Ülke elden giderken muhalefet, Saray seçim istemediği için olan biteni çaresizce izliyor. İktidarın pes etmesinin beklenemeyeceğine dikkat çeken SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen “Sorunlar karşısında halkın örgütlü mücadelesini teşvik eden devrimci muhalefete ihtiyaç var” diye konuşuyor.

Gelecek örgütlü mücadelede

Politika Servisi

Ekonomik buhran hayatın her alanına yayıldı. Dövizde fren tutmuyor. Enflasyonla ilgili hiçbir hedef gerçekleşmedi. Geçim derdi yurttaşın en temel sorunu olmaya devam ediyor. Yaklaşık 1,5 milyon kişi iş bulamadığı için artık iş aramaktan vazgeçti. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 50’lere dayandı. Asgari ücretle çalışanların oranı neredeyse yüzde 60 civarında. Toplumun ana gövdesi açlık sınırı altında çalışıyor.

Dar gelirlinin mutfak, yol, ısınma masraflarına bir de artan kiralar eklendi. Elektrik faturaları gerçekten el yakıyor. Halk ekmek büfelerinin önünde uzanan kuyruklar, ihtiyacı olan ürünü bir iki lira daha ucuza almak için market market dolaşanlar artık hayatın normali oldu. Üniversite öğrencileri neredeyse yarı aç yarı tok eğitim görürken kalacak yer bile bulamıyor. Binlerce genç ülkeden ayrılmak için olanak kolluyor. Çiftçi, gübre parasını denkleştiremediği için ya ekin ekmekten vazgeçti ya da tarlasını küçülttü. Her yıl binlerce çiftçi üretim sürecinden ayrılıyor. Sağlıktan eğitime ülkenin en temel alanlarında tam anlamıyla büyük bir yıkım yaşanıyor. Her şeyden daha kötüsü hayatta kalma mücadelesi veren milyonların hayatlarının düzeleceğine dair umutları tükenmiş durumda.

İKTİDAR KOLTUK DERDİNE DÜŞTÜ

Tüm bunlar yaşanırken çözüm üretmesi gereken iktidar koltuk derdine düşmüş durumda. Oy devşirme ve ittifakları ayakta tutmanın gayretinde. Kamudan üç dört maaş alan, ihale kaçırmayan yandaş sermaye ve Saray’ın etrafında kümelenenler dışında ülkede hayatından memnun olan kimse kalmadı. Bahçeli salı günü, Erdoğan dün Meclis kürsüsünden ülkeye seslendi. Onlara göre Türkiye’de her şey iyi gidiyor. Ülkede tek bir yoksul kalmazken işsiz değil, iş beğenmeyenler var. Pazarda markette fiyatlar normal. Milyar dolarlık yatırımlar yapıldı. Köprüler, havaalanı, hastane ve barajlar inşa edildi. Tek sorun muhalefetin tezkereye hayır vermesi. Erdoğan, Meclis’te gerçekleştirdiği grup toplantısında ekranda dakikalarca yapılanların görüntülerini oynattı. Tam bir orta oyunu, milletle dalga geçme dışında tarif edilemez. Kurdukları yağma düzeni değişmesin diye yaşananlara kör ve sağır kalmaya devam ediyorlar.

SANDIK GÜNÜNÜ BEKLEMEK

Muhalefet partileri birkaç aydır erken seçim talebini yüksek sesle dillendiriyor. Ama bunun gerçekleşmesi için başka bir hamle de yapmıyor. Erken seçim kararı ya Meclis ya da Cumhurbaşkanı kararıyla alınabilir. Yani ikisi de iktidar partisinin kararına bağlı. Muhalefet partileri de erken seçim talebinin hemen ardından mutlaka bu argümanı ekliyorlar “biz istiyoruz ama iktidar kabul etmiyor ne yapalım?” Tam bir kısır döngü. Ülke elden gidiyor ama iktidar seçim istemediği için çaresizce olan biten izleniyor. Bir anlamda iktidarın pes edip gitmesi bekleniyor.

