruz. Bizi en çok endişelendiren madde elbette 29. madde. Gazetecilerin araştırdığı, verileri derlediği, taraflarla konuştuğu, alana giderek yaptığı haberler bile gerçek dışı olarak tanımlanıp dava konusu olabiliyor. O yüzden eğer konu gerçekten sosyal medya üzerindeki dezenformasyonu engellemek ise bu maddeyi geri çekmenizi ve ayrı bir şekilde konunun paydaşlarıyla değerlendirilmesini talep ediyoruz” dedi. Paşayiğit, gazetecilerin basın kartları konusunda yaşadığı sıkıntıları aktardı ve meslek örgütleri tarafından açılan davada Danıştay’ın aldığı kararlara rağmen tekrar aynı düzenlemelerin getirildiğini belirtti.

“ SOSYAL MEDYANIN KONTROL VE CEZA PLATFORMU HALİNE DÖNÜŞMESİ KAÇINILMAZ OLACAK”

PMD Başkanı Kemal Aktaş, vatandaşların sosyal medyada ‘sırf kendi düşüncelerini destekliyor’ kastıyla demokratik bir tepki ortaya koymak adına yaptıkları paylaşımların da ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu kapsamında hapisle cezalandırılacağını söyledi. Aktaş, “Yasa teklifinin bu şekilde yasalaşması halinde internet ve sosyal medyanın bir kontrol ve ceza platformu haline dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda Türkiye, dezenformasyonla mücadele adı altında, kaş yapalım derken göz çıkarma ve kamu barışını bozma riskiyle karşı karşıya kalabilecektir. Dezenformasyonla mücadele, siyasi güç ve mevzi kazanmak gibi bir amaca hizmet etmemeli, toplumsal kutuplaşmayı daha da ileriye götürecek bir argüman olarak kullanılmamalı, Türkiye’de demokrasinin ve barış içinde birlikte yaşamanın bir adımı olarak görülmelidir. Kamu barışını sağlamak adına, belki de öncelikle belli siyasi ve güç odakları tarafından komuta edilen trol ordularını lağvedip savaş baltalarını gömmek, bugünü ve geleceği kurtarmak adına en doğru yol olacaktır” diye konuştu.

“KABATAŞ YALANI” İFADESİ TARTIŞMA ÇIKARDI”

Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cem Nuri Aldaş’ın “‘Kabataş’ta gelinimi dövdüler’ yalanı için mi, ‘camide bira içtiler’ yalanı için mi çıkarılacak” sözleri tartışmaya yol açtı. AKP milletvekilleri, bu sözlere, “siyaset yapıyor” diyerek tepki gösterdi. Teklifin sahiplerinden MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, “Ben mecbur muyum böyle hikayeleri dinlemeye” dedi.

Aldaş, “Dünyada iki tip yaklaşım var. Demokratik ülkelerdeki yaklaşımlarda ‘medya okur yazarlığı’ deniliyor, ‘verilerin adil olarak paylaşılması’ deniyor. Bangladeş ve Uganda’da para ve hapis cezaları geliyor. Biz hangisini yapacağız” dedi. Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman, sürenin dolduğu gerekçesiyle Aldaş’a ilave süre vermedi.

HDP Muş Milletvekili Gülistan Koçyiğit, “Buradaki yaklaşım, yasadaki yaklaşımın ruhunu gösteriyor. Tam bir yasakçı yasayı tartışırken bunu yapıyorsunuz. Gözümüzün önünde sansür yaptınız” diye konuştu. CHP ve HDP milletvekilleri ile AKP milletvekilleri arasında tansiyon yükseldi. Yayman, beş dakika ara verdi.

“BİR SANSÜR YASASI OLARAK GÖRÜYORUZ”

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise şöyle konuştu:

“Basın İlan Kurumu’nun yetkileri genişletiliyor. Geçmişte basın yayın kuruluşuna ilişkin beyannameler, yönetimlerin bulunduğu Cumhuriyet savcılarına veriliyordu, şimdi Basın İlan Kurumu’na veriliyor. Tüm beyannamelerin bir yerde toplanması gibi sorun var. Beyannamede bir yanlışlık olduğunda işverenlerin yaptığı hataların cezasını gazeteciler kartlarını kaybederek çekiyor. Tekzip konusunda da en geç bir gün içinde bu tekzibin yayınlanması öngörülüyor. Bir gün içinde itiraz edip tekzibi durdurma gibi durum olmayacağı için tekzibi yayınlamak zorunda kalacak internet siteleri. Bir hafta gibi bir süre boyunca internet siteleri tekzibi yayınlamak zorunda kalacak. Fiili hizmet süresi zammı ile ilgili madde var. Yıpranma payında basın mensuplarının basın kartı taşıma zorunluluğunun yürütmesi durdurulmuştu. Burada kanun haline getirilerek yine gazetecilerin yıpranma payı basın kartına bağlanıyor. Toplamına baktığımızda bir sansür yasası olarak görüyoruz bunu. Bu yüzden bu kanunun geri çekilmesini teklif ediyoruz.”

“30 YIL ÖNCE ÇIKSAYDI UĞUR MUMCU CEZA ALACAKTI”

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Bir Basın Kanunu hazırlanması elzemdir. Biz, bu Basın Kanunu’nun son aşamasında bilgi verebiliyoruz. Bir haberin yalan olup olmayacağı nasıl tespit edilecek, muğlaktır. Basın kartları ile ilgili karar verirken bürokratik yapının çoğunlukta olması doğru olmayacaktır. Dezenformasyon yasasının bize göre daha farklı olması gerekiyor. Bir örnek vereyim. 30 yıl önce çıksaydı, o zaman tarikatlara alınan genç çocukları anlatan Uğur Mumcu, en az altı yıl ceza alacaktı. Bu bir dezenformasyon mudur, değil midir” dedi.

“GAZETECİLER VERİYE ULAŞAMIYOR”

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, “İnternet haber sitesinin haber sitesi vasfını yitirdiği zaman gazetecilerin elinden basın kartlarının alınmasının son derece yanlış olduğunu biliyoruz. Telif sorunu, gazetecilerin önemli talebidir. Gazetecilerin yazılı ürünleri, telif kapsamına alınmıyor. Gazetecilerin çalışmaları eser kabul edilmelidir. Kopyala yapıştır durumunun önüne geçilebilir. Bir anket yaptık, gazetecilerin yüzde 20’si serbest çalışıyor. Onların da kanun kapsamına alınması gerekmez mi? Biz, verilere ulaşmakta güçlük çekiyoruz. 16 bin 500 basın kartı sahibinin kaçı kamu çalışanı, kaçı gazeteci? Kaç kamu çalışanı basın kartlı, kaç gazeteci basın kartlı, biz bunu bilmiyoruz. Gazeteci veriye ulaşamazsa; örneğin orman yangınlarında kriz masası kurulmadı, gazeteciler alanlara dağıldı, haliyle sizin eleştirdiğiniz haberler ortaya çıkıyor” dedi.

Muhalefet milletvekilleri, çok sayıda önerge hazırladı. MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, görüşmelerin yarına ertelenmesini isterken Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman görüşmeleri devam ettirdi. Komisyonda, maddeler üzerindeki görüşmelere geçildi.

(ANKA)