MERAL DANYILDIZ 15 ve 16 Haziran’da gerçekleşecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) sayılı günler kaldı. Sınava girecek öğrenciler, eğitim sistemini ve üniversiteden beklentilerini BirGün’e anlattı. Sürekli yapılan değişiklilerle eğitim sisteminin yapboza döndüğünü belirten öğrenciler, lise çağındaki çocukların yaşadığı sistem telaşını ve gelecek kaygısını gözler önüne serdi. ‘Şimdiden nasılsa atanamam diyoruz’ Tuncay Azaphan Mesleki ve Teknik […]

‘Geleceği düşünmekten çalışamıyoruz’

MERAL DANYILDIZ

15 ve 16 Haziran’da gerçekleşecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) sayılı günler kaldı. Sınava girecek öğrenciler, eğitim sistemini ve üniversiteden beklentilerini BirGün’e anlattı.

Sürekli yapılan değişiklilerle eğitim sisteminin yapboza döndüğünü belirten öğrenciler, lise çağındaki çocukların yaşadığı sistem telaşını ve gelecek kaygısını gözler önüne serdi.

‘Şimdiden nasılsa atanamam diyoruz’

Tuncay Azaphan Mesleki ve Teknik Lisesi iletişim öğrencisi Elif Eraslan, farklı lise türündeki öğrencilerin tümünün aynı sınava tabii tutulmasını yanlış bulduğunu söyledi.

Çoğu bölümde istihdam sorunu yaşandığını kaydeden Eraslan, “Okulda gördüğüm eğitim yeterli olmadığı için özel öğretim kurslarına yani halk tabiriyle dershaneye yazıldım. Bu kurslardaki hocalarımın ilgi ve alakası olmasaydı şu an kendimi yeterli hissetmem imkânsız olurdu.

Normal şartlarda hayalimizde var olan ve yapmak istediğimiz meslekleri tercih ederiz fakat ben bunu yapamıyorum. Çünkü çoğu bölümde istihdam sorunu var. Çocukluktan itibaren hayalim hep tarih öğretmeni olmaktı. Fakat öğretmenlerin ataması ne yazık ki yapılmıyor. Bu yüzden sınava çalışma sebebim sadece para kazanma odaklı. ‘Ne istiyorum?’ değil, ‘Hangi meslekte ne kadar çok para kazanırım?’ diye düşünür olduk. Bu yüzden işinde mutsuz, isteksiz insanlar çoğalıyor” dedi.

Elinden geleni yaptığı halde gelecek kaygısı taşıdığının altını çizen Eraslan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “ İş bulan birçok kişinin mevcut işlerine tanıdıkla yerleştiğine şahit oluyorum. Bunları düşünür düşünmez kalemi kâğıdı bırakıyorum, çalışmak istemiyorum. Çünkü çalışsam da çalışmasam da herhangi bir yere gelemeyeceğim fikri baş gösteriyor. Tüm bunlar çözülürse, mülakat adı altında yapılan torpil işlemi kalkarsa bu ülkenin geleceği olan bizler ancak o zaman faydalı oluruz.”

****

TEK RENK İNSANLAR OLMAMIZ BEKLENİYOR

Haluk Ündeğer Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Burak Elik ise, tek tip ve tek renk insanlar haline dönüştürülmeye çalışıldıklarına dikkat çekti. Elik, sınava hazırlanma sürecini şöyle anlattı: “Lise uzun bir süreç. Bitmesine yakın ise tam bir sene boyunca belli bir tempoyla sürekli didiniyorsun, konularını yetiştirmeye, soru tiplerini kavramaya çalışıyorsun. Tabii bu hem biraz can sıkıcı hem de oldukça yorucu. Sistemde büyük sıkıntılar var. Herkesin her şeyi aynı ölçüde bilmesi isteniyor. Sonucunda da en uzun ders saatlerinden biri olan İngilizce dersinde bile ‘My name is Burak’ kısmından ileri gidemediğimiz bir eğitim ile karşı karşıya kalıyoruz”

‘Adaletli dürüst bir hukukçu olmak istiyorum’

Bilim laboratuvarlarına dini yurtlar kadar değer verilmediğini aktaran Elik, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “İmam hatiplere akıtılan para ile fen liselerine ve sosyal bilimler liselerine ayrılan ödenek arasında büyük uçurum var. Kapatılan okulları şimdi imam hatiplere devrediyorlar. Buna bir şey diyemeyiz ancak bakıyorsunuz amfisinden yüzme havuzuna, spor salonundan donanımlı kütüphanelerine kadar her şeyleri var. Üniversite aslında insanların fikir yapılarını artık tam olarak rayına oturtan bir kurum. Kendi alanımda yol katetmeyi, iyi bir hukuk fakültesini kazanıp her şeyden önce adalet duygusunun ağır bastığı dürüst bir hukukçu olmayı gerçekten çok istiyorum. Her şeye rağmen bizler Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Bu memleketi yüceltecek olanlar bizleriz.”