Deniz’lerin avukatı Halit Çelenk’in kızı Serpil Güvenç Çelenk, idamların 50’nci yılında "Darağacına Mektuplar"la geleceğe not bırakıyor. Çelenk: "Bu basımın önemi, yoldaşlarımızın düşüncelerini unutturmamak"

Geleceğe bir not
Fotoğraf: Arşiv

Nisa KÜÇÜK

68 kuşağının öncü isimlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 1971 Muhtırası'nın ardından idam edildi. Üç gencin idamı Türkiye tarihinin kara lekeleri arasında yer aldı. Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının avukatı Halit Çelenk'in kızı Serpil Çelenk Güvenç, idamların 50'nci yılında, "Darağacına Mektuplar" kitabını yeniden çıkardı. 10 yıl sonra Tekin Yayınevi'nden yeni bölümleriyle yayımlanan kitap, karanlık bir tarihe ışık tutuyor. Çelenk'in derlediği yazılar, çoğu gazeteci olan yazarların satır aralarında bulunabilen bilinmedik anıları ve konuşulmayan bazı gerçekleri de gün yüzüne çıkarıyor. 1968 kuşağı hakkında yüzlerce kitap yazılmış olmasına rağmen "Darağacına Mektuplar" kitabı daha önce okumadığımız bilgileri de içerisinde barındırıyor. Çelenk, kitabıyla ilgili BirGün'ün sorularını cevapladı.


VASİYET KABUL ETTİM

İdamların gerçekleştiği dönemde öğrenciydiniz. Yıllar sonra Darağacına Mektuplar isimli kitabı yazma fikri nasıl oluştu?

Babamı kaybetmeden bir yıl kadar önceydi. Sarı Nokta diye bilinen hastalık çok ilerlemiş ve görüşü yüzde 10'a düşmüştü. Bir yazı konusunda kendisine yardım ettiğim sırada dosyaların arasında İlhan Selçuk’un ‘Deniz Gezmiş Olayı’ başlıklı yazısı ile Eric Rouleau’nun 12 Mart idamlarına ilişkin bir yazısını buldum. Denizlerle ilgili bilgimiz dışında birçok yazının yazılmış olabileceği hakkında konuştuk. Babam, “Gücüm olsa çalışır, araştırır ve bulduklarımı değerlendirirdim” dedi. Bunu bir vasiyet olarak kabul ettim. O günden itibaren bir yıl boyunca Milli Kütüphane'den, bazı gazete arşivlerinden, SBF ve ODTÜ kütüphanelerinden yararlanarak gazete ve dergi taramaları yaptım. Çalışmayı kendisine aktardığımda çok sevindi. Hala içime batan, kitabı görememiş olması.

Serpil Çelenk GüvençSerpil Çelenk Güvenç

Kitabın içeriğini nasıl belirlediniz?
Genç kuşaklar için tarih, okullarda okutulan bir resmi bilgi ya da genel kültürden ibaret değildir. Dünyayı köklü bir biçimde değiştirmek, sömürünün son bulduğu bir düzen kurmak için bir zorunluluktur. Geçmiş mücadeleler her ülkede günün savaşımına ışık tutar. Kitabın iddiası, 12 Mart idamları ve Kızıldere'nin yerli ve yabancı basındaki yorumlarıyla bu tarihe katkıda bulunmak. Kitap üç bölümden oluşmakta. Yerli ve yabancı basının idamlara, Kızıldere'ye ve 12 Mart rejimine bakışı ilk bölümün başlıkları. 2'nci bölümde Denizler, Mahirler için yazılan şiir ve ağıtlar var. Son bölüme ise, babamın "İdam Gecesi Anıları"na koyamadığı bazı önemli belge ve mektuplar konuldu. Jane Cousins'ın idamlar ve işkenceler konusunda yazdığı kitaptan önemli bir bölüm, Andrew Mango'nun Aydemir Olayı ve Gezmiş olayını karşılaştırdığı ilginç bir yorum ile Seka'da hamur olan idam karşıtı imza listesi de var kitapta. Askeri cunta koşullarında demokrasi ve insan haklarını savunan, çeşitli mesleklerden yurttaşların isimlerinin bilinmesi önemli geldi bana. Babamın sakladığı bazı mektup ve belgeleri de ekledim.