Yoksulluğu, işsizliği yaşayan, hayat pahalılığıyla mücadele eden milyonları sadece iktidarı seçecek bir oy pusulası olarak görmek yapılan en büyük yanlış. Ülke elden giderken halkın taleplerini dile getirecek, bir anlamda iktidarı erken seçime mecbur bırakacak bir yol ve yöntem denenmiyor. Halkı ve taleplerini bir anlamda sahipsiz bırakan bir tutum almak tercih ediliyor.

Milyonlar bu anlamıyla kendi kaderleriyle baş başa bırakılmış durumda. Sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve sol partilerin gayretleri şu ana kadar beklenen noktaya gelemedi. Ama sokak ağır da olsa ısınmaya başladı.

gelecek-orgutlu-mucadelede-945187-1.
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen

GİTMELERİNİ BEKLEMEK YANLIŞ

Yaklaşık bir aydır ülkenin farklı noktalarında buluşmalar ve mitingler düzenleyen SOL Parti bu döngünün kırılması gerektiğini düşünüyor. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen halkın büyük bir çaresizlik içine sürüklendiğini söyleyerek “Hayat pahalılığı altında ezilen insanların tutunacakları tüm dallar da AKP iktidarı boyunca kesildi. Kısmi kamusal ve sosyal hakların da ortadan kaldırıldığı bu korunaksız ortamda krizin yükü zam ve vergilerle halkın sırtına yüklenmeye devam ediliyor. Bunun karşısında muhalefetin salt seçim anına odaklanmış, yeterince beklersek gidecekler türünden pasif siyaseti halkı daha da çaresizliğe ve umutsuzluğa sürüklüyor” diye konuştu.

Sorunların çözümünün örgütlü bir mücadeleyle gerçekleşebileceğini söyleyen İşleyen şunları söyledi: “Çok açık ki bu ağır yükün ortadan kaldırılması için bu tek adam rejiminin sona erdirilmesi ne kadar önemliyse gerçek bir kurtuluş için ülkenin devrimci bir dönüşümüne, devrim niteliğinde değişimlere ihtiyaç olduğu da açık bir şey. Bu da halkın örgütlü gücüyle, kendi hakları için birleşerek mücadele etmesiyle mümkün olabilir. Bu çok önemli sorunlar karşısında halkın örgütlü mücadelesini teşvik eden, onu geliştirmeye çalışan devrimci bir muhalefete olan ihtiyaç ortada. Trabzon’dan başlayarak İzmir’de sürdürdüğümüz ve 21 Aralık’ta Kartal Meydanı’nda devam edeceğimiz mitinglerimiz tam da bu anlamda halkın örgütlenerek mücadelesini güçlendirmeye, teşvik etmeye yönelik bir çaba. Önümüzdeki dönemde bunu ülkenin her yerine yayarak, bekleyerek değil ancak yeterince mücadele edersek ve örgütlenirsek bu sorunları aşacak yollar bulabileceğimizin bilincini tüm toplumda geliştirebiliriz.”

METİN ÖZUĞURLU: SEÇİMLERDE NE SEÇİLECEK?

"Bu da soru mu, Cumhurbaşkanı ve Meclis üyesi milletvekilleri, diyenler var mıdır, bilemem. Bunlar seçimlerin suretidir, bu suretin altında gerçekte ne seçileceği, daha şimdiden asli mücadele konusu haline gelmiş durumdadır. Torbada neler var, sayalım. Basitten karmaşığa liste şöyledir: Siyasi iktidar seçilecek ki iktidar bloğu sınırı buraya çekmektedir, lakin yetmeyecektir, zira bu seçimde hükümet sistemi de seçilecektir ki Millet İttifakı çıtayı buraya yerleştirmiştir. Lakin bu da yeterli değildir, Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çağrısı ve yeni anayasa çıkışlarından da anlaşıldığı gibi sanki bu listeye bir de siyasal sistem eklenmiş görünmektedir.

