Gelecek kaygısı ve işsizlik depresyonu artırdı
Ekonomik kriz, işsizlik, gelecek kaygısı, adalete olan güvenin yitirilmesi, kadına, çocuğa yönelik şiddet gibi pek çok faktör ruh sağlığımızı bozuyor. Kamu hastanelerinin yoğunluğu, muayene sürelerinin kısalığı gibi faktörler de tedaviyi olumsuz etkiliyor. Uzmanlar: Ruh sağlığı hizmetlerine erişim artırılmalı.

Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.netToplumda ruh sağlığı sorunları artarken tedaviye erişimdeki sorunlar yurttaşların içinde bulunduğu çıkmazı daha da derinleştiriyor. Ülkede ortalama 100 bin kişiye bir psikiyatrist, her 100 bin kişiye de yaklaşık 30 psikolog düştüğünü anımsatan uzmanlar ‘‘Bu rakamlar Avrupa Birliği ülkelerinin çok gerisinde. Ruhsal hastalıklarla baş edebilmek için toplumun ruh sağlığı hizmetlerine erişimini artırmak gerekir’’ dedi.
GELECEK KAYGISI
Bugün 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü. Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Kurulu Üyesi Prof. Dr. Burhanettin Kaya, BirGün’e yaptığı değerlendirmede işsizlik ve ekonomik krizlerin yarattığı yoksulluğun depresyon, anksiyete bozukluklarının oluşmasını kolaylaştırdığını ve artırdığını söyledi.
Bu süreçlerin uzamasının beden ve madde kullanım bozukluklarını tetiklediğini anlatan Kaya, ‘‘TÜİK verileri her geçen yıl genç işsizlik oranının daha da yükseldiğini gösteriyor. Gelecek kaygısı ve belirsizlik gençlerde kaygıyı artırmakta, başa çıkmak için bir tür kendini iyileştirme amaçlı alkol ve maddeye yönelme gibi sonuçlara yol açmaktadır. Bir yandan yaşamını sürdürmek ve para kazanmak, diğer yandan kaygı ve depresyondan uzaklaşma yolu olarak at yarışları, iddia, özellikle internet üzerinden kumar ve bahis oyunlarına, riskli kripto para yatırımlarına yönelik davranışsal eğilimlerde oluşabilmektedir’’ diye konuştu. Belirsizliğin artması ve siyasal atmosferin bu tablo üzerinde büyük etkisi olduğunu anlatan Kaya, ‘‘Baskıcı siyasal yapı, demokratik hakların kullanabilmenin önüne engeller koyma, ifade özgürlüğünün suç sayılması, işkence ve kötü muamele gibi siyasal kaynağı olan süreçler de önemli bir etken’’ dedi.
ANKSİYETE ARTTI
Son dönemde ruhsal sorunların arttığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:
‘‘Türkiye’de ruhsal hastalıkların yaygınlığını ve risk etkenlerini gösterecek araştırmalar ne yazık ki yetersiz. Sağlık Bakanlığı'nın ruh sağlığı istatistikleri yok. Tüm ülke geneline fikir verdiği öne sürülen iki çalışma var. Sağlık Bakanlığı tarafından Harvard ve Hacettepe Üniversitesi’nden oluşan bir ekibe yaptırılan, 1998'de yayınlanan verileri içeren Erişkin Ruh Sağlığı Profili araştırması. Bu araştırmanın ikincisi de Şubat 2025 yılında yayınlandı. Her iki araştırma sonuçları karşılaştırıldığında, toplam hastalık oranlarının 21 yıl öncesine büyük benzerlik gösterdiğini, obsesif kompülsif bozukluk (OKB) ve yaygın anksiyete bozukluğu oranlarında 21 yılda klinik olarak anlamlı artış görüldü. Tüm dünyada olduğu gibi kadınların ruh sağlığı hizmetine başvuru oranları bu çalışmada erkeklerden iki kat daha fazla bulunmuştur. Özet olarak toplumda her 6 kişiden birinde halen bir ruhsal hastalık bulunduğunu, her dört kişiden birinin ise hayatında en az bir kez ruhsal hastalık geçirdiğin, kadınlar, düşük eğitimliler ve gençler daha fazla risk altında olduğunu söylüyorlar. Ruh sağlığı sınıfsal bir sorun.’’
TEDAVİDE ZORLUKLAR
Ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmada sorunların olduğuna dikkat çeken Kaya ‘‘Kamu hastanelerinde neredeyse 5 dakika muayene süresi veriliyor. Psikiyatri için bu 15 dakika. Hekimin bu sürede öykü alması, tanı koyması tedavi planlaması ve üstüne üstlük bu bilgileri Medula sistemine kaydetmesi, sistem üzerinden reçete yazması isteniyor. Bu elbette hizmet kalitesini düşürüyor, hata yapma olasılığını artırıyor. Kamu hastanelerinde tedavilerin takibi zorlaşıyor. Tedavilerin yarım kalmasına ya da uygun olmayan kullanım biçimlerine yol açması kaçınılmaz" değerlendirmesini yaptı.
∗∗∗
5 KİŞİDEN BİRİ TIBBİ YARDIM ALIYOR
CHP Bursa milletvekili ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, her beş erişkinden birinin ruh sağlığıyla ilgili bir rahatsızlığı olduğunu belirterek "Alkol ve madde kullanım bozuklukları dışında kalan tüm ruh sağlığı hastalıkları kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Kadınlar, düşük eğitimliler ve gençler daha fazla risk altında görünmektedirler" dedi. Son bir yılda ruhsal sorunlarının tedavisi için herhangi bir tedaviye başvurma oranının yaklaşık yüzde 20 olduğunu anımsatan Pala "Tanı konacak düzeyde ruhsal rahatsızlığı olan 5 kişiden ancak biri tıbbi yardım alabilmektedir. 60 yaş ve üstünde olan daha yaşlı grupta başvuru oranları diğer yaş gruplarından daha azdır. Ruhsal sorunlar nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuruyu belirleyen birçok etmen söz konusudur. Bunlar arasında hastalık semptomlarının hayatı etkileme derecesi, Türkiye’de sağlık sisteminin ruhsal sorunlar nedeniyle başvurulara yeterince yanıt verememesi, maddi zorluklar ve damgalanma korkusu sayılabilir. Ruh sağlığı konusunda harekete geçme ihtiyacı tartışılmaz ve acildir. Erken yaşta başlayan ruhsal hastalıklar eğitim başarısını düşürür, işgücüne katılımı olumsuz etkiler, sosyal ilişkiler kurmayı da bozabilir. Ruhsal hastalıklarla baş edebilmek için toplum ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak gerekir. Buna bağlı olarak bu alanda hizmet sunacak sağlık çalışanı sayısının da artırılması için çaba harcanmalıdır. Bu bağlamda, hastalara zarar verilmesini engellemek amacıyla, ruh sağlığı alanında eğitimi ve yetkinliği olmayan kişilerin hizmet sunması da Sağlık Bakanlığı tarafından önlenmelidir" diye konuştu.

∗∗∗
SAHTE PSİKOLOGLARA DİKKAT EDİN
Sahte psikolog ve psikiyatrist sayısı da her geçen gün artıyor. Kendisini ‘yaşam koçu’, ‘enerji uzmanı’ gibi ünvanlarla tanıtan, hak sahibi olmamasına karşın ‘psikolog’ ya da ‘klinik psikolog’ ünvanı alan kişiler, yurttaşların sağlığını da cebini de riske atıyor. Klinik Psikolog Cansu Sevinç, ülkedeki ruh sağlığı alanının nitelikli ve güvenilir bir yapıya kavuşması için hâlâ uzun bir yolun olduğunu belirterek ‘‘Ruh sağlığı hizmetleri, yalnızca bilimsel temellere dayalı, etik ilkelere bağlı ve bu alanda lisans ile lisansüstü eğitimlerini tamamlamış uzmanlar tarafından yürütülmelidir. Ancak bugün, psikoloji eğitimi olmayan birçok kişinin ‘terapi’ adı altında uygulamalar yaptığını, bunun hem bireyler hem de toplum için ciddi riskler taşıdığını görüyoruz" dedi. Klinik psikologların ruhsatlanma süreçlerine ilişkin yakın zamanda çıkarılan yönetmeliğe dikkat çeken Sevinç, şöyle devam etti: ‘‘Ancak bu yönetmelik, ruh sağlığı alanının gizlilik ve çok disiplinli çalışma gibi temel gerekliliklerini yeterince gözetmiyor. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, kısa sürede gerekli fiziksel koşulları sağlamak ve buna bağlı maddi yükümlülükleri karşılamak da oldukça zor. Bu düzenlemeler iyi niyetli bir adım olarak değerlendirilse de mevcut haliyle ruh sağlığı hizmetlerinin niteliğini korumaktan çok, alandaki uzmanların çalışmalarını zorlaştıracak gibi gözüküyor. Dolayısıyla ruh sağlığı alanında sürdürülebilir ve toplum yararını önceleyen bir yapı oluşturabilmek için, bu alanın kendine özgü ihtiyaçlarını dikkate alan bir ruh sağlığı meslek yasasının hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.’’
∗∗∗
ANTİDEPRESANDA ZİRVEDEYİZ
• 2013: 37 milyon 258 bin 388 kutu
• 2014: 39 milyon 134 bin 22 kutu
• 2023: 65 milyon 451 bin 831 kutu
• 2024: 65 milyon 591 bin 252 kutu