DÜŞÜNCELERİNİ UNUTTURMAMAK

Arşiv tararken nelere dikkat ettiniz? Kitabın 10 yıl önce başka bir yayınevi tarafından yayınlandığını biliyoruz. Yeniden çıkan "Darağacına Mektuplar" kitabında ilk kitaptan farklı neler var?

Arşiv tararken elimden geldiğince idamlara dair yazılan hiçbir şeyi atlamamaya gayret ettim. Sağ kanatta yazılanların hemen hemen tümü düzeysiz ve gerçek dışı. Sol kanatta ise dönemin baskıcı karakterine karşın dürüstlüğünden ve düşüncesinden ödün vermeyen yazarlar çoğunlukta. En ilginci ise, 07.04.1972 tarihinde Ahmet Kabaklı'nın Tercüman'da köşesine aldığı Turgut Özal'a ait Amerika’dan yazılan bir mektup. İlk kitaba giremeyen bu önemli belgenin zamanlaması ve içeriği dikkati çekici. 10.01.1972’de Askeri Yargıtay, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamlarını onadı, 15 sanığın idam kararını ise bozdu. İdam kararlarının o tarihten itibaren TBMM’de tartışılacağı biliniyordu. O tarihten itibaren yoğun bir idam karşıtı kampanya başlatıldı. Yazılışı tam da bu tarihlere denk gelen mektubun, TBMM sürecinde idamları durdurmaya yönelik çabalara kulak asılmamasını telkin ettiği ortadadır. O tarihlerde ABD’de Dünya Bankası’nda çalışmakta olan Özal’ın, 12 Eylül'de başbakan yardımcısı olduğunu, 24 Ocak kararlarının yaşama geçirilmesini sağladığını anımsayacak olursak, idama her gün bir adım daha yaklaşan devrimcilere bir şans daha verilmemesine ilişkin talebini sermayenin isteği olarak da okumak mümkün.
Aşık Nesimi ve Zamani' nin ağıtları, Hasan Hüseyin'in, Fakir Baykurt'un şiirleri, ABD'nin ünlü gazetesi Washington Post'un mide bulandırıcı idam haberi de yeni baskıda yer almakta. İnfazlarla ilgili avukat- savcı yazışmaları, üç babanın 1586 sayılı idam yasasının kaldırılması için TBMM'ye verdikleri dilekçe, Deniz'in parka teslim zaptı gibi yeni ekler geldi. Erendiz Atasü'nün "İdam ve Toplumsal Vicdan" başlıklı yorumu da girişte yer alıyor.

Yeniden basımın önemi, İdamların ve Kızıldere'nin 50'nci yılında özellikle genç kesime bu tarihsel dönemi anımsatma ve değerlendirme olanağı vermek ve yoldaşlarımızın düşüncelerini unutturmamak.

DARAĞACINA MEKTUPLAR Serpil Çelenk Güvenç Tekin Yayınevi, 2022DARAĞACINA MEKTUPLAR Serpil Çelenk Güvenç Tekin Yayınevi, 2022

Kitap kaç yılın ardından tamamlandı?
Kitap bir yılı aşkın bir sürede tamamlandı. Yoğun ve zorlu bir dönem olduğunu söyleyebilirim. Doğan Özgüden ağabey Avrupa'daki kaynaklar konusunda çok yardımcı oldu. İkinci baskının yaşama geçmesini sağlayan sevgili Elif Akkaya'ya ve Osman Gün dosta teşekkür borçluyum.