Gazeteci Sayime Başçı’nın İstanbul'daki evi bir canlı bomba ihbarı gerekçe gösterilerek polisler tarafından basıldı. Avukat Selvi yapılanların hukuksuz bir gözdağı olduğunu belirterek, "Hepimiz tehlikedeyiz" dedi.

Gazetecinin evine asılsız ihbarla baskın: "Herkes tehlikede"
Polisler Başçı’nın evinin kapısını kırarak içeri girdi. (Fotoğraf: Sözcü Gazetesi)

Kayhan AYHAN

Gazeteci Sayime Başçı’nın İstanbul'daki evinin canlı bomba ihbarı gerekçe gösterilerek polisler tarafından basılması ve kapısının koçbaşı ile kırılması tepkiye neden oldu. İhbarlarla yurttaşların evinin basılmasının hukuksuz olduğunu vurgulayan avukatlar ve meslek örgütleri "Kaynağı belirsiz ihbarlar üzerine insanların evlerine girilmesi arama yapılması açıkca özel yaşamın gizliliğinin ihlali ve saldırıdır. Bu 'Bir gece ansızın gelebiliriz' saldırısıdır, hepimiz tehlikedeyiz" dedi.


Sözcü gazetesi muhabiri Sayime Başçı’nın Şişli'deki evine önceki gece saat 02.00 sıralarında kalabalık bir şekilde giden polisler, kapıyı koçbaşıyla kırarak içeri girdi. Olay anında evde olmayan Başçı’nın komşuları olaya müdahale etmek istedi. Komşuların ısrarı sonucu Başçı’yla telefonda konuşan polisler, gazetecinin Adana’da olduğunu öğrendi ve ihbarın asılsız olduğu anlaşıldı. Baskın sırasında evde olmayan Başçı, evinde canlı bomba olduğu yönündeki asılsız ihbarın emniyete bir e-mail yoluyla ulaştırıldığını öğrendiğini söyledi. Başçı “Benim kim olduğum belli, ikametgahım, adım soyadım, hepsi ellerinde sonuçta. Basın kartım var benim. Ama polisin adımı soyadımı bile kapıda öğrenmiş olması çok garibime gitti. Bir ihbar oluyor, ‘Burada kim oturuyor?' diye bakılmadan kapı kırılarak giriliyor. Şok edici bir durum bu” diyerek yaşananlara tepki gösterdi.

Başçı, asılsız ihbarı yapan kişinin araştırıldığını söyledi.

Herkese gözdağı

Avukat Meliha Selvi ise, böyle bir baskının yapılabilmesi için ciddi şüphe ve delillerin karartılması şüphesi olması gerektiğini belirterek, "Kaynağı belirsiz ihbarlar üzerine insanların evlerine girilmesi arama yapılması açıkca özel yaşamın gizliliğinin ihlali ve saldırıdır. Maddi ve manevi varlığına saldırıdır. Bu baskınla kişiyi siz bütün topluma sanık olarak açıklamış oluyorsunuz. Gazeteci değil sıradan bir vatandaş dahi olsa yapılamaz. Hukuksuz bir işlem bu" diye konuştu.

Başçı'nın gazeteci olması nedeniyle yapılanların mesleğe yönelik bir gözdağı olduğuna da dikkat çeken Selvi, "Tüm basın camiasına ve herkese bir gözdağı bu. Hepimiz tehlikedeyiz. 'Bütün gazetecilerin bütün yurttaşların evlerini bir gece ansızın gelip basabiliriz' diyorlar. Bir basın mensubu, her an bir suçlamaya bir iftiraya maruz kalma riski olan bir kişi dolayısıyla daha titiz davranılmalı böyle durumlarda. Hakkında doğru düzgün bir şikâyet olmayan birisine yapılan bu baskını açıkca düzgün okumak lazım. Bu durum hukuka aykırı. Özellikle sansür görüşmelerinin olduğu sırada yapılan bu baskın basına yönelik bir saldırıdır aynı zamanda" ifadelerini kullandı.

***

Ağır bir baskı örneği

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “Seçim öncesi gazetecileri ve haberlerini Sansür Yasası ile tamamen engellemeye çalışan iktidarın İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçlerinin koçbaşıyla gazetecinin kapısını kırması, ağır bir baskı örneğidir. Tüm gazetecilere bu hukuk dışı uygulama ile mesaj verilmeye çalışılmaktadır. Hukuk açısından utanç örneği olan bu uygulamaya izin veren, olayı araştırmadan müdahale eden kişilerle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’nın görevini yapmasını, kamuoyunu bilgilendirmesini bekliyoruz” denildi.