Marquez, Castro ile 1968’de Havana’da...

 

Gazetecilik ile edebiyat arasında nasıl bir bağ var? Birbirlerini etkiliyorlar mı ya da nasıl bir ayrım bulunuyor aralarında?
Andre Gide, gazeteciliğin edebiyatı öldürdüğü kanısında…

Buna karşın, gerçek mesleğinin gazetecilik olduğunu savunan G.G.Marquez, mesela romancılıkla gazetecilik arasında bir fark görmediğini söylüyor.

Gerekçe olarak da romancılık ile gazetecilikte kaynakların, malzemenin ve dilin aynı olmasını vurguluyor.

Diyor ki: “Gazetecilikte gerçekdışı tek bir şey yazarsanız, yazınızın tamamı inanılır olmaktan çıkar. Edebiyattaysa sözünü edeceğiniz tek bir gerçek bütün yapıta inandırıcılık, meşruiyet kazandırır. Edebiyatta uygulayabileceğiniz bir gazetecilik hilesi vardır. Örneğin, gökyüzünde filler olduğunu söyleyecek olsanız, size kimse inanmaz; ama gökyüzünde 425 fil olduğunu söylerseniz büyük olasılıkla inanırlar.” (Notos Öykü, sayı: 51)

Truman Capote de kendi başına bir sanat olarak “gazetecilik” ile ilgilenmesini iki nedene bağlamakta…

“Birincisi, düzyazı ya da genel anlamda edebiyat alanında 1920’li yıllardan bu yana yeni hiçbir şeyin yapılmadığına inanmam; ikincisi de, gazeteciliğin bir sanat olarak henüz el değmemiş, bakir bir alan oluşu…”

Capote, bunun nedenini ise pek az edebiyatçının fıkra yazarlığı yapmasına, yapanların da bunu ya gezi anılarını ya da başlarından geçenleri anlatmak için bu türe başvurmalarıyla açıklıyor.

Bizim yakın geçmişimizde de edebiyat ile gazetecilik, bir anlamda iç içeydi.

Kimi edebiyatçılar gazetelerde köşe yazarıydı, kimileri gazete patronu idi.

Örneğin Necati Cumalı, bir dönem Milliyet gazetesinde maç yazıları dahi yazmıştı.

Yaşar Kemal’in roman yazmadan önce röportajlar yaptığı bilinmektedir.

40 Kuşağı şairlerinden Mehmed Kemal de uzun yıllar gazetecilik mesleğini sürdürenlerdendir.

1986’da onun “Öğle Rakıları” kitabı çıktığında anlatmıştı:

“Gazetecilik edebiyat­çılığı öldürmez, şairliği de... Ben şairliğimde, yazarlığımda ve gazeteciliğimde değişik türde bir­çok okur tanıdım. Kimi gazete­ciliğimi biliyor, şiirimi bilmiyor­du. Kimi şiirimi biliyor, gazete­ciliğimi bilmiyordu. Böyleleriyle karşılaştığımda beni iki ayrı adam sanıyorlardı. Hatta oku­muş yazmış çok kişi ile karşılaştığımda, ‘Şair Mehmed Kemal Bey akrabanız mı?’ diye soran­lar olurdu.”

Bana sorarsanız, yaşamımın neredeyse elli yılı gazetecilik yaparak geçti.

Gazetecilik, şiirimi etkiledi mi?

Diyebilirim ki, hem yararlı, hem de zararlı bir etkisi oldu.

Yararlı oldu, gazetecilik sayesinde dünyama zenginlikler katıldı.

Zararlı oldu, şiirlerimde kullanacağım malzemelerin çoğunu gazete yazılarında harcadım.

Neyse, yararı-zararı boş verin.

Gazetecilik iyidir.

Edebiyat da iyidir.

İkisi birden çok çok iyidir...