Geleceğimizden ne bekliyoruz? Geleceğinizden ne bekliyorsunuz? Kendinizi 5 yıl sonra nerede görmek istiyorsunuz? 5 yıl sonra hayatta mısınız? 5 yıl sonra ayakta mısınız? Kendinize ne kadar iyi bakıyorsunuz? Gelecekten beklentileriniz ne? Geleceğiniz gelecek gibi mi? Geleceğiniz geleceğe benzeyecek mi?… İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. Bireysel gelişim bir noktaya kadar mıdır, yoksa insan hayatının bir yerinde ‘Aman ya […]

Geleceğimizden ne bekliyoruz? Geleceğinizden ne bekliyorsunuz? Kendinizi 5 yıl sonra nerede görmek istiyorsunuz? 5 yıl sonra hayatta mısınız? 5 yıl sonra ayakta mısınız? Kendinize ne kadar iyi bakıyorsunuz? Gelecekten beklentileriniz ne? Geleceğiniz gelecek gibi mi? Geleceğiniz geleceğe benzeyecek mi?… İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

Bireysel gelişim bir noktaya kadar mıdır, yoksa insan hayatının bir yerinde ‘Aman ya yeter, biraz da kafamı dinleyeyim’ der mi? Derse kaç yaşında der? Bunun bir yaşı var mıdır?

Çevremde gördüğüm dostlarımın çoğu –bunlar okul, düzenli iş, aile, çocuk formülünü uygulamış arkadaşlarım- aslında gelecekten bir şey beklemiyor. En fazla yeni bir araba ya da bir sonraki bayram tatilinde oradan bir gün, buradan iki gün daha fazla tatil yapma planındalar. Çocuğu olanların zaten hayatları bambaşka bir boyutta, başka bir gerçeklikte. Her günleri artık çocuklarıyla ilgilenmek, çocuklarını çevreden, başka çocuklardan korumak ve çocuğun geleceği için eğitiminin harcamalarını biriktirmek ya da yetiştirmek üzere programlanmış yapay zekalı insanlar misali büyük bir tekrar tekerleğinin içinde koşturmak zorundalar.

Çocuğun büyümesini anlık görmek, gözlemlemek, zekâsının, algısının, sevgisinin gelişimini gözlemlemek mükemmel bir keyif. Zaten evrimsel olarak da vücudumuz tüm şeklini çocuk yapacak yaşa geleceğimiz yere kadar yapıyor. Belli bir yaştan sonra baybay hücre yenilenmesi… Merhaba yaşlılık…

Ama yaşlılık biraz da ‘kafada’ başlayan ve biten bir kavram bence. Sorumluluk sahibi olmak, her sabah erkenden kalkıp bir işe gidecek enerjiyi, motivasyonu bulmak, akşam leş gibi eve gelip de kafayı dinlemek bile çok zor. Bu döngünün içinde ne zaman yenileneceğiz, ne zaman kendimizi geliştirip, gelecekteki kendimize yatırım yapacağız, orası zor. Sırf ev – iş – ev üçgeninin içine gündelik bir spor / meditasyon pratiği koymak bile aşırı zorken ne zaman hobilere, ne zaman ilgilendiğimiz şeylere ilgi duyacağız tam kestirmek zor.

Ama yine de imkânsız değil. Gelecek aslında bugünden geldi bile. Elimizin altında aklının çok azını kullanmadığımız akıllı telefonlarımız, dilediğimiz her bilgiye sahip olacağımız dev bir kaynak var. Tamam bizde Wikipedia gibi bir ansiklopedi bile kapalı ama olsun, isteyen girer, isteyen bakar, isteyen çözer. Ben gelecekte siyasilerin başlarına birer ‘0’ koymayı düşünüyorum mesela. Bilgiye ulaşmak bir bir sıfır koymak kadar kolay aslında.

Şimdilerde durduk yerde matematikle ilgilenmeye başladım. ‘Faktöriyel gerçek hayatta ne işime yarayacak?’ diye düşünmeme başlamamla birden kendimi YouTube’da matematik videoları izlerken buldum kendimi. İşin güzeli de üniversite yılları boyunca reddettiğim ve girmediğim dersleri şimdi kendim, izleyerek ve anlamaya çalışarak takip ediyorum. Tekrar fonksiyon hesabı, türev ve integral çalışıyorum ama ne işime yarayacağını biliyorum. Bu merak nedense beni çok heyecanlandırıyor. Günde belli bir süre davul çalışıyorum. Evde davul olmasına da gerek yok bir pedle çalışıyorum. Diğer müzisyenler neler çalıyor onları izliyorum. Gidemediğim tüm konserleri ekrandan izliyorum. Tamam konser konserde izleniyor ama olsun, zamanım olmasa da oluyor. Resim mesim yapıyorum, bisiklete biniyorum. Yaşlanmadım ama bunları yapamayan arkadaşlarımın benden çok paraları var. Hatta benim sıfır liram olabilmesi için bile biraz paraya ihtiyacım var. Umarım bu yaşamımı gelecekte de görebilirim. Gelecek güzel geliyor galiba.