Hafta sonumuza Osaka’daki Trump-Erdoğan görüşmeleri görüntüleri damga vurdu. Önce iki liderin başparmaklarını havaya kaldırdıkları, ‘thumbs up’ yaptıkları fotoğraf sonra da Trump’ın Hollywood övgüsü sosyal medyada dolandıkça dolandı. Trump Türk heyetine, ‘hey maşallah Hollywood oyuncuları gibisiniz’, diye iltifat ediyor, bizim heyet de gerim gerim geriliyor. Bu iltifat da görüntüler de en çok Dışişleri Bakanı Mevlüt beyle […]

Hafta sonumuza Osaka’daki Trump-Erdoğan görüşmeleri görüntüleri damga vurdu. Önce iki liderin başparmaklarını havaya kaldırdıkları, ‘thumbs up’ yaptıkları fotoğraf sonra da Trump’ın Hollywood övgüsü sosyal medyada dolandıkça dolandı. Trump Türk heyetine, ‘hey maşallah Hollywood oyuncuları gibisiniz’, diye iltifat ediyor, bizim heyet de gerim gerim geriliyor. Bu iltifat da görüntüler de en çok Dışişleri Bakanı Mevlüt beyle damat Berat beyin hoşuna gitmişe benziyor.

Bunca yıllık müttefiklik dile kolay, Amerikalılar Türkleri çözmüşler. Türk anneleri oğullarını, paşam, aslanım diye diye büyütür, bizim adamlar da cidden kendini paşa sanır ya, işte o hesap. Trump Cumhurbaşkanı’na ‘iyi tüccar, heyete de yakışıklılar’ diyerek egolarını pompalamış herkes memnun.

Erdoğan Osaka dönüşü uçağına aldığı gazetecilere bunları söyledi:

“‘F-35’ler konusunda bir noktaya geldi, bu çok daha önemli. 1 milyar 400 milyon dolar para vermişler. Sen malını vermiyorsun. Böyle anılmak da iyi bir şey değil’ dedi. Şimdi bu parayı verdik ama malımızı vermiyorlar; ne böyle bir tüccar olur ne böyle bir müşteri. Bunu da çok açık ve net söylemek bir insanın dürüstlüğüne işaret eder. Bununla ilgili olarak da arkadaşlarımızı görevlendirdik, işin takibini yapmak suretiyle kapıları açmış olacaklar. Tabii ki S400 konusunda da sayın Putin’le yanımda yaptıkları şakalaşmalar oldu. Onlar da güzeldi. Onların ne olduğunu karıştırmayın. Bazı şeyler de bende kalsın.”

Liderler arası yapılan konuşmalar aslında siyasetçide kalamaz, Sayın Erdoğan o toplantıya yüzü suyu hürmetine değil, Türkiye’yi temsilen katılıyor. Dolayısıyla aslında konuşulan şeyler hepimizi ilgilendiriyor. Bu detayı da not etmiş olalım. Trump cümlemize vermiş gazı yollamış, Erdoğan ‘halledeceğiz’ havasında Türkiye’ye dönerken. Görüşmenin hemen ardından yazılı bir açıklama yayınlayan Beyaz Saray, görüşmede ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı’na S-400’ler konusunda endişelerini de dile getirdiğini söylerken Türkiye’nin ısrarla “satın alma bitti” şeklindeki açıklamalarına rağmen Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımından hala ‘potansiyel satın alma’ olarak söz etti. “Başkan, Türkiye’nin Rus S-400 füze savunma sistemini potansiyel satın alma konusundaki endişesini dile getirdi ve Türkiye’yi, NATO İttifakı’nı güçlendirecek şekilde savunma işbirliği konusunda ABD ile birlikte çalışma konusunda cesaretlendirdi’’ denildi.

Bu tip karşılıklı gazlamalar iyi hoş ama siyaseten yanlış. Zira hem siyaset çevrelerinde hem de kamuoyunda aslında yanlış beklentilerin yeşermesine yol açıyor.

Bir kaç ay önce S-400ler konusunda çeşitli uzmanlar yaptığım görüşmeleri özetlediğim bir video çekmiştim. Videoya ana avrat düz giden tayfa toplanmış. Bana “o….” demek gerçekleri değiştirmiyor. A Haber’de “Trump dize geldi, Başkan Erdoğan pusturdu” diyen gaz tayfası, ata tuta dursun. daktilo1984.com S-400ler konusunda uzman görüşlerini toplamış.

Buyrunuz:

Berk Esen, Bilkent Üniversitesi

“Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için hava savunma sistemini almaya çalışması ve hatta bu konuda NATO üyesi ülkelerle pazarlık yaparken elini güçlendirmek için S-400’leri gündemine alması belli oranda anlaşılabilir bir durum. Fakat S-400 alımının NATO içinde özellikle ABD hükümetiyle bir krize yol açacağı belli olduktan sonra Türkiye açısından artık Rusya ile ABD arasında orta bir noktaya yerleşerek, kendi otonom alanını yaratma imkanı kalmıyor. Bu da S-400 alımının çeşitli güvenlik riskleri yaratmasına yol açacak. Öncelikle NATO’nun sistemine uyum sağlayamayacak bir hava savunma sisteminin Türkiye’ye getireceği fayda hayli tartışmalı. Bunun ileride Rusya ve hatta Türkiye’nin yanı başında Rusya’nın müttefiklerine karşı kullanılamayacağını düşünüyorum.”

Evren Çelik Wiltse, South Dakota Universıty

“Olay marketten sebze seçmek gibi füze beğenmek değil. Hangi uluslararası müttefikleri tercih ediyorsunuz, mesele o. S-400 alarak Türkiye Rusya’yı tercih ediyor. Rusya komşu ve müttefiklerinin toprak bütünlüğüne saygı göstermeyen bir güç. Hemen her komşusundan bir parça toprak kopardı, minik, güya özerk cumhuriyetçikler yarattı. Bakınız Gürcistan’dan Osetya’yı kopardı, Moldova’da Transdinyester, Ukrayna’dan Kırım ve doğusundaki koca bir bölge… İşte Rusya müttefiklerine bunu yapıyor. Türkiye’de şimdi bu müttefik cephesine katılmak için heves içerisinde. Bu heveskarlar ya tarih bilmiyor, ya Rusya bilmiyor, ya da ikisini de bilmiyor.”

Nadir Fırat, Nanyang Technological Unıversıty

“Türkiye S-400’lerin satın alınmasının ardından çoğunluğun da tahmin edebileceği gibi, NATO ülkeleriyle ortaklık içinde bulunduğu savunma sanayi projelerinde; şu an envanterinde bulunan platformlara yedek parça bulma ve modernizasyon konusunda muazzam sorunlar yaşayacaktır. Bu sorunların kısa vadede iddia edildiği gibi Rusya’dan temin edilecek platformlar ile aşılması imkânsızdır. Uzun vadede ise bu büyüklükte bir yatırımın maliyeti Türkiye’nin altından kalkamayacağı boyutlardadır.”