Özetle 2023 seçim süreci; hükümet, hükümet sistemi ve siyasal sistem değişimlerini sırtlamış bir süreç olarak yaşanmaya başlanmıştır. Saray iktidarına iliştirilmiş gazetecilerin (bence embedded terimi için yedirilmiş gazeteci daha uygun bir karşılıktır) feryat figanları seçim sürecinin bu karakteri ile yakından ilgilidir. Sıradan bir seçim gibi sadece kimin hükümet edeceği oylanacak olsa, yorgun ve yıpranmış bir lider olarak Erdoğan’ın seçimleri kaybetme olasılığı bunlardan destek bile görürdü.

gelecek-orgutlu-mucadelede-945188-1.
Prof. Dr. Metin Özuğurlu

Erdoğan, 2013 Baharı’ndaki Gezi Direnişi’nden bu yana bir imkansızı zorluyor; Gogol’un paltosu gibi ‘Şahsı’nın paltosundan çıkacak bir Türkiye arzuluyor. İletişim Başkanlığı, yıllardır Erdoğan–Türkiye özdeşliğini veri alan bir söylemi, farklı biçimlerde Türkiye toplumuna yukarıdan aşağıya empoze ediyor. Sadece İletişim Başkanlığı da değil, mevcut sistemin tüm kurumları “Türkiye eşittir Erdoğan” fiili ön kabulü ile çalışmaya zorlanıyor. Sonuç? Devlet bürokrasisinde ne balata kaldı ne kayış; milli irade adına yetki kullanmayı içselleştirmiş bir aygıt, “Erdoğan demek Türkiye demektir, Erdoğan adına yetki kullanacaksınız”, şeklindeki bir basıncın etkisi altında paralize olmuş durumda.

Gogol’un paltosu metaforunu devam ettirerek söyleyecek olursak, Erdoğan’ın paltosundan bir Türkiye çıkması imkansız; zira ortada bir “palto” yok, kral resmen çıplak! İlla da teşbih yapılacaksa palto yerine kasa daha açıklayıcı olabilirdi. Ama o durumda da kasadan milletin çıkmayacağı bilinirdi. Millet ve kasa ilişkisi, millete ait müştereklerin özelleştirmeler yoluyla kasalara girmesi dışında, kurulabilir değildir.

Türkiye toplumu üçüncü bin yıldaki yolculuğuna hangi temel norm ve değerlerle çıkacağını Gezi Direnişinde dünya âleme göstermiştir. Batı basınının Gezi Direnişçilerinden “Jön Türkler” olarak söz etmiş olması, pek isabetlidir. İnsanlığın Eşitlik-Özgürlük-Kardeşlik arzusuna kör bir dinci ideolojinin değil Türkiye toplumunu herhangi bir toplumu 21. yüzyıla taşıması mümkün değildir.

Millet İttifakı bileşenleri hem iktidar hem de hükümet sistemi değişikliği için kollar sıvamış durumda. Kılıçtaroğlu’nun “helalleşme” çıkışı ise bu hedefleri aşarak tamamlayan bir anlama sahip görünüyor. Zira Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyıla hangi temel norm ve değerlerle girecek sorusu, 2023 seçimlerinin “üst belirleyeni” konumunda temel bir sorundur. Kılıçdaroğlu’nun liberal bir perspektifle helalleşme yolculuğuna çıkacağı anlaşılıyor. Bunun çok fazla bir önemi de bulunmuyor. Önemli olan tarihsel derinliği de bulunan çok katmanlı problemlerin çözücü ana halkası mahiyetindeki anahtar sorunun, ana akım siyaset düzleminde politize edilmiş olmasıdır. Anahtar sorun, bizim egemen bir halk olarak nasıl yeniden vücut bulacağımızdır. “Egemenlik ve iktidar halka” sloganının bu topraklarda yankılanıyor oluşu, proleter devrimlerin 21’inci Yüzyıldaki karakterini ifade etmesi nedeniyle, Türkiye devriminin güncelliğinin de bir işaretidir."

gelecek-orgutlu-mucadelede-945189-1.
İktisatçı yazar Mustafa Sönmez

İKTİSATÇI YAZAR MUSTAFA SÖNMEZ: SİYASETEN ÇÖZÜM BULUNMALI

"Erdoğan’ın faizi dert edip dövizi umursaması aslında bir teslimiyettir. Dövizi kontrol edebilecek durumu kalmadı. Dövizi kontrol edebilmenin yolu Türk Lirası faizlerini artırmaktan geçiyor. Türk Lirası faizlerini artırırsa hem bu “faiz karşıtlığı” söylemi boşa düşer hem de ekonomi durgunluğa girer. Seçmen zaten şikâyetçi. Seçmeni tutabilmek için dövizi ve enflasyonu dert etmeyip faizi düşürerek, piyasayı canlandırmak, insanların borç paraya, krediye erişimini kolaylaştırmak ve bunun üstünden bir prim yapmak istiyor. Enflasyonu kontrol edemiyor. Ona da teslim olmuş durumda. Dövizi de serbest bırakmış durumda. Diğer şeyleri yaparak bu memnuniyetsizliği telafi edemez. İnsanlar enflasyonla ve dövizin artışıyla ilgililer. Gelirleri enflasyona yetmiyor, yoksullaşıyorlar. Bununla daha çok ilgililer. Yoksa “Faiz düştü gidelim borç alalım, ekonomi canlanıyor, iyi kötü bir iş elimizde tutuyoruz” diye teselli bulmuyorlar. O anlamda rüzgar Erdoğan’ın aleyhine esiyor. Buradan da hep kaybediyor. Ekonominin durgunluğa girmesine de tahammülü yok.

Muhalefetin yapabileceği pek bir şey yok. Bu durumu eleştiriyor. İnsanların yoksullaştığını anlatmaya çalışıyor. İktidarın başka bir oyun planı kalmadığını söylüyor. Muhalefet ancak bunu insanlara anlatabilir. Tabii bir de erken seçim talebinin altını çizerek, bunda ısrar edebilir. Bir kampanyayla iktidarı buna zorlaması lazım. Bunda da tabii belli taktik hesaplar var.

Yangın binanın çatısına doğru gidiyor. Sadece alt orta sınıflar değil, iş dünyası da enflasyonun kontrole alınamamasından şikâyetçi. Bunlar önümüzdeki dönemde daha etkin bir şekilde sahne alabilirler. Herkes şunun farkında; Türkiye, ekonomik önlemlerle baş edilecek bir durum değil. Erdoğan’ın tutumu da ekonomiye ekonomik çözümler getirmek değil. Siyasi davranıyor. Böyle yapması gerektiğini düşünüyor. O nedenle bunun çıkışı da siyasettir. Siyaseten bir çözüm bulmak gerekir. O da etkili bir şekilde örgütlü bütün muhalefetin erken seçimi kotarmasıdır."

***

KILIÇDAROĞLU İLE AKŞENER GÖRÜŞTÜ: MUHALEFETTEN ERKEN SEÇİM HAMLESİ

CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ülkenin acil gündemlerini konuşmak üzere bir araya geldi. İYİ Parti Genel Merkezi’nde gerçekleşen görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. İki lider, Erdoğan’ın ateşe benzinle gittiğini ifade ederek, hemen “erken seçim” çağrısı yaptı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Bizler sorumluluk hisseden genel başkanlar olarak bir araya geldik. Bütün fatura sokaktaki vatandaşa çıkıyor. Türk Lirası eriyor. Sadece seyirci kalıyorlar. Karşımızda bir duvar var, garip bir yapıyla karşı karşıyayız" dedi. CHP Lideri ayrıca "Böyle zırvalıklarla ekonomi yönetilemez. Yönetemiyorsunuz. Merkez Bankası'nın ya müdür ol açıklama yap. Ya da Merkez Bankası'na müdahale etme. Koskoca bir kurum itibarsızlaştırıldı. Kendisine açık çağrıda bulunuyorum. Yönetemiyorsun. Milletin sırtına daha fazla yük yükleme. Bir an önce ülkenin seçime gitmesi gerekiyor" diye konuştu. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir zam yağmurudur geliyor. Ülkemizi, insanını seven, sorunların kısa sürede çözülmesi için çaba harcamayı kendisine görev edinen bir siyasal anlayışla çağrımızı yapıyoruz; ülkeyi yönetemiyorsunuz, yazıktır, günahtır. Bir an önce seçime gidin, yeni bir hükümet gelsin, doğru dürüst bu ülke yönetilsin.”

İYİ Parti Lideri Meral Akşener ise, “Ülkenin bir an önce seçime gitmesi gerekiyor. Sayın Erdoğan, bütün partileri toplayıp bir görüşme yapalım demiştim. Ama ağır hakaretler işittim. Ülkenin durumu ortadadır. Ben de bir an önce tarafsız bir seçim yapılması gereklidir diyorum ve vatandaşlarımız kimi seçiyorsa ona saygı duymak lazım” ifadelerini kullandı.


SOKAĞIN SESİ GÜR ÇIKIYOR

• SOL Parti İzmir’de Devrimci Demokratik Cumhuriyet Mitingi gerçekleştirdi. Mitinge Uşak’tan gelerek katılan 65 yaşındaki çiftçi Rıdvan Yüsel, iktidarın politikalarının tarımı ve çiftçiyi bitirdiğini ifade etti.

• Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçiler örgütlü oldukları tüm fabrikalarda yaptıkları eylemlerle gelirde ve vergide adalet istedi.

• Ankara’da bütçe mitingi gerçekleşti. TMMOB, KESK, DİSK ve TTB Ankara’da, “Halktan yana bütçe” talebiyle bir araya geldi. Emekçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi talep edilen bütçe mitinginde, “Geçinemiyoruz” vurgusu öne çıktı.

• Türkiye Komünist Partisi Türkiye’nin dört bir yanında 100’ü aşkın noktada düzenlediği halk toplantılarında yoksulluk, hayat pahalılığı, zamlara karşı “Yetti artık” dedi.

• Van’da zamlara tepki gösteren Abdullah Onar adlı esnaf, Valiliğin eylem ve etkinlik yasağını ihlal ettiği suçlamasıyla gözaltına alındı.

• Kocaeli’nde Yenikent Zamlara Hayır Platformu’nun çağrısıyla vatandaşlar zamlara düşük ücretlere karşı balkonlardan camlardan tencere tava çalarak tepki gösterdi.

• ODTÜ öğrencileri yemekhane koşullarının düzeltilmesi amacıyla yürüyüş düzenledi. Rektörlüğe doğru yürüyüşe geçen öğrenciler, “Ucuz, nitelikli yemekhane” diye haykırdı.

• Bakırköy Belediyesi işçileri kendilerine dayatılan yüzde sıfır zamma karşı dün eylem gerçekleştirdi.

• 20 Kasım’da Burhaniye Emek ve Demokrasi Bileşenleri artan zamlara ve işsizliğe karşı Pahalılığa ve İşsizliğe Hayır” mitingde bir araya gelecek.

***

Yurttaşı yakan zamlar

• 2 TL’ye satılan 210 gram ekmeğin fiyatı 2,5 TL’ye yükseldi.

• Şeker fiyatına %25 zam yapıldı.

• 5 litrelik ayçiçek yağı fiyatı 74,90 TL’den 82,00 TL’ye çıktı.

• Akaryakıt sektörü kaynakları benzinde yarından itibaren geçerli olmak üzere 48-52 kuruş arası zam bekleniyor.

• Otogazın birim fiyatına 25 kuruş zam yapıldı.

• Son bir yılda kiralara İstanbul’da ortalama yüzde 70, Ankara'da yüzde 40 zam yapıldı.