Google Play Store
App Store

SOL Parti, 46 yıl önce açılan ateş sonucu 5 kişinin hayatını kaybettiği Şavşat’ta ‘Emek, Doğa ve İnsan Mitingi’ düzenliyor. Mitinge çağrı yapan Şavşat İlçe Başkanı Keskin, “Bu kötü gidişatı durdurmalıyız” dedi.

Geçmişin izinde, geleceğin peşinde
Artvinliler 2023 yılında da meydanları doldurmuştu. (Fotoğraf: ANKA)

Haber Merkezi

SOL Parti, hem 46 yıl önce yaşanan katliamı anmak hem de ekonomik ve siyasi taleplerini haykırmak için Artvin Şavşat’ta miting düzenliyor. 23 Temmuz yarın düzenlenecek olan "Emek, Doğa ve İnsan Mitingi", öncesi BirGün’e konuşan yapan SOL Parti Şavşat İlçe Başkanı Ebabekir Keskin, “Hem 46 yıl önce yitirdiklerimizi anmak hem de miraslarını bugünkü mücadelemize taşımak için bir araya geliyoruz” dedi.

Fındık, çay üreten çiftçinin, yaylalarda ekmek peşinde koşan hayvancının, kalan bir avuç suyunu sermayeye peşkeş çektirmemek için mücadele ettiği Doğu Karadeniz’de, SOL Parti miting düzenliyor. Doğu Karadeniz’in yaşadığı ekonomik krize, ülkenin içinde bulunduğu karanlık döneme karşı mücadele çağrısı yapılan miting yarın saat 13.00’te Şavşat Otogar girişinden başlayacak. Miting için özel bir tarih seçen Şavşatlılar, 46 yıl önce 23 Temmuz’da halkın üzerine açılan jandarma ateşiyle kaybettiği 5 arkadaşını da unutmadı.

SOL Partili Keskin, anmanın sadece geçmişe değil, bugünün sorunlarına da işaret ettiğini söylüyor: “O dönem halkı ezmek için gönderilen birlikler durup dururken bir katliam yaptı. Bugün ise farklı araçlarla, farklı biçimlerle süren bir adaletsizlik ortamı içindeyiz. Emekliler açlıkla baş başa bırakılıyor, eğitim tarikat ve cemaatlerin kuşatması altında, hukuk bir oyuncak hâline geldi. Biz bu mitingi, hem geçmişin hesabını sormak hem de bugüne dair sözümüzü büyütmek için yapıyoruz.”

Keskin’e göre, Şavşat’ta yitirilenlerin anısı, yalnızca bir yas değil; aynı zamanda direnişin taşıyıcısı. “Kaybettiğimiz yoldaşlarımızı anarken suskun kalamayız. Anma, aynı zamanda bugüne müdahaledir. Şavşat’ta yitirdiklerimizi yalnızca hatırlamayacağız, onların mirasını bugünün mücadelesine taşıyacağız” diyen Keskin, “45 yıl önceki devlet şiddeti unutulmadı, buna karşı toplumsal hafıza hep diri tutuldu” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTE HAYKIRACAĞIZ

Ülkede her şeyin tel tel döküldüğüne dikkat çeken Keskin, “Emeklilerin açlık sınırının altındaki maaşlarla bir başına bırakılması, asgari yaşam düzeyi, eğitimin tamamen tarikatlara terk edilmesi, LGS'deki yolsuzluk… Tüm bunlara karşı hep birlikte ses çıkarmak, bu kötü gidişatı durdurmak zorundayız” diye konuştu.

Doğu Karadeniz’in ve Artvin’in en önemli gündem maddelerinden birinin doğa katliamı olduğunu hatırlatan Keskin, “Doğu Karadeniz özelinde Artvin’de geniş bir coğrafya tahribat altında. Tekelci sermayenin yerli işbirlikçileriyle işte doğaya çökme planları, madenler, HES'ler, RES'ler, orman kıyımları… Yani gündem çok yoğun. Yani biz bu koşullarda dedelerimizden devraldığımız bu coğrafyayı torunlarımıza da sağlam bir şekilde, sağlıklı bir şekilde devretmek istiyoruz ama Artvin'in yaklaşık %74'ü maden ruhsatlı durumda” diye konuştu.

Fotoğraf: BirGün

∗∗∗

HALKA SIKILAN KURŞUN!

Tam 46 yıl önce, 23 Temmuz 1979’da Artvin’in Şavşat ilçesinde düzenlenen bir halk mitingi, dönemin güvenlik güçlerinin kanlı müdahalesiyle tarihe “Şavşat Katliamı” olarak geçti. Artvin, Murgul, Ardanuç ve Şavşat’tan binlerce kişinin katıldığı, yasal izinli bir mitingde, jandarma birliklerinin halkın üzerine ateş açması sonucu 5 kişi yaşamını yitirdi, en az 30 kişi yaralandı. Katliam, 1970'li yıllarda Türkiye genelinde yükselen toplumsal muhalefet ve işçi-halk hareketlerinin bastırılmasına yönelik devlet politikalarının bir parçası olarak görülüyor. O yıllarda özellikle Karadeniz bölgesinde etkin olan devrimci, sosyalist gruplar ve işçi örgütlenmeleri, Şavşat mitingini de artan baskılara karşı bir direniş ve dayanışma mesajı olarak düzenlemişti. Aradan geçen 46 yıla rağmen ne olayın failleri cezalandırıldı ne de resmi bir özür gündeme geldi. Şavşat’ta yaşananlar, bölge halkının kolektif hafızasında silinmez izler bıraktı. Bugün yapılan miting, hem bu adaletsizliğe dikkat çekmek hem de geçmişle yüzleşme çağrısını yinelemek amacı taşıyor.