Eğitim, insan hakları, çalışma koşulları ile örnek gösterilen Danimarka’da salgınla birlikte madalyonun diğer yüzü ortaya çıktı. Danimarka’da Komünist Parti Genel Başkanı Rikke Carlsson, “Hak ettiğimiz gelecek için tek bir seçeneğimiz var, o da sosyalizm. Tüm dünyanın refahı ortak bir şekilde paylaşmasını istiyoruz” dedi.

Geleceğimiz için tek seçenek sosyalizm

Özde ÇELİKBİLEK

İskandinav ülkelerinden Danimarka, ekonomik gelişmişliği, temel hak ve özgürlüklere verdiği değerin yanında yurttaşların refah seviyesinin de en yüksek olduğu ülkelerden biri. Ancak tüm dünyayı saran salgın ile birlikte Danimarka’da dahi yoksulluk, işçi haklarının gaspı gündeme geldi.

Danimarka’da Komünist Parti Genel Başkanı Rikke Carlsson ile ülkedeki salgın dönemini, sosyalistlerin hedeflerini ve burjuva demokrasisinin yanılgılarını konuştuk.

► Salgın ile birlikte büyük bir zenginliğe sahip olan Avrupa’da bile işlerin aslında o kadar iyi gitmediğini gördük. Danimarka’da durum nasıl?
Salgınla birlikte dünyanın dört bir yanındaki tüm hükümetlerin, sistemlerini korumak adına bir denge kurmaya çalıştıklarını gördük. Egemenlerin, salgınla birlikte daha fazla günyüzüne çıkan ve uyarı vermekte olan kapitalist sistemin açıklarının üstünü kapatmaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Evet, kabul etmemiz gerekirse diğer ülkelerden daha fazla kolektif refaha sahip olunan Danimarka gibi ülkelerde, hükümet insanları evlerine gönderdiği zaman ücretlerini karşılayabilir, aşı araştırmaları için sübvansiyonlar sağlayabilir ve birçok Danimarkalı işsizliğe karşı sigortalı olduğu için ödeneklerden faydalanabilir. Sahip olduğu zenginlik sayesinde, aşıyı kâr hırsından uzak bir şekilde halka ulaştırabilir. Ancak tüm bunların bir “yanılsama”, burjuva demokrasisinin bir aldatmacası olduğunun altını çizmek istiyorum. Salgının tüm dünyadaki işçi sınıfına ve emekçi kesimlere saldırdığını gördük. Danimarka’da da bu süreçte sağlık çalışanlarının, yaşlıların, çocukların, toplu taşıma araçlarını kullananların ve küçük evlerde bir arada yaşayanların en savunmasız kesimler olduğu ortaya çıktı. Şirketlere yardım paketleri giderken, ülkede işsizliğin aynı oranda artması şaşırtıcı değildi.

SALGIN BAHANESİYLE HAK GASPI

► Refah seviyesinin yüksek olduğu Danimarka’da söz ettiğiniz “yanılsama” nedir?
Vergi cennetlerinde hile yapan şirketlere yardım paketleri sunuldu. Salgınla birlikte atılan bu adımlara büyük sermayeye, toplumumuza ait olan hazinemizin sandığına dahil olması adına fırsatlar sunuldu. Bu sırada salgını fırsata çevirmek isteyen işverenler, maaşları düşürmeye ve çalışma koşullarını kötüleştirmeye, sendikal çalışmaları durdurmaya yönelik adımlar atmaya çalışıyor. Tüm toplumu etkileyen salgın, sınıf çıkarlarını korumak adına bir mazeret olarak kullanılıyor. Salgın sürecinde emeklilik yaşının yükseltilmek, sendika üyesi işçiler kovulmak istendi. Sosyalistler olarak, sınıf hareketinin mücadele veren örgütleriyle birlikte bu duruma karşı hareket etmeye çalıştık. İşçi yardımlarının artırılması için çaba gösterdik. Emeklilik yaşı talebinden de vazgeçmiyoruz. Politikacıların istediği gibi 68 değil, 60 yaşında emeklilik haklarımıza kavuşmayı istiyoruz. Kamuda ve özel istihdam alanındaki bütçe kesintilerine karşı mücadele ediyoruz. Danimarka’da 2021’de gerçekleşecek seçimlerde diğer sosyalistler ile ittifak halinde bölgesel ve yerel seçimlere katılacağız. İş yerlerindeki hak gasplarına karşı ve kamu işletmelerin özelleştirilmesine karşı bir kampanya örgütleyeceğiz. Aynı zamanda büyük bir sorun olan temiz ve makul kiralı konutlar için mücadeleyi sürdüreceğiz.

gelecegimiz-icin-tek-secenek-sosyalizm-824490-1.

BU SİSTEMDE KİMSE GÜVENDE DEĞİL

► Danimarka’da salgın daha geniş kitlelere ne öğretti?
Hiçbirimizin bu sistem içerisinde bir güvencesi olmadığını bilmemiz gerekiyor. Herhangi bir çiftçi doğada gerçekleşecek hasarda, tüm geçim kaynağını kaybedebilir. Bir öğrenci, çalışmalarına “sermaye sponsoru” bulmadığı zaman devam edemeyebilir. Bulduğunda ise sermayenin çıkarları ile ters düşecek şeyleri yazamadığını görünce umutsuzluğa kapılabilir. Danimarka’daki her aile bir gün açlıkla tanışabilir, işini kaybedebilir ya da bu korkuyla yaşayabilir.
Mücadele etmek ve umutsuzluğa kapılmamak, sistemin tüm açıklıklarını tek tek anlatmak biz sosyalistlerin görevi. Tüm dünyanın refahı ortak bir şekilde paylaşmasını istiyoruz. Hak ettiğimiz gelecek için tek bir şansımız var, o da sosyalizm.

***

Burjuva demokrasisi ancak yırtıcılığı evcilleştirir

► Bu süreçte sosyalistler başka hangi adımları atabilir?
Ülkedeki ve tüm dünyadaki sosyalistlere düşen görev, bize “refah” diye sunulan bu sistemin gerçek bir demokrasi olmadığını göstermek ve tüm dünyamız için en nihai hedefin sosyalizm olması gerektiğini düşünüyoruz. Kapitalizm ile birlikte emperyalizmin yükselişi yalnızca insanların, doğanın ve kaynakların yok edilmesine, salgın krizlerinin yönetilememesine neden olur. Bizler bu nedenle, Danimarka da dahil olmak üzere sistemin, demokrasiye dayanmadığını ve egemenlerin, halkın çıkarlarını gerçekten önemsemediğini düşünüyoruz. Burjuva demokrasisi en fazla, egemenlerin yırtıcılığını evcilleştirebilir. Bu yanılsama ise sadece maalesef yolsuzluğa, manipülasyona ve yanlış bilgilendirmeye açıktır. İşçi sınıfının “demokratik” bir toplumdaki konumu, kendi yaşamını yönetebilmesi ve toplumun inşasında aktif bir rol almasıyla oluşabilir. Bizler şu anda bunlara dahil değiliz ve sırf bu yüzden bile gerçekten demokratik bir toplumun içerisinde yaşamıyoruz